Osmangazi Köprüsü, Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi büyük projelerin finansmanında sıklıkla başvurulan bir yöntem olan “Yap-İşlet-Devret” (YİD) modeli, hem kamu hem de özel sektör için çeşitli finansal sonuçlar doğurmakta.
Deniz Yavuzyılmaz’ın paylaştığı bilgilere göre, bu projelerde uygulanan kur ayarlamaları ve devlet garantileri, ekonomik tartışmaların odağında yer almaktadır. Özellikle, devletin şirketlere garanti ettiği araç geçiş ücretleri ile gerçekleşen geçiş ücretleri arasındaki farklar dikkat çekicidir.
1 Temmuz 2024 itibarıyla Osmangazi Köprüsü için belirlenen 399 TL’lik araç geçiş ücreti, devlet garantisiyle karşılaştırıldığında, Hazine’nin şirkete ödeyeceği farkın 1.409 TL olacağını göstermektedir. Bu durum, diğer projeler için de benzer şekilde tezahür etmektedir. Çanakkale Köprüsü’nde 419 TL olan araç geçiş ücreti, devlet garantisi altında 740 TL’ye yükselmekte ve aradaki fark 321 TL olarak belirlenmiştir. Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü için de sırasıyla 101 TL ve 131 TL’lik farklar söz konusudur.
Bu farkların yanı sıra, Yavuzyılmaz’ın vurguladığı bir diğer önemli mesele, garanti edilen günlük araç geçiş sayılarının tutturulamaması durumunda devletin şirketlere yapacağı ek ödemelerdir. Osmangazi Köprüsü için her tutturulamayan araç başına 1.808 TL, Çanakkale Köprüsü için 740 TL, Avrasya Tüneli için 213 TL ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü için 180 TL ödeme yapılması, kamu finansmanı açısından önemli bir yük teşkil etmektedir.
Bu finansal detaylar, YİD modelinin Türkiye’deki uygulamalarının, hem kamu maliyesi hem de vatandaşların ödeyeceği ücretler açısından yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Altyapı projelerinin finansmanında şeffaflık, hesap verebilirlik ve sürdürülebilirlik, ekonomik istikrar ve halkın refahı için kritik öneme sahiptir.