İmamoğlu: “Halkla inatlaşan anlayışla değil, katılımcı anlayışla yol yürüyoruz”

“Yerel Yönetimler ve Demokrasi” başlıklı çevrimiçi toplantıda konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Hiçbir şeyi halka sormayan, birçok şeyde bazen tek bir insanın karar almaya çalıştığı modellerin ötesinde ve hatta hakla inatlaşarak proje geliştirmeye dönük anlayışın tersine, zengin insan kaynağından faydalanan bir modelle, demokrasinin o katılımcılık modelini en üst seviyeye taşıma anlayışı içinde yol yürüyoruz” dedi.  

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Üniversitesi (İ.Ü.) İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti’nin 44’ncü kez düzenlediği “İktisat Haftası”nın açılışında yaptığı konuşmada, tüm dünyanın 21’nci yüzyıl itibariyle “yeni nesil bir demokrasi”ye ihtiyacı olduğunu söyledi.

Yeni nesil demokrasinin, “cesur demokrasi” uygulamalarıyla inşa edilebileceğinin altını çizen İmamoğlu, geçmiş dönemdeki “halkçı belediyecilik” örneklerinin kendilerine yol gösterici olduğunu vurguladı. İmamoğlu, “Rahmetli Ahmet İsvan’ın ortaya koyduğu halkçı, sosyal belediyecilik anlayışının iyi örnekleri, hala kente hizmet ediyor, halen bize ışık tutabiliyor. O anlamda, yerel yönetimlerde, tıpkı rahmetli İsvan’ın yaptığı gibi, yıllar sonrasında bile örnek gösterilebilen işleri hem de 21. yüzyılın neredeyse yarısına koşan bir dönemde, çekinmeden ortaya koyma mecburiyetimiz vardır. Örnek gösterilecek işler yapmak zorundayız” dedi.

“İstanbul seçimi demokrasi kanallarının tıkandığı dönemde nefes açıcı oldu”

İstanbul’un hem ülkemize hem de dünyaya motivasyon sağlayan örnek bir kent olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu örnek oluşu, devam etmek zorundadır. 2019’da İstanbul halkının, gerçekten o ‘cesur demokrasi’ kavramını istemesiyle yola çıktığı ve 2 seçimde de ortaya koyduğu, demokrasiye olan inancını pekiştirdiği tavır da belki de dünyada demokrasinin kanallarının, damarlarının tıkanmaya başladı bir dönemde nefes açıcı, damar açıcı bir süreci sağlamıştır. Bu anlamda kıymetlidir” diye konuştu.

“İstanbul’un 16 milyon insan kaynağına güvenirim”

İstanbul’un adil, yeşil ve yaratıcı bir kent olması yönünde çalışmalarını sürdürdüklerini kaydeden İmamoğlu, İstanbul’un 16 milyon yaşayanını yönetim sürecinin içine katacak projeleri hayata geçirmek için mücadele ettiklerine vurguladı. İmamoğlu, şunları söyledi:

“İstanbul’un en demokrat belediye başkanı olmak iddiamı halen koruyorum, bu iddiamı yerine getirmek için mücadele vereceğimi de belirtmek isterim. Bunu başarmamız için, herkesin bu şehrin yönetiminde söz hakkı olduğu bir süreci var etmek lazım. Yani kararları tek bir kişinin değil, ortak aklın ortaya koyduğu ve ortak akılla sürecin yönetildiği bir sistemin var olmasını sağlamak lazım. Bir toplumu bana göre, geleceğe taşıyacak olan da budur. Herkesin bilgisinden faydalanmak, birikimden faydalanmak muazzam bir zenginlik. ‘İstanbul’un en çok neyine güveniyorsunuz’ diye sorsanız, ‘Ben, İstanbul’un 16 milyon insan kaynağına güvenirim’ derim. Dolayısıyla bu insan kaynağından maksimum düzeyde faydalanacak yöntemleri, modelleri bu kentte hayata geçiriyoruz. Hiçbir şeyi halka sormayan, hiçbir şeyi danışmayan, birçok şeyde bazen tek bir insanın karar almaya çalıştığı modellerin ötesinde ve hatta daha da ötesi, hakla inatlaşarak proje geliştirmeye dönüp hamleler yapmaya çalışan anlayışın tam tersine, işte bu zengin insan kaynağından faydalanan bir modelle, demokrasinin o katılımcılık modelini en üst seviyeye taşıma anlayışı içinde yol yürüyoruz.”

“Görev süremiz boyunca hesap vermekle mükellefiz”

Yönetim anlayışlarının “denetlenebilirlik” temelli olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Biz, seçilerek geldik. Görev süremiz boyunca da başta halkımıza ve kamunun diğer denetçi kurumlarına hesap vermekle mükellefiz” dedi. Bu anlayışla kamuoyunun karşısına çıkıp, her 6 ayda bir hesap verdiklerine dikkat çeken İmamoğlu, “Bunu da yaparken büyük keyif alıyorum. Çünkü sonrasında, öneriler ve eleştiriler geliyor. Eleştiriler, yolumuzu daha da güçlendiriyor” şeklinde konuştu.

“Her konu İstanbul halkıyla paylaşılmalı”

“İstanbul kentinin, hiçbir konusunun vatandaştan uzak olmasına asla tahammülümüz yok” diyen İmamoğlu, “Tam aksine; her konunun İstanbul halkıyla paylaşılmasının şart olduğunu düşünüyorum. Kararların, ne yazık ki bazen bir kişinin dudaklarının arasından çıktığı şekliyle değil ya da bir avuç insanın oturup karar verdiği bir modelle değil, akışlarını iyi dizayn ettiğinizde, nitelikli insan kaynağının bulunduğu böylesi bir kentte, herkesin sürecin içinde olduğu bir modelle bu kenti, gayet başarılı bir biçimde yönetebiliriz. Buna inanıyoruz. Bütün örnekleri sergilediğimizde, demokratik yönetim anlayışımızı, sadece bu kentte değil, dünyaya örnek olacağını ve başta ülkemizin demokrasisine de ciddi katkı sunacağını görüyorum” dedi.