Küresel Gelirin Yeni Haritası: Mikro Devletler Devleri Geride Bıraktı

IMF’nin 2025 verileri açıklandı: Lüksemburg, Singapur ve İrlanda kişi başı gelirde zirvede; Türkiye orta gelir bandında sıkıştı

Uluslararası Para Fonu (IMF), 2025 yılı için Satın Alma Gücü Paritesi’ne (PPP) dayalı kişi başına düşen gelir verilerini yayımladı. Listede dikkat çeken bir gerçek ortaya çıktı: Küresel ekonominin kişi başına refah sıralamasında ağırlık merkezleri artık klasik güç blokları değil; yüzölçümü küçük, ancak sermaye yönetiminde mahir mikro devletler oldu.

Küçük Devlet, Büyük Sermaye

Sıralamanın tepesinde Lüksemburg (154.914 $), Singapur (153.608 $) ve İrlanda (131.548 $) yer alıyor. Bu ülkelerin ortak özelliği; büyük çaplı doğrudan yabancı yatırımlar çekmeleri, düşük kurumlar vergisi ve düzenlenmiş mali yapılarıyla çokuluslu sermayeye cazibe merkezi hâline gelmeleri.

  • Lüksemburg, Avrupa’nın finansal kalbi. GSYH’sinin %25’ten fazlası finans sektöründen geliyor. Nüfusunun yarısı göçmen; bu da küresel hareketliliğe açık bir yapının göstergesi.
  • Singapur, Asya’nın ticaret düğüm noktası. Yüksek liman verimliliği, teknolojiye dayalı sanayi ve uluslararası vergiden kaçınma rejimleri sayesinde dikkat çekiyor.
  • İrlanda, küresel teknoloji firmalarının Avrupa’daki karargâhı. %12,5’lik kurumlar vergisi oranı, Apple, Google, Meta gibi devlerin merkez üssü olmasını sağladı.

Bu ülkeler artık sadece finansal değil; aynı zamanda yönetişim, regülasyon ve insan sermayesi bakımından da model olarak görülüyor.

Kaynak Ekonomileri ve Sürdürülebilirlik Sınavı

Dördüncü sıradaki Katar (118.761 $) ve beşinci sıradaki Norveç (106.540 $) ise doğal kaynakların refaha dönüştürülmesindeki farklı yaklaşımları temsil ediyor.

  • Katar, doğalgaz ve petrol zenginliğiyle kişi başına gelirde Orta Doğu’nun lideri. Ancak refah, nüfusun sadece belirli bir kesimi tarafından paylaşılabiliyor.
  • Norveç, 1.5 trilyon doları aşan Kamu Varlık Fonu sayesinde gelirini gelecek nesiller için güvence altına alıyor. Sosyal refah sistemiyle eşitsizlikleri sınırlı tutuyor.

Sekizinci sıradaki Guyana, kıyı açıklarında keşfedilen yeni petrol rezervleriyle listeye hızlı bir giriş yaptı. Ülkenin gelir artışı çarpıcı ancak istikrarlı büyüme için kurumsal kapasite henüz test edilmedi. Brunei ise tıpkı Katar gibi enerjiye bağımlı bir zenginlik modeline sahip.

Amerika: Nominal Dev, Eşitsizlikte Şampiyon

ABD, 89.678 $’lık gelirle dokuzuncu sırada. Nominal ekonomide dünya lideri olmasına karşın, yüksek gelir eşitsizliği ve sağlık/özlük haklarındaki yapısal sorunlar, kişi başına düşen gelirdeki sıralamasını sınırlıyor. Ekonomik büyüklük, bireysel refaha dönüşmüyor.

Türkiye: Orta Gelir Tuzağı Derinleşiyor

IMF verilerine göre Türkiye, 2025 yılı itibarıyla 41.913 dolarlık PPP bazlı kişi başı gelirle 54. sırada. Bu, AB ortalamasının oldukça gerisinde. Komşu ülkelerden Romanya (49.943 $) ve Bulgaristan (41.505 $) bile Türkiye’nin hemen önünde yer alıyor.

Türkiye ekonomisi; ihracat bazlı büyüme, dövizle finanse edilen yatırımlar ve inşaat sektörüne dayalı geçici canlılıkla ivmelenmeye çalışsa da, yüksek enflasyon, gelir adaletsizliği ve düşük kurumsal güven ülkeyi orta gelir tuzağından çıkamayan bir ekonomi konumuna sürüklüyor.

Hükümetin 2023-2028 Orta Vadeli Programı’nda yer alan 16.000 dolarlık nominal kişi başı gelir hedefi, mevcut yapısal sorunlar çözülmeden gerçekçi görünmüyor.

Kıta Temsilcileri: Bölgesel Zenginlik Haritası

Her kıtanın kendi içinde öne çıkan ülkeleri de dikkat çekiyor:

  • Avrupa: Lüksemburg, İrlanda, Norveç
  • Asya: Singapur, Katar, Brunei
  • Afrika: Seyşeller (43.070 $), Mauritius, Gabon
  • Güney Amerika: Guyana, Uruguay, Şili

Bu ülkeler genellikle ya enerji ihracatçısı ya da finans ve hizmet odaklı yapılara sahip. Afrika’da ise sadece birkaç ada ülkesi öne çıkabiliyor; kıta genelinde yapısal kalkınma hâlâ düşük seviyede.

Zenginliğin Anatomisi: Ortak Formüller

Ekonomistler, yüksek kişi başı gelirin tesadüfi olmadığını, belirli stratejik politikalarla elde edildiğini belirtiyor:

  • Sektörel Derinleşme: Enerji, finans, teknoloji gibi yüksek katma değerli sektörlerde uzmanlaşma
  • Vergi Avantajları: Kurumlar vergisinde rekabetçi oranlar ve yatırım teşvikleri
  • Eğitim ve İnsan Sermayesi: Teknoloji ve inovasyonu besleyen nitelikli işgücü
  • Kurumsal Güven: Hukukun üstünlüğü, mülkiyet hakkı ve siyasal istikrar

Bu unsurların yokluğunda, doğal kaynak bolluğu dahi ülkeyi sürdürülebilir bir refaha taşıyamıyor.


Sonuç: Büyüklük Değil, Yönetişim Belirleyici

2025 verileri açıkça gösteriyor ki kişi başına refah sadece üretim kapasitesiyle değil; kaynakların nasıl yönetildiğiyle, kurumların nasıl işlediğiyle ve halkın bu refahtan nasıl pay aldığıyla belirleniyor.

Lüksemburg gibi küçük bir ülkenin ABD gibi bir dev ekonomiyi geride bırakması, klasik büyüme anlatılarını sorgulatıyor. Türkiye’nin bu tabloyu doğru okuyup, popülist büyüme yerine kalıcı refah sağlayacak yapısal dönüşümlere yönelmesi ise artık sadece bir tercih değil, bir zorunluluk.


Kaynaklar:

  • IMF World Economic Outlook, 2025 (PPP verileri)
  • WorldAtlas GDP Per Capita 2025 Rankings
  • OECD Tax Policy Studies
  • Norwegian Sovereign Wealth Fund Annual Report 2024