Geçenlerde aynanın önünden geçerken kendime değdim.
Sonra durup yüzüme baktım. Yüzüme ve yüzümün yorgunluğunda çoğalan derin çizgilere.
Her ne kadar “yok canım, ne ihtiyarlığı. Ben halen on sekiz yaşındayım.” desem de, ayna öyle demiyor.
Gözlerim uzak ve terkedilmiş limanlar gibi.
Uykusuz ve yalnız.
Nedense, hep bir “huzursuz zamanların sebepsiz sancıları” var içimde bir yerlerde.
Sabahlar mı keyifsiz artık, yoksa ben mi?
Neden bütün gazete haberleri keder ve kasvet bırakıyor üstümüze.
Herkes mi herkese uzaklaştı böyle?
Neden evlerden kahkaha sesleri gelmiyor eskisi gibi ve neden çiçeksiz bütün balkonlar?
“Ayna ayna söyle bize, var mı bizden çiçeksizi bu dünyada?”
***
Yaşıtlarım iyi bilir.
Biz böyle arada bir, kimseye söylemesek de, ölümü düşünürüz.
Çocukken, ne zaman büyüyeceğimizi hesap ederdik. Şimdiyse ne zaman bu dünyadan gideceğimizi.
Ben de kaç sonbahar daha görebileceğimi düşündüm.
Hadi on iki diyelim. Hadi bilemedik, on beş.
Belki de…
İster istemez ürperiyor insan.
Ne kadar da az bir zaman bu!
on beş sonbahar…
on beş kere yağan yağmuru izlemek…
on beş kere güneşin batışında, eski bir radyonun başında, çocukluktan kalma bir gurbet türküsü aramak…
on beş kere, bir takvimde sonbahar yapraklarını koparıp bitirmek…
Sonra?
İşte bu kadar.
Bu yüzden, kendilerini mal mülk, para pul ve şan şöhret için rezil kepaze edenleri, oldum olası anlamamışımdır.
Ne gerek var bunca küçülmeye, çamurlaşmaya, çirkinleşmeye?
Senin daha on beş- yirmi sonbahar görüp görebileceğinin bile bir garantisi yokken, nedir bu afra tafra, bu kibir, bu büyük harflerle konuşmalar?
Kendimizi yırtsak da, bizden geriye kala kala birkaç kırık dökük anı ve dudak kenarına konan ufak bir tebessüm kalıyor dostlar.
Hepimiz az biraz bir varmış bir yokuz.
Canınızı sıkmayın hiç.
***
Metin Uca da alıp başını gitmiş buralardan.
Duyduğum da, bir beyaz güvercin daha düştü içimdeki cem evinin avlusuna. Eksildim yine ve kendimi daha çok şu kötülüklerin içinde yalnız hissettim.
Bir zamanlar “Şu an ölecek olsam bile, iyi ki diyeceğim milyonlarca şey toplamışım. Tek “keşke”min ise bunları paylaşabilseydik demek olduğuna yürekten inanmışım.” demişti Metin Uca.
Haklıydı da.
“İyi ki” diyebileceğimiz şeyler toplayalım.
Çayımızı soğutmadan içelim.
Çocuklarımızı geç kalmadan sevelim.
Aşık olalım yarına bırakmadan.
Sevelim, sövelim zamanında.
Zamanında yaşayalım şu kısacık hayatı.
Ve en önemlisi paylaşalım,
sevinci de, kederi de.
Şairin dediği gibi”hayat kısa, kuşlar uçuyor.
Bazen uçamıyorlar bile!
Metin Uca yattığın yerde incinme.
Bizimle paylaştıkların için teşekkürler.
***
“Ayna ayna söyle bize, var mı bizden çiçeksizi bu dünyada?”
- Neden Bizim Yüzümüz Gülmez - 29 Ocak 2024
- “Hepimiz az biraz bir varmış bir yokuz canınızı sıkmayın hiç” - 19 Kasım 2023
- Dilan Polat Çok Kalabalık - 11 Kasım 2023