İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) yayımladığı yeni rapor, Türkiye’nin en büyük kentindeki gençliğin sosyoekonomik çöküşle iç içe geçen hikâyesini gözler önüne seriyor. “İstanbul’da Gençliğin Demografik ve Sosyoekonomik Profili: 20 Yıllık Değişim” başlıklı araştırma, 18-30 yaş grubundaki gençlerin umutlarının nasıl tükendiğini rakamlarla ortaya koyuyor.
Veriler, gençlerin artık geleceğe dair hayaller kurmak yerine ülkeden gitmenin yollarını aradığını gösteriyor. 2000’li yılların başında gençlerin yüzde 35’i yurt dışına gitmeyi düşünürken, bu oran 2025 itibarıyla yüzde 50,4’e yükseldi. Üstelik artık bu eğilim “merak”tan değil, “zorunluluk”tan kaynaklanıyor.
Liselerde Bile Gelecek Yurt Dışında Aranıyor
Eskiden yalnızca üniversite mezunlarına özgü görülen bu eğilim, artık lise çağındaki gençleri de kapsıyor. Özellikle İstanbul’un önde gelen liselerinde öğrencilerin yurt dışı planları yapma oranı %70 ila %90 seviyelerine ulaşmış durumda. Bu da Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarının, gençler açısından ikinci plana itildiğini ortaya koyuyor.
Gençler artık sadece bir eğitim alternatifi değil, bir yaşam tercihi olarak ülkeden ayrılmayı düşünüyor. Bu da Türkiye’nin yalnızca beyin göçü değil, aynı zamanda “umut göçü” ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
KYK Bursu: Çay-Simide Bile Yetmiyor
Raporda gençlerin ekonomik kuşatılmışlığı çarpıcı biçimde ortaya konuluyor. Türkiye’de üniversite gençliğinin temel geçim aracı olan KYK bursları, artık en basit ihtiyaçlara dahi yetmiyor. Örneğin, 2005’te KYK bursuyla 5,67 gram altın alınabilirken, 2025’te bu miktar yalnızca 0,88 grama düştü.
Aynı bursun asgari ücrete oranı %31,4’ten %13,6’ya geriledi. Çay-simit endeksinde ise KYK bursunun alım gücü son 20 yılda %84,4 oranında azaldı. Bu düşüş, gençlerin temel gıda ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale geldiğini açıkça ortaya koyuyor.
Çalışmak Mecburi, İş Bulmak İmkânsız
Gençlerin büyük bölümü geçinebilmek için çalışmak zorunda. Ancak çalışma koşulları da her geçen gün daha da zorlaşıyor. Eurostat’ın 2023 verilerine göre, Türkiye’de 15-29 yaş grubunda yarı zamanlı çalışan gençlerin oranı yalnızca %10,5.
Üstelik çalışan öğrenciler için bu durum akademik başarıyı düşüren bir kısır döngüye dönüşüyor. Gençler artık yalnızca öğrenim görmüyor; geçinmek için adeta tam zamanlı bir hayat mücadelesi de veriyor. Üniversite yaşamı, eğitimden çok bir hayatta kalma mesaisine benzemeye başlamış durumda.
Barınamayan Gençlik: Merkezden Çeperlere Sürgün
2005’te öğrenciler üniversitelerine yakın yerlerde kira ödeyebiliyorken, bugün bu imkân büyük ölçüde ortadan kalktı. İstanbul’un merkez ilçeleri olan Beşiktaş, Şişli ve Kadıköy’de konut fiyatları fahiş düzeyde. Bu durum öğrencileri Esenyurt, Arnavutköy ve Sultangazi gibi kentin çeperine itiyor.
Bu zorunlu göç, sadece fiziki değil, sosyal bir kopuşu da beraberinde getiriyor. Gençler artık kampüs hayatından izole, uzun ve maliyetli ulaşım süreçlerine mahkûm bir yaşam sürüyor. Bu durum eğitimle birlikte sosyal hayata katılımı da ciddi şekilde sınırlıyor.
Kültürel Yaşam Lüks Haline Geldi
Rapor, gençlerin kültürel hayata katılımında da dramatik bir düşüş olduğunu gösteriyor. 2005’te KYK bursunun %3,5’iyle tiyatroya 29 kez gidilebiliyorken, bugün bu sayı yalnızca 6’ya düşmüş durumda. Konser ve maç gibi etkinliklerde de benzer bir azalma söz konusu.
Bursla ayda 8 konsere gitmek mümkünken, 2025’te bu sayı 2’ye indi. Asgari ücretli gençler 2005’te ayda 19 kez maça gidebilirken, 2025’te bu ancak 5 kez mümkün olabiliyor. Gençler artık sosyal hayata erişimi, “lüks bir ayrıcalık” olarak görüyor.
NEET Gençlik Patlaması: Ne Okuyorlar, Ne Çalışıyorlar
Gençlikteki umutsuzluk yalnızca öğrencilerle sınırlı değil. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin (NEET) oranı da alarm veriyor. TÜİK’e göre, 15-29 yaş aralığındaki gençlerin %25,9’u bu kategoriye giriyor.
Diplomanın iş güvencesi sunmaması, birçok genci alan dışı, düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmaya mecbur bırakıyor. Eurostat verilerine göre Türkiye’de gençlerin %41’i niteliklerinin altında işlerde istihdam ediliyor. Gençlerin çoğu, referans olmadan iş bulamayacağını, mesleki deneyim kazanamadığını ifade ediyor.
Bağımsız Yaşam Hayal: Ev, Araba, Emeklilik Uzak Birer İhtimal
Araştırmaya göre gençler artık bağımsız bir hayat kurmanın mümkün olmadığını düşünüyor. Gençlerin %81,8’i evlenmenin maddi açıdan imkânsızlaştığını, %78,8’i tek başına eve çıkmanın hayal olduğunu söylüyor.
Emeklilik, ev ya da araba sahibi olma gibi fikirler artık geleceğe dair değil, nostaljik bir geçmişe ait gibi görülüyor. Bu koşullar altında gençlik dönemi uzuyor, birçok genç yetişkin ailesiyle yaşamaya devam ediyor. 2024 itibarıyla 18-30 yaş grubunun %50,7’si hâlâ ailesiyle aynı evde yaşıyor.
Gelecek Kaygısı: Umutsuzluğun Resmi
Raporda gençlerin temel kaygıları açıkça belirtiliyor: %49,2’si geçim sıkıntısını, %47,9’u ise gelecek belirsizliğini en büyük sorun olarak görüyor. Bu oranlar, 20 yıl önce genç olan kuşakta %29 civarındaydı. Gençler artık umut etmekte zorlanıyor, ancak “umut etmekten vazgeçmeyen” bir direnç de hâlâ varlığını sürdürüyor.
- Genç İşçilik ve İş Cinayetleri: Türkiye’de Emek Rejiminin Geleceği Üzerine Bir Değerlendirme (2013–2025) - 19 Mayıs 2025
- Demokrasi, Teknoloji ve Mahremiyetin Kırılganlığı: Dijital Gözetim Çağında Siyasi Hakların Dönüşümü - 15 Mayıs 2025
- Bir Sessizliğin Anatomisi: Türkiye’de Yoksulluğun Derinleşen Siyaseti - 13 Mayıs 2025