İHD raporu: Bir yılda 5 bin 488 işkence kötü muamele iddiası

Türkiye’de yıllardır tartışılan işkence ve kötü muamele iddiaları İnsan Hakları Derneği’nin hak ihlalleri raporunda yeniden gündeme geldi. İHD; 2021’de 5 bin 488 işkence ve kötü muamele vakası raporlandığını açıkladı.

DW’den Felat Bozarslan’ın haberine göre, İnsan Hakları Derneği’nin  2021 yılında meydana gelen hak ihlallerinin değerlendirildiği raporda güvenlik güçlerinin yargısız infazı sonucu 16 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi. Faili meçhul saldırılar sonucu 5 kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekilen raporda, Türkiye içinde ve dışında yaşanan silahlı çatışmalarda en az 69 güvenlik görevlisi, 275 militan ve 8 sivil olmak üzere 352 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Rapora göre, cezaevlerinde ise hastalık, intihar ve şiddet gibi gerekçelerle 57 kişi yaşamını yitirdi.

Erkekler 375 kadını öldürdü

Raporda, aynı dönemde 3’ü çocuk 12 kişinin “ırkçı saldırılar” sonucu öldürüldüğü, bu saldırılarda 60 kişinin yaralandığı belirtildi. Yaşam hakkının korunmasında öncelikle cezasızlıkla mücadele edilmesi gerektiği belirtilen raporda, yanı sıra güvenlik görevlilerinin silah kullanma yetkilerinin daraltılması ve cezasızlığa neden olan yasaların değiştirilmesinin gerekliliğine vurgu yapıldı.

2021 yılında 375 kadının erkek şiddeti sonucu öldürüldüğüne dikkat çekilen raporda, 239 kadının şüpheli şekilde öldürüldüğü belirtildi. Rapora göre, 23 kadının intihar ettiği 2021 yılında 767 kadına ise fuhuş yaptırıldı.

Bir yılda 5 bin 488 işkence kötü muamele iddiası

İHD’ye göre, 2021 yılında resmi ve resmi olmayan gözaltı yerlerinde, sokakta, cezaevlerinde işkence uygulamaları devam etti. Raporda, toplantı ve gösterilerde güvenlik kuvvetlerinin işkence düzeyine ulaşan aşırı ve orantısız güç kullanımı yaygınlaştı. “Toplumun farklı kesimlerinde iktidarın kontrolünü ve baskısını arttırmak, dehşet ve korku yaymak amacı ile işkence ve diğer kötü muamele biçimlerinin uygulandığına” tanık olunduğu belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:

“2021 yılında gözaltında işkence ve diğer kötü muameleye uğradığını iddia eden kişi sayısı 12’si çocuk olmak üzere 531 kişidir. Gözaltı yerleri dışında işkence ve kötü muameleye uğradığını iddia eden kişi sayısı ise 25’i çocuk olmak üzere 704’tür. Bunun dışında cezaevlerinde işkence ve kötü muamele gördüğünü iddia edenlerin sayısı bin 414’tür. Köy korucuları tarafından işkence ve kötü muameleye uğradığını iddia eden kişi sayısı 4’tür. Ülke genelindeki barışçıl toplantı ve gösteriler sırasında güvenlik güçleri tarafından toplantı ve gösteride bulunma hakkını kullanan kişilere yönelik aşırı ve orantısız güç kullanımının işkence ve diğer kötü muamele düzeyine ulaştığına dair çok sayıda kanıt bulunmaktadır. 2021 yılında 409 toplantı ve gösteriye müdahale edilmiştir. Bu müdahalelerde kaba dayak ve kötü muameleye maruz kaldıklarını iddia eden kişi sayısı 2 bin 835’tir.”

“Cezaevlerindeki durum vahameti gösteriyor”

Rapordaki işkence iddialarını DW Türkçe’ye değerlendiren İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Adalet Bakanlığı’nın verilerinin bile durumun ne kadar vahim olduğunu gösterdiğini ifade etti. İktidar her ne kadar “işkence yok” dese de bu konuda her yıl 800’den az olmamak üzere dava açıldığını vurgulayan Türkdoğan, işkence konusundaki sorunun devam ettiğini belirtti. İşkence ve kötü muameleye ilişkin cezaevlerindeki durumun vahameti gösterdiğine dikkat çeken Türkdoğan, “çıplak arama ve kelepçeli arama uygulamalarının” da devam ettiğini aktardı:

“Hapishanelerdeki uygulamalar aslında durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Çıplak arama ile ilgili yönetmelik değiştirildi. İsmini değiştirdiler ve ince arama diyorlar. Bu insan onuruna aykırı bir uygulamadır. Yani çıplak aramanın kendisi insan onuruna aykırıdır. İnsanlar buna direndiği için zaten dayak yiyorlar ve işkence görüyorlar. Hapishanelerde şüpheli ölümlerin birçoğu işkence baslığı altında ele alınması gereken ölümlerdir. Adalet Bakanlığı istatistiklerine bakın, sadece 2001 yılında 866 kişiye dava açılmış. Toplam soruşturmaya uğrayan insan sayısı 2 bin 190 kişi. İHD’nin tespit edebildiği verilerden daha yüksek sayılardan bahsediyoruz. İktidar, kendi resmi rakamlarına baktığında aslında durumun ne kadar vahim olduğunu anlaması gerekir.”

İHD raporunda cezasızlığın hâlâ işkence ile mücadelede en önemli engel olduğu, cezasızlık olgusunun işkence yapılmasını mümkün kılan en temel unsurlardan biri olarak durduğu ifade edildi.

Cezaevlerinde 326 binden fazla kişi var

Raporda, AKP iktidara geldiğinde Türkiye cezaevlerinde 59 bin 429 mahpus bulunduğu, 31 Ağustos 2022 itibariyle ise 399 ceza infaz kurumunda 326 bin 243 tutuklu ve hükümlünün yattığı ifade edildi.

Türkiye’deki cezaevleri kapasitesinin 288 bin 798 kişi olduğuna dikkat çeken İHD, kapasite fazlasının cezaevlerinin fiziksel koşullarının daha da kötüleşmesine ve hak mahrumiyetlerinde ciddi bir artışın devam ettiğini gösterdiğini belirtti. Raporda, cezaevlerinde çeşitli gerekçelerle siyasi tutukluların şiddete maruz kalmaları, her türden keyfi muamele ve keyfi disiplin cezaları, hücre cezaları, sürgün ve sevk uygulamalarının yakın tarihte görülmedik boyutlara ulaştığı belirtildi.

651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutuklu var

Raporda, hapishanelerde 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta tutuklu bulunduğu da vurgulandı. Bu sayının giderek arttığına dikkat çeken İHD, hasta tutukluların sağlık hizmetine erişiminde önemli sorunlar olduğunu belirtti.

7 bin 704 kişiye “yürüyüş” davası

Raporda, 2021 yılında bazı illerde 24 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, 7 bin 704 kişiye de “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü’ne muhalefet” ettikleri gerekçesiyle dava açıldığı kaydedildi. Güvenlik güçlerinin 409 toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale ettiğine dikkat çekilen raporda, çok sayıda etkinliğin yasaklandığı, haber ajanslarına ait 489 internet sitesinin de erişime engellendiği belirtildi.

“Güvenlikçi politikaları” eleştirdi

Türkiye’nin 2015 yılından beri “aşırı güvenlikçi politikaların” uygulandığı bir döneme girdiğini ifade eden İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Valilere o kadar geniş yetkilere verildi ki toplantı ve gösteri yasaklamaları bunun çok tipik bir örneği. Yani şu anda valilere tanınan yetki sanki bir olağanüstü hal varmış gibi. Bu da aslında çok önemli bir hak olan toplanma ve gösteri hakkının ne kadar kısıtlandığını gösteriyor” dedi.

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, sayısal verilere bakıldığında geçen yıllara göre rakamların azaldığını, ancak gerçeğin bunun tam tersi olduğu görüşünde. Türkdoğan’a göre, baskı rejimi nedeniyle insanlar kendilerine otosansür uyguluyor. İnsanların korktukları için sosyal paylaşım yapmadıklarını veya gösterilere katılmadıklarını ifade eden Türkdoğan bunun etkisiyle bazı rakamlarda düşüş olduğunu, ama hak ihlalleri ile ilgili eğilimde hiçbir değişiklik olmadığını belirtti:

“İktidarın yaklaşımındaki güvenlikçi anlayış aynen devam ediyor. Bunun örneği hapishanelerdeki insan sayısının artmasıdır. Hapishanelerden gelen ihlal sayılarında artış var, ölüm sayılarında artış var. Oraya baktığınızda durumun aslında iyi olmadığını görürsünüz. Reform söylemine rağmen, insan hakları eylem planına rağmen gidişatta bir düzelme söz konusu değil. O nedenle iktidarın çok ciddi manada konuya eğilmesi gerekiyor. Bunun içinde bir siyasi irade değişikliği gerekiyor. Yani mevcut siyasi iktidarın meselelere bakışında köklü bir değişiklik gerekiyor.”