Hiç kimse sınanmadığı savaşın kahramanı değildir
İşte yurdum insanının, senelerdir “herkesin ötekisi” olmak pahasına anlatmak için kendimi parçaladığım korkunç gerçeÄŸi:
Yapılan bir anket çalışmasında:
* Elinizde olsaydı Suriyeliler’i ülkelerine zorla geri gönderir miydiniz?
* Kapı komşunuzun Suriyeli olması sizi kızdırır mıydı?
* Çocuğunuzun bir Suriyeli sıra arkadaşı olmasından rahatsız olur muydunuz?
* Kızınızın-oğlunuzun bir Suriyeli ile evlenmesine izin vermez miydiniz?
ÅŸeklindeki tam bir ırkçılık testi olan sorulara; sözde hepsi ırkçılık karşıtı ve çoÄŸu da kurbanı olan bir kısım HDP’lilerin, İYİ PARTİ’lilerden daha yüksek oranda “EVET” yanıtı verdiÄŸi bir ülkede, harç bitmiÅŸ yapı paydos demektir.
Dağılabilirsiniz.
Maddî gücü olmadığı için bir Suriyeli çocuÄŸu evlat edinerek aÅŸağılanmaktan, ÅŸiddetten, tecavüzden, çocuk işçilikten, satılmaktan, organ ticaretinden kurtaramaması yüzünden içi kan aÄŸlayan bir anne olarak; baÅŸta tescilli ırkçı faÅŸistleri sollayan o bir kısım HDP’liler ile büyük çoÄŸunluÄŸundan aynı yanıt gelen papucumun sosyal demokratı CHP’liler olmak üzere bütün evetçilere, “İnsanlığa ziyansınız!” diyorum.
O maÄŸrur CHP’liler ki sadece nefret etmekle kalmayıp, ölesiye tiksinerek hâkir gördükleri o insanların yaÅŸadığı trajedide “dokunulmazlıkların kaldırılmasına” onay vermek, “Biz bu adalet yürüyüşünü Muhsin YazıcıoÄŸlu için de yaptık” demek vs gibi ne kadar kirli suçları olursa olsun karasevdâ ile baÄŸlı oldukları partilerinin altına imzayı çaktığı savaÅŸ tezkereleri ile en az iktidar partisi kadar payı olduÄŸunu bilmezden gelecek kadar büyük bir akıl ve vicdan tutulması içindedirler.
Şahsen ben hükümetin savaş politikalarına ve mülteciler üzerinden yaptığı çıkar hesaplarına karşı çıkmakla, çoğu o kirli politikaların kurbanı olan sığınmacılara kin ve nefret kusmanın arasındaki farkı bilemeyecek ya da umursamayacak kadar beyin, vicdan, merhamet, erdem, ahlâk fukarası yaratıklara insan gözüyle bakmakta zorlanıyorum. Ne olduklarını bilmiyorum ama insan; hele de iddia ettikleri gibi ezilen, öteki, aydın, demokrat, solcu, devrimci vs olmadıkları âşikâr.
Evet, cisminiz insan; ama kavramsal olarak insanlaÅŸabilmiÅŸ misiniz siz? “Beni bile zor doyuran ülkemde mülteci istemiyorum!” ÅŸeklindeki isyanınızda elbette ki haklısınız! Ben, deÄŸil ülkemde, dünyada tek bir mülteci olmasını istemiyorum. Ne var ki bu haklı talebinizin muhatabı, ÅŸu korkunç dünya düzeninin her an sizin de onlardan biri olma potansiyeli taşıdığınız kurbanları deÄŸil; onlarla birlikte sizi de kurban eden iktidar erkleridir. Bu kadar basit bir gerçeÄŸi bile görmekten aciz mankafalar mısınız, yoksa gördüğünüz halde asıl sorumlulara hesap sormayı gözü yemediÄŸi için zayıfa, mazluma vurarak kahramanlık taslayan ödlekler mi?
Bence her ikisi de…
İnsan olan, -yine elbette ki birilerinin maÅŸa olarak kullanmayı hedeflediÄŸi militer grupları ayrı tutarak- o kurbanlara bütün kalbiyle kucak açar; kendi hak mücadelesini ise cesurca asıl sorumluları hedef alarak, doÄŸru arenalarda verir. SavaÅŸ maÄŸdurlarına kin, nefret, ÅŸiddet, cinayet kusmak; çocuklarının çocuklarınızın sıra arkadaşı olmasından dahi rahatsız olacak derecede faÅŸistleÅŸmek nedir? Üstelik de onları en pis ve ağır iÅŸlerinizde, sözde çok önemsediÄŸiniz kendi yurttaÅŸlarınızın onda biri ücrete çalıştırırken; karılarını kızlarını en iÄŸrenç emelleriniz için kullanırken dört köşe olduÄŸunuz kurbanlarına…
“SavaÅŸ bitti, geldikleri yere dönsünler!”
Ne kolay deÄŸil mi?
En ufak bir suçunuzun olmadığı kirli bir savaÅŸ yüzünden her ÅŸeyinizi yitirip sürgün olduÄŸunuz bir ülkede senelerdir her türlü fiziksel ve psikolojik ÅŸiddete katlanıp boÄŸaz tokluÄŸuna çalışarak cıpcılız bir kök salmışsınız; üstelik onların da bir kısmı en az sizin kadar ezilen ve öteki olan, zulüm gören insanlar, ağızlarından nefret köpükleri saçarak diyorlar ki: “Defol git!”
Nereye?
Hiçliğe!
Onca kaybınla, yaranla ve de beÅŸ parasız, yeniden yollara düşüp; yakılıp yıkılmış bir çorakta kök salmak için sil baÅŸtan çırpınmaya…
Bir insan kaç kez koparılabilir hayatından! Kaç kez sürgüne gidebilir, kaç kez yaşama tutunabilir onca yoksulluk ve yoksunlukla!
Siz ne zaman bu kadar kötü oldunuz?
Ah! Hani sevgili ÅŸair Birhan Keskin bir ÅŸiirinde diyor ya, “İnsan olan yerlerim aÄŸrıyor!”
Dilerim ki hayat hepinizi, bizzat sizin ülkenizin yöneticilerinin kirli politikalarıyla köklerinden kopararak zalim elerinize-dillerinize düşürdüğü o zavallı insanların acı gözyaşlarıyla, kesif umutsuzluğuyla sınasın.
Dilerim ki kırdığınız dalların sürgünüyle sınanın.
Kızılderililerin söylediÄŸi gibi, “Toprak insana deÄŸil, insan topraÄŸa aittir.” Åžu çivisi çıkmış dünyada her zaman, “ne oldum” deÄŸil, “ne olacağım” demelidir. Hem ırkçılığın giderek yükseldiÄŸi bütün dünyada hem de bu coÄŸrafyada, içimizi parçalayan orman yangınlarıyla birlikte öylesine harlı bir nefret ateÅŸi körükleniyor ki; bir bakmışsınız sizin ülkenizde de bir anda korkunç bir savaÅŸ kopuvermiÅŸ ve bir anda kendinizi baÅŸka bir ülkenin Suriyelisi olarak buluvermiÅŸsiniz.
“Ben onlar gibi ödlek deÄŸilim, ülkemde kalır savaşırım!” mı diyorsunuz?”
Büyük konuşmayın bence efendiler! Zira hiç kimse sınanmadığı savaşların, evine düşmeyen bombaların, çocuklarının başında uçuşmayan kurşunların kahramanı değildir.
Hele bir kurÅŸunlara gelin, ondan sonra tekrar konuÅŸuruz.
- Amedspor’a Gösterilen Beyaz Toroslar, Kürt Halkına Gözdağıdır - 6 Mart 2023
- Haluk Levent’ten Kahraman Yaratmanın Dayanılmaz Travması - 27 Åžubat 2023
- Deprem vergisi mi? O da ne ayol! - 27 Åžubat 2023
Yoruma kapalı.