Son yıllarda çevre dostu elektrikli araçların satışındaki artış, sektörde fosil yakıt kullanmayan teknolojilere olan ilgiyi artırdı. Tesla, Nissan, Toyota Renault ve BMW gibi markaların elektrikli araçları bazı ülkelerde benzinle çalışan araçların satışını şimdiden geçti bile. Tıpkı elektrikli araçlar gibi doğa dostu olan, hızla yaygınlaşan fakat otomobil sektöründe henüz popüler olmayan yeni bir teknoloji bulunuyor: Hidrojenli araçlar.
Hidrojenli araçlar için “benzinli ve elektrikli araçların karışımı” benzetmesi yapılabilir. Elbette aralarında büyük farklılıklar var. Hidrojenli araçlar tamamen doğa dostu. İçerisinde elektrikli araçlar gibi bir batarya bulunuyor. Bu batarya su ve hidrojen moleküllerini çarpıştırarak elektrik elde ediyor. Bu araçların da tıpkı benzinli otomobillerdeki egzoz borusuna benzer bir atık sistemi bulunuyor. Ancak hidrojenle çalışan araçlarda açığa çıkan atık sadece su damlası.
Hidrojenli araçların depoları tıpkı benzinli araçlar gibi dolduruluyor. Depo doldurma işlemi benzinli araçlarda 2-3 dakika sürerken, hidrojenli araçlarda bu işlem hemen hemen aynı sürede tamamlanıyor. Orta boyutta bir depoya sahip benzinli araçlar 600 kilometre kadar menzile ulaşırken, bu rakam hidrojenli araçlarda 400 kilometre civarında.
‘Yakıt hücreli elektrikli araç’ olarak da bilinen hidrojenli otomobillerin özellikleri
Hidrojenli araçlara kısaca “yakıt hücreli elektrikli araçlar” da deniyor.(Fuel cell electric vehicles- FCEVs) FCEv’lerin nüfusa ortalaması göz önünde alındığında dünyada en yaygın olduğu ülke Danimarka. Ancak İngiltere, Fransa, Norveç ve Almanya gibi ülkeler bu teknolojiye önemli yatırımlar yaparak sektöre öncülük ediyor.
Hidrojenli araçlar bazı yönleriyle elektriklilerden daha avantajlı
GSF Car Parts İnternet Satış Müdürü Mark Barclay, hidrojenli araçların gelecekte yaygınlaşacağını ancak son dönemde elektrikli araçların popüler olmasından dolayı biraz geri planda kaldığını belirtiyor. Barclay’s e göre hidrojenli araçların elektrikli olanlara kıyasla birçok avantajı bulunuyor: “Hidrojenli araçların bataryaları çok daha hafif. Ayrıca çok kısa sürede deposunu doldurabiliyorsunuz. Bu durum toplu taşıma araçları ve farklı iş modelleri için çok büyük bir avantaj.”
Hidrojenli araçların en büyük iki dezavantajıysa fiyatı ve dolum istasyonlarının azlığı. Ortalama bir hidrojenli aracın fiyatı 60 bin euro civarında (yaklaşık 380 bin TL). Ayrıca dolum istasyonları pek yaygın değil. Bir kilo sıkıştırılmış hidrojen, benzinden 8 kat daha az yer kaplıyor. Bu sebeple hidrojenli araçların yakıtı daha az ağırlık yapıyor. Benzinli bir araç, uzun yol ya da şehir içi trafiğine göre farklı tüketim oranlarına sahip olsa da kilometre başına ortalama 0.17 euro (yaklaşık 1 TL) yakıyor. Bu rakam benzinli araçlarda yaklaşık 0.14 euro civarında. (Değerler Toyota’nın hidrojenli Mirai modelinin yakıt tüketim oranına göre göre alınmıştır.)
Ancak gelişen teknolojiyle birlikte sıkıştırılmış sıvı hidrojen elde etmenin maliyeti hızla düşüyor. Bu da ileride hidrojenli araçların yakıt maliyetini düşürecek. Ayrıca gelişen teknolojiyle birlikte yüksek olan hidrojenli otomobil fiyatları da yine düşüşş eğiliminde gözüküyor.
Norveç’te faaliyet gösteren ve elektrikli araçlara yenilenebilir enerji sağlayan firma DNV GL’nin danışmanlarından Jeremy Parkes, elektrikli araçlarla hidrojenli otomobilleri dört farklı kıstasla kıyaslıyor. Araç menzili, performans, yakıt dolum kolaylığı ve fiyat aralığı.
Fiyat bakımından elektrikli, yakıt dolum hızı açısından hidrojenli araçlar önde
Parkes’a göre elektirkli ve hidrojenli araçlar bazı yönleriyle diğerinden daha avantajlı: “Menzil bakımından hidrojenli araçların performansı elektrikli olanlara göre biraz daha iyi. Ancak elektrikli araçların yakıt istasyonları daha yaygın. Bu bakımdan da elektrikli araçlar önde gözüküyor. Bunun yanında hidrojenli araçların depoları tıpkı benzinli araçlar gibi çok kısa sürede doldurulabiliyor. Ancak yakıt istasyonlarının maliyeti de elektrikli araçlar için tasarlanan dolum tesislerinden daha pahalı. Bunun yanında elektrikli araçları insanlar evlerinde doldurabiliyor. Bu hidrojenli araçlar için mümkün değil. Elektrikli araçlar için üretilen elektrik daha çevre dostu yöntemlerle elde edilebiliyor. Ancak hidrojen elde etmek için genelde fosil yakıtla çalışan bir sistem kullanılıyor. Bu sistemler ‘metan gazı buharı yapılandırılması’ sonucu hidrojen elde ediyor.”
Japon ve Güney Koreli firmaların FCEV’lere yatırımı büyük
Özelikle Toyota, Honda ve Hyundai gibi Uzak Doğu firmaları hidrojenli araçlara büyük yatırımlar yapıyor. Avrupa ve ABD’li şirketlerin de onların gerisinde kaldığı pek söylenemez. Ancak hidrojenli araçların elektrikli ve hibrit araçlar gibi yaygınlaşması için pek çok açıdan geliştirilmesi gerektiğinde uzmanlar hemfikir.
Jeremy Parkes hidrojenli araçlar konusunda umutlu konuşuyor ve ekliyor: “Hidrojenli araç endüstrisinin yeni teknolojiler geliştirmesi ve yatırım yapması gerekiyor. özellikle de maliyetlerin düşürülmesi konusunda. Hidrojenli araçlar 10 sene içerisinde elektrikli araçları tehdit eder hale gelebilir ya da onların yerini alabilir. Ancak endüstrinin buna hazırlanması gerek.”
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024