Yargıtay’ın Yabancı ülkede boşananlar hakkındaki emsal kararı: Adaletin tecellisi ve zaman aşımı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yabancı ülkelerde boşananları ilgilendiren önemli bir karara imza attığı biliniyor. Mal rejiminin tasfiyesi davalarında zaman aşımı başlangıç tarihinde yapılan değişiklik, adaletin tecellisi açısından önem arz ediyor.

Seydişehir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Aile Mahkemesi sıfatıyla gördüğü bir davada, yurt dışında gerçekleşen boşanma davasının Türkiye’de tanınması ve tenfizi talebiyle açılan davada, zaman aşımı başlangıç tarihi üzerindeki belirsizlik gündeme geldi. Mahkeme, bu davada yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren zaman aşımının başlaması gerektiğine hükmetti. Ancak, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin bu kararı bozması sonrasında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yabancı ülkede gerçekleşen boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren zaman aşımının başlaması gerektiğine karar verdi.

Bu kararın ardından İstanbul Barosu avukatlarından Fatih Karamercan, yapılan içtihat değişikliğini olumlu bir adım olarak değerlendirdi. Artık zaman aşımı başlangıç tarihinin tarafların iradesine bırakılmadığını belirten Karamercan, bu durumun hukuken ve sosyolojik olarak doğru olduğunu vurguladı.

Eski içtihatın eleştirildiğini dile getiren Karamercan, özellikle yabancı ülkelerde gerçekleşen boşanma davalarında zaman aşımı başlangıç tarihindeki belirsizliğin sorun yarattığını ifade etti. Önceki uygulamaya göre, tanıma tenfiz davasının Türkiye’deki kesinleşme tarihinden itibaren zaman aşımının başladığına dikkat çeken Karamercan, bu durumun sosyolojik ve hukuksal açıdan sakıncalarını ortaya koydu.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun aldığı kararın, yabancı ülkelerde gerçekleşen boşanma davalarında adaletin sağlanması ve zaman aşımı konusunda belirsizliğin giderilmesi adına önemli bir adım olduğu açıktır. Artık yabancı ülkelerde gerçekleşen boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren zaman aşımının başlaması, bu tür davaların süreçlerinin daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlayacaktır. Bu karar, hukukun üstünlüğünü ve adaletin tesisini desteklemektedir.