Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bitlis’te Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yıl dönümü etkinliklerinde yaptığı konuşmada Türkiye’deki muhalefet partilerine ve özellikle ana muhalefet partisi CHP’ye sert eleştirilerde bulundu. Erdoğan, “yasakların, baskıların, yokluk ve yoksullukların olduğu o eski günler artık bir daha gelmemek üzere tamamen geride kalmıştır,” diyerek, Türkiye’deki mevcut durumun geçmişle kıyaslandığında daha iyi olduğunu iddia etti. Ancak Erdoğan’ın bu ifadeleri, Türkiye’de son yıllarda artan insan hakları ihlalleri ve baskıcı uygulamalarla çelişiyor.
Erdoğan, konuşmasında “zorlu mücadeleler neticesinde çok ağır bedeller ödeyerek elde ettiğimiz kazanımlarımızı kimsenin elimizden almasına müsaade etmeyiz. belini kırdığımız, nefesini kestiğimiz, sınırlarımız içinde artık fıkırdayamaz hale getirdiğimiz terör tehdidinin tekrar hortlatılmasına izin vermeyiz,” diyerek terörle mücadele konusundaki kararlılığını vurguladı. Ancak bu söylem, terörle mücadele adı altında muhalif seslerin susturulması ve keyfi tutuklamalar gibi insan hakları ihlalleriyle ilişkilendiriliyor. Özellikle Kürt siyasetçiler, gazeteciler ve insan hakları aktivistleri üzerinde yoğun baskılar ve tutuklamalar yaşanıyor.
Mecliste Yaşanan Kavga ve Ak Parti-CHP Tartışması
Erdoğan, geçtiğimiz günlerde TBMM çatısı altında yaşanan kavgaya da değindi ve AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan’ın Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’a saldırısını savundu. Şık’ı “provokatör” olarak nitelendiren Erdoğan, “milletin meclisi’nde, milletin kürsüsünde millete hakaret eden, milli iradeye hakaret eden, dilinden kin ve nefret akan bu provokatörü ellerinden gelse demokrasi havarisi ilan edeceklerdi,” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın bu açıklaması, Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik baskıların arttığı bir dönemde geldi.
Cumhurbaşkanı, konuşmasında ana muhalefet partisi CHP’yi de hedef aldı ve CHP yöneticilerini “gösteriş müptelası elitistler” olarak tanımladı. Erdoğan, “meydanlara söz verdikleri halde binlerce belediye işçisini gelir gelmez kapı dışarı ettiler. halkçılık maskesinin arkasından Avrupa başkentlerinde halkın paralarıyla keyif çatan gösteriş müptelası bir elitizm çıktı,” diyerek CHP’yi halktan kopuk olmakla suçladı. Ancak, Erdoğan’ın kendi partisinin hiç bir üyesinin sokağa dahi çıkamadığını, halktan köşe bucak kaçtığını unuttuğu gibi, sık sık nepotizm ve kaynakların adil olmayan bir şekilde kullanılması gibi eleştirilerle karşı karşıya kaldığını unutuyor.