GerçeÄŸin kendisi bazen komplo teorilerinden bile korkunç olabiliyor. Bugün, gün boyunca, Epstein’ın Ada’sında yaÅŸanan dehÅŸeti, bu dehÅŸetin içinde ÅŸekillenen siyaseti ve siyasetin ÅŸekillendirdiÄŸi dünyayı seyrettim. Belgeler ve görüntüler, korkunç gerçekleri dünyanın suratına çarpıyor. Ve bir anda bütün kliÅŸeler yıkılıyor. Saygın devlet yöneticisi, saygın profesör, dünyanın en saygın üniversitelerinin en saygın akademisyenleri, saygın sanatçılar, saygın iÅŸ insanları… Ve hepsinin toplamında karşımıza “saygın” kan emici, tecavüzcü, tacizci, pedofili gerçeÄŸi çıkıyor. Dünyanın bu pek muhterem “saygın” insanları karşısında , Elm Sokağın’daki Freddy Krueger bile daha az dehÅŸet veriyor.
Aslında bu haftaki yazımı, Türkiye’deki hilafet tartışmaları üzerine yazacaktım. Lakin, Epstein belgelerinin yayınlanması üzerine” nedir bu Epstein olayı” diye bir bakayım dedim. Belgeseller, gazete yazıları ve yorum, analizler… Tüm bunları okurken ve izlerken Black Mirror dizisinin ilk bölümü geldi aklıma. Açıkçası, Black Mirror’un ilk bölümünü seyrettiÄŸimde diziye bir süre ara vermiÅŸtim, o kadar ağır geldi yani… Dizide devlet baÅŸkanı bir domuzla cinsel iliÅŸkiye girmeye zorlanıyordu. Gerisini anlatmayayım, muhtemelen birçoÄŸunuz bu diziyi izlemiÅŸtir.
Türkiye’deki kasetli siyaset üzerine ara ara tartışsak da dünya siyasetinin kasetli, tarikatlı gerçeÄŸi üzerine pek tartışmıyoruz ne yazık ki… İslamcı tarikatlar, Hristiyan tarikatlar, Yahudi tarikatlar yahut zenginlerin, ünlülerin içinde yer aldığı, dinli ve dinsiz tarikatlar… Bu tarikatlar, ekonomik gücü çerçevesinde, irili ufaklı sermaye grupları olarak siyasete yön veriyor. Siyasete yön vermek için ise en bilindik yöntem, cinsellik kullanılıyor. Hatırlarsınız, geçtiÄŸimiz yıllarda, Türkiye siyasetinde Ankara’nın pezevenkleri gündem olmuÅŸtu. Ünlü siyasetçilerin ve hatırı sayılır birçok bürokratın, onlara kadın pazarlayan pezevenkleri… Ve küresel dünyamızda, Washington’dan Londra’ya ve tüm dünya siyasetine uzanan küresel dünyanın küresel pezevenkleri gerçeÄŸi… “BaÅŸka bir dünya mümkün mü” söyleminin yolu aynı zamanda pezevenksiz bir siyasetten geçiyor. “Pezevenksiz bir siyaset mümkün mü?” sorusu en baÅŸat soru oluyor bu denklemde. Çünkü ÅŸantajsız ve kasetsiz bir siyaset için, siyasetin pezevenklerden arındırılması gerekiyor.
Tabi, siyasetin bu döngüsünde, birçok tarikat ve cemaatin izlerini sürdüğünüzde karşınıza istihbarat servisleri çıkar. Siyasetçiler teslim alınır, siyaset teslim alınır ve hatta devletler, örgütler teslim alınır. Yahut, devlet yöneticilerinin alacağı kararlarda bu ÅŸantaj kasetleri, “Demokles’in kılıcı” gibi baÅŸlarında sallanır. Böylece birçok siyasetçi ülkesinin çıkarlarının tersine kararlar almak durumunda kalır. Elbette, bunlar bilinmedik ÅŸeyler deÄŸil. Siyasetle ilgilenen, siyaseti takip eden herkes bu gerçekleri az ya da çok bilir. Bu gerçekler herkesin bidiÄŸi bir sır gibi kulaktan kulaÄŸa dolaşır ama döngü devam eder. Siyasetin bu kısır döngüsünden nasıl kurtulabilir insanlık? Asıl meseleye bu sorunun sorulmasıyla birlikte yol alınabilir. Epstein olayına dair yazacağım bir baÅŸka yazıda bu soruyu ve bunun ardındaki döngüyü ve de baÅŸka bir siyasetin ÅŸekillendirilmesi gerekliliÄŸini ele alacağım.
Åžimdi gelelim bu dehÅŸet adasına. Epstein Adası, ABD’li milyarder Jeffrey Epstein’e ait, Karayipler’deki adalar. Dünya’nın siyasetten sanata, bilime kadar ÅŸekillendiÄŸi yer aynı zamanda. Epstein, çocukların kanına bulanmış bu adadaki korkunç olaylardan yargılandığı hapishane hücresinde intihar mı etti, öldürüldü mü yahut kaçtı mı bilmiyoruz. Lakin, biz ÅŸu an Epstein Adası’ndaki dehÅŸeti tartışırken, kimbilir baÅŸka bir Ada’da çocukların kanı dökülüyordur. İşte bu yüzden konuyu enine boyuna, derinlemesine tartışmak zorundayız. Aksi takdirde, deÄŸil yeni nesillerin yüzüne bakmak, birbirimizin yüzüne bile bakamayız.
Epstein’ın Ada’sına dair korkunç iddiaların ne kadarı doÄŸru ne kadarı yanlış, bunu araÅŸtırmak yargıçların iÅŸi. Ki bazı belgeleri kamuoyuyla paylaÅŸtılar. Bu belgelerdeki iddialar insanın kanını donduruyor. Bu dünya denen yerde, bir gerilim filminin içinde yaşıyoruz sanki. Ve bu korkunç dünyada saÄŸ kaldığımız için ÅŸanslı bile sayılabiliriz.
Kadın bedenin yaÄŸmalanmasından, çocuk bedeninin yaÄŸmalanmasına kadar, hatta akla hayale gelmedik iÅŸkenceler ve deneyler Epstein’ın Ada’sında… İkinci dünya savaşında Naziler’in insan bedeni üzerine yaptığı deneyler kadar korkunç. Epstein Ada’sının müdavimlerine baktığımızda, birçoÄŸumuzu ÅŸaşırtan ÅŸey, siyasetçilerden ziyade, bilim insanlarının da orada olması. Oysa,, Nazilerin “ölüm meleÄŸi” olarak adlandırılan Dr. Josef Mengele’de bir bilim insanıydı. “Kötülüğün Sırandanlığı” kitabında (Hannah Arendt) , Adolf Eichmann’ın ifadelerinde, örgütlü kötülüğün bir toplumu nasıl esareti altına aldığına tanık oluruz.
“Sıradan suçlu kendisini, suçla iliÅŸkili olmayan dünyanın gerçekliÄŸinden, sadece kendi güruhunun dar sınırları içinde tam anlamıyla koruyabilir. Eichmann’ın yalan söylemediÄŸinden, kendini aldatmadığından emin olmak için geçmiÅŸi düşünmesi yeterliydi, çünkü Eichman ile yaÅŸadığı dünya, bir zamanlar kusursuz uyum içindeydi. 80 milyon insanıyla Alman toplumunu gerçeklik ve olgulardan koruyan da yine aynı yalanlar ve Eichmann’ın zihniyetine artık iyice kök salmış olan aynı aptallıktı.” (Hannah Arendt)
21 yüzyılda, yani çağımızda ise baÅŸka bir kötülüğün sıradanlığının pençesinde insanlık. Bir yanda teknolojinin olaÄŸanüstü hızda ilerlemesi ve parelelinde düşünme yetisini yitirmeye yol alan bir insanlık. Düşünme yetisi ile birlikte duygularını ve insani deÄŸerlerini kaybetmeye doÄŸru yol alan bir insanlık. Tıpkı Einchman’ın yaÅŸadığı dönemle uyum içinde olması gibi bu çağın insanı da yaÅŸadığı zamanla uyum içinde aslında. Dünya distopik bir yapılanmaya doÄŸru giderken, örgütlü kötülüğü sorgulaması gereken aydın ve entellektüeller fersah fersah uzağında kalemin ve sözün gücünden. Oysa kalemin ve sözün gücü, aklın ve vicdanın gücüyle birleÅŸtiÄŸinde önünde duramaz kimse. Belki deÄŸiÅŸtiremezsin bu dünyayı ama ayna tutarsın bu dünyanın gerçeklerine. Ayna tutmak az ÅŸey mi? Toplumun o aynada kendiyle yüzleÅŸmesi az ÅŸey mi? YüzleÅŸme deÄŸiÅŸimin baÅŸlangıcının yolunu açar aynı zamanda.
Amerika’daki ve dünyadaki siyasi çatışmaların bir sonucu olarak ortaya saçılan Epstein Ada’sındaki gerçekler, siyasetin derinlemesine sorgulanmasını gerektirir. Epstein’ın dehÅŸet Ada’sında yahut baÅŸka bir Ada’da çocukların kanıyla beslenen bu döngüye karşı insanlık sessiz kalmamalı. Bilakis ayaÄŸa kalkmalı dünyanın dört bir yanı. Evrensel insan haklarını var gücümüzle savunma zamanıdır, bu zamanlar. Çocuklar için, kendimiz için, insan kalabilmek için…
Devam edecek…
.
- Şeytan Üçteninde Gençler - 31 Mayıs 2025
- Halkın Heybesindeki Turp Yozgat - 20 Nisan 2025
- Tohum Toprağa Düştü - 24 Mart 2025