İsrail gafil mi avlandı?

İsrail gafil avlandı diye başlıyordu haber. Mossad’ın yapılan onca hazırlığı nasıl haber almadığına da cevabı vardı haberi yazanın. Haber alma servisleri her şeyi bilemez… onlarında görmediği, bilmediği ve/veya gözünden kaçırdıkları olurmuş.

Olur mu, olur.

Böyle olmuşsa Hamasa’a on puan birden yazmak gerekir. Onca hazırlığı hiç bir sızıntıya yer vermeyecek şekilde yapmış olması büyük bir başarı.

Kendi içinde, iç tutarlığı olan bu görüşe ne yazık ki,  ben katılamıyorum.

Gafil avlanan biri varsa onun Hamas olduğuna inanıyorum.

Mossad gibi bir yapının haberinin olmadığını kabul etmekte zorlanıyorum. Bunun nedenlerini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Ama şu kadarını söylemekle yetineyim, anlık olaylarda gözden kaçanlar, vaktinde haber almama söz konusu olabilir ancak bu kadar kapsamlı bir hareket için yapılan ön hazırlığın anlık olmayacağını gözönüne aldığımda Mossad gibi örgütlerin haber almaması bana pek inandırıcı gelmiyor.

Haberi ilk okuduğumda, Netanyahu ve Mossad’ın bu katliama yol verdiğini düşündüm.

Korkunç, komplo teorisi kokan bir hipotez olduğunu biliyorum.

Ama olmaz değil.

Kendi yurttaşlarının öldürülmesine, kaçırılmasına nasıl göz yumdular sorusunun cevabı da öyle sanıldığı kadar zor değil. Kısaca “devletin ali menfaatleri” en olmazı dünyanın her yerinde olur kılabiliyor.

Bunun bir çok örneği var.

Öyle uzaklara falan gitmeye gerek yok. İnternete düşmüş bir bant kaydında Suriye’den bir kaç füze atmaktan söz edenler, bu ülkenin üst düzey komutanları ve istihbarat örgütünün başındaki zattı.

Gerisini siz düşünün…

10 Ekim kıyımının yıl dönümündeyiz, mahkeme dosyasından öğrendiklerimiz, tanık beyanları, dosyadaki görüntülü belgeler pekala önlenebilir bir katliamın önelenmediğini bize fazlası ile anlatıyor.

Türkiye ve dünyadan örnekleri çoğaltmak mümkün.

Bazen sınır ötesi hareket başlatmak için, bazen demokratik kazanımları geri almak, daha güvenlikçi bir devlet inşası için burjuva devletin böyle yöntemlere başvurması son derece doğal bir şey.

Şimdi gelelim İsrail’de olup bitene.

Netanyahu uzun süredir bıçak sırtında iktidarını sürdürüyordu. İktidardan gitmesi bir yana, yargılanması an meselesiydi. Öte yandan, Netanyahu ve Hükümet ortaklarının “Büyük İsrail” düşleri var. Yeni yerleşim bölgeleri oluşturma, Kudüs’ü tümden İsrail topraklarına katma gibi planları var.

Bütün bunlar düşünüldüğünde Hamas’ın yapmış olduğu hazırlığı görmezden gelmesi, harekete geçmemesi arayıpta bulamayacağı bahaneyi yaratması için büyük bir şanstı. Avcının avlanması için ava çıkması gerekiyordu.

Hamas’ın anlık zaferi sonrası yaşanacaklar bize İsrail’in gerçekten gafil avlanıp avlanmadığını daha net gösterecektir.

*

Son olarak bir dip not:

Hamas ve İran yan yana anılırken unutulanlara da bir göz atalım. Rusya bu olayın neresinde diye sorarak başlayıp, Çin’i de bu soruya ekleyelim…

ABD Ortadoğu’dan çekilirken Ukranya ve Pasifikte at koşturmaya başladı. ABD, Afganistan’dan apartopar çekildi. Ortadoğu’da yalacı bir bahar havası Rusya ve Çin ile uğraşmaya başladı.

Çin ve Rusya Ortadoğu’da yeni müttefikler aramaya çıktılar. Ortadoğu’ya bu diplomatik atağının yeni dostlar bulma ile sınırlı kalmadığını, ABD’yi bildik bataklığına geri çekmeyi de içerdiğini düşünmemek için saf olmak lazım…

Hasan KAYA