Freedom House’un özgürlükler alanındaki yeni raporu yayınlandı. Raporda Türkiye ilk kez ‘kısmen özgür ülke’ kategorisinden ‘özgür olmayan ülkeler’ ligine alındı.
Rapora göre 71 ülkede sivil ve siyasi haklar konusunda gerilemeler yaşanırken 35 ülke söz konusu haklar alanında ilerleme kaydetti.
Demokrasi en ciddi krizini 2017’de yaÅŸadı
Raporda 2017 yılının demokrasi için en kötü yıl olduğuna dikkat çekiliyor. Özgür seçimlerin, azınlık haklarının, basın özgürlüğünün ve hukuk düzeninin birçok ülkede baskı ve saldırılı altında olduğuna dikkat çekiliyor.
Donald Trump’ın görevinde bir yılını doldurduÄŸu ABD geleneksel pozisyonunu koruyamayarak sivil özgürlükler alanında gerileyen ülkelerden oldu.
Türkiye son yıllarda özgürlüklerin en fazla kısıtlandığı ülke oldu
Raporda dünya genelinde düşüş gösteren hak ve özgürlüklerin en fazla kısıtlandığı ülkelerden biri Türkiye oldu. 2017 yılı son 10 yılda sivil hak ve özgürlükler alanından en kötü geçen yıl oldu. Raporda ayrıca Türkiye ve Macaristan, otoriter yönetimlere dönüşen ülkelere örnek olarak gösteriliyor.
Freedom House, “Recep Tayyip ErdoÄŸan, 2016’daki darbe giriÅŸimi sonrası muhaliflere yönelik tasfiye ve baskıyı daha da geniÅŸletti. Tutuklanan Türk vatandaÅŸları ile kapatılan medya organları, ÅŸirketler, tasfiye dalgaları ve Kürtlerin haklarının da saldırıya uÄŸraması aynı zamanda Türkiye’nin Suriye ve Irak’a diplomatik ve askeri müdahalesiyle sonuçlandı.” ifadelerine yer verdi.
Türkiye, ‘kısmen özgür ülkeden’ ‘özgür olmayan ülke’ statüsü aldı
Türkiye’de 2014 yılından bu yana basın özgürlüğünün, sosyal medya kullanıcılarının, göstericilerin ve siyasi partilerin saldırı altında olduÄŸuna dikkat çeken rapor, yargı ve seçim sistemi üzerinde de baskı kurulduÄŸunu, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın devlet ve toplum üzerinde ‘kiÅŸiselleÅŸmiÅŸ’ bir baskı empoze etmek için savaÅŸtığını yazdı.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın kendi partisi içindeki eski müttefiklerini ve rakiplerini tasfiye ettiÄŸi belirtilen raporda, “Medyayı kendi ihtiyaçları çerçevesinde yeniden ÅŸekillendirdi, denge ve denetim özelliÄŸi bulunmayan ‘süper baÅŸkanlık’ sistemini getirdi. 2016 yılındaki baÅŸarısız darbe giriÅŸimine karşı verdiÄŸi cevap bir ‘cadı avına’ dönüştü. Bu kapsamda 60 bin kiÅŸi tutuklandı, 160 medya organı kapatıldı, 150 gazeteciden fazlası tutuklandı. Parlamentonun en büyük üçüncü parti lideri cezaevinde, yaklaşık 100’ü bulan Kürt belediye baÅŸkanı da yine hapiste. Hükümetin baskısı sınırları aÅŸarak, yurt dışındaki muhalifleri yakalamak için kırmızı bülten yayınlandı.” denildi.Â
Freedom House raporu: Macaristan artık bir demokrasi değil
Avrupa BirliÄŸi (AB) üyesi Macaristan’ın artık demokrasiyle yönetilmediÄŸi ve eski DoÄŸu Bloku ülkelerden Polonya’nın da Çin ve Rusya’nın etkisi altında kalarak özgürlüklerin kısıtlanması konusunda aynı yönde ilerlediÄŸi kaydedildi.
Demokrasi, özgürlük ve insan hakları konularında araÅŸtırmalar yapan sivil toplum örgütü Freedom House, ağırlıklı olarak Orta ve DoÄŸu Avrupa ülkelerindeki yönetim ve parlamenter rejimleri masaya yatırdığı “GeçiÅŸ Dönemindeki Uluslar” (Nations in Transit) adlı bir rapor yayımladı.
Freedom House Avrupa ve Avrasya AraÅŸtırma Direktörü Zselyke Csaky tarafından kaleme alınan raporda özellikle AB üyesi olan Macaristan ve Polonya’daki hükümetlerin demokrasi ihlalleri ve bağımsız devlet kurumlarını zayıflatma çalışmalarıyla ilgili ayrıntılar dikkati çekti.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduÄŸu Orta Avrupa ve Asya’dan 29 ülkenin ele alındığı rapora göre Macaristan artık demokrasiyle yönetilen bir ülke deÄŸil. Macaristan BaÅŸbakanı Viktor Orban liderliÄŸindeki hükümetin ülkenin bağımsız kurumlarının yapısını deÄŸiÅŸtirme çabalarının yoÄŸun bir ÅŸekilde eleÅŸtirildiÄŸi yazıda, BudapeÅŸte yönetiminin an itibariyle “yarı-konsolide demokrasi” statüsünü kaybettiÄŸi ve bağımsız olmayan karma bir yapıyla devleti idare ettiÄŸi belirtildi.
Bunun yanında ülkede koronavirüs salgını sonrası kabul edilen acil durum yasasının Orban hükümetinin anti-demokratik karakterini açığa çıkardığını ve Macaristan’ın demokratik yönetim açısından son dönemde “en hızlı olumsuz geliÅŸmeyi” gösterdiÄŸi kaydedildi.
Raporda dikkat bir baÅŸka ülke de Polonya oldu. VarÅŸova hükümetinin anti-demokratik deÄŸiÅŸimiyle Macaristan’dan çok bir farkı kalmadığı, iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi’nin yargı kurumlarına yaptığı büyük saldırıların bağımsız bir devlet anlayışını büyük oranda sekteye uÄŸrattığı ifade edildi.
Zselyke Csaky’nin yazısında Avrupa BirliÄŸi’nin idari merkezi Brüksel’e de büyük eleÅŸtiriler yöneltiliyor. Buna göre Macaristan ve Polonya’da hükümetlerin kanunlarda yapmaya çalıştığı köklü deÄŸiÅŸikliÄŸe Avrupa Komisyonu sessiz kaldı ve gerekli yaptırımları uygulamadı. Bu süre zarfında Macaristan’da iktidardaki Fidelz Partisi Avrupa Parlamentosu’nun en büyük siyasi kanadı olan Halk Partisi’nin ana akım üyelerinden biri olmaya devam etti. ABD BaÅŸkanı Donald Trump da bu bölgelerdeki demokrasinin korunması çabalarına yeterli ilgiyi göstermedi.
Öte yandan Polonya ve Macaristan’daki hükümetlere Rusya’nın büyük etkisinin olduÄŸu, Çin’in de özellikle dış politika baÄŸlamında etkinliÄŸini artırdığı kaydedildi.
Balkan ülkelerinde muhalefet partileri yasama sürecinden muaf tutuluyor
Raporda Balkan ülkelerinden KaradaÄŸ, Arnavutluk, Sırbistan, Romanya ve Bulgaristan’daki ana muhalefet partilerinin parlamento boykotlarının çalışmaları aksattığı ve adalet ile meÅŸruiyet eksikliÄŸine neden olduÄŸu da belirtildi.
Gürcistan’ın da dahil edildiÄŸi bu ülkelerde uygulanan “acele kanun koyma giriÅŸimleri” ve muhalefet partilerine getirilen kısıtlamaların yasama sürecinin güvenilirliÄŸini de azalttığı ifade edildi.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- AkÅŸener, ErdoÄŸan’dan Ne Ä°stedi? - 7 Haziran 2024