Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya platformu X’teki “Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi” (@CBAdayOfisi) hesabından yaptığı sert açıklamayla hem ekonomik kriz hem de demokrasiye yönelik müdahaleler üzerinden hükümete çok ağır ithamlarda bulundu. Açıklamada, yüksek faiz politikaları, üretici kesimlerin borç yükü altına itilmesi, Merkez Bankası rezervlerinin eritilmesi ve 19 Mart sabahı yaşanan hukuksuzluk zinciri arasında kurulan ilişki dikkat çekti.
“Faize Karşıymış Gibi Görünüp En Büyük Faizciler Oldunuz”
İmamoğlu’nun paylaşımı, hükümetin çelişkili ekonomi yönetimine doğrudan bir atıfla başlıyor:
“Tarih sizi ‘faize karşıymış gibi görünen en büyük faizciler’ olarak yazacak.”
Bu cümleyle, iktidarın yıllardır dillendirdiği “faiz lobisine karşı mücadele” söyleminin, son veriler ışığında tamamen çöktüğü ifade ediliyor. İmamoğlu’na göre, Nisan ayı itibarıyla bütçeden faize aktarılan kaynak, geçen yıla göre %99 artarken, bütçe gelirindeki artış %50’de kalmış durumda. Bu tablo, faiz karşıtlığının bir söylem olmaktan öteye geçemediğini gözler önüne seriyor.
Çiftçiye 135 Milyar, Tefeciye 725 Milyar TL
Ekonomik eleştirinin merkezinde ise kaynakların adaletsiz dağılımı yer alıyor. İmamoğlu, gecikmeli ödenen tarımsal desteklerin bu yıl toplamda 135 milyar TL’yi bulacağını ifade ederken, sadece ilk dört ayda faize transfer edilen kamu kaynağının 725 milyar TL olduğunu vurguladı:
“Geçinemez hale soktuğunuz çiftçiye gecikmeli bir biçimde ödediğiniz destek bu senenin toplamında 135 milyar TL olacak, ama kapılarına gidip el açtığınız tefecilere sadece ilk 4 ayda 725 milyar TL transfer yapmışsınız.”
Bu kıyaslama, hükümetin üreticiden çok rant çevrelerine hizmet ettiğini ortaya koyan çarpıcı bir tablo sunuyor.
“19 Mart Darbesi ve Merkez Bankası’nı Yakan Rezervler”
İmamoğlu’nun açıklamasında en dikkat çekici iddialardan biri, 19 Mart 2025 sabahı yaşanan polis baskını ve sonrasında kendisinin tutuklanmasına giden sürecin ekonomik boyutuna ilişkin:
“Kapı arkasında planladığınız 19 Mart darbesinden sonra, 55 milyar dolar rezerv yakıp, Merkez Bankası faizini %49’a taşıttınız.”
Bu ifadeyle, İmamoğlu, kendi tutuklanma sürecinin yalnızca siyasi bir operasyon değil, aynı zamanda büyük bir ekonomik manipülasyonun parçası olduğunu ileri sürüyor. Faizlerin %49’a çıkartılması ve rezervlerin tüketilmesi, darbe benzetmesinin yalnızca sembolik değil, yapısal bir anlam taşıdığını gösteriyor.
“KOBİ’ler ve Emekçiler Bozuk Para Gibi Harcandı”
İmamoğlu, hükümetin izlediği faiz politikalarının doğrudan toplumun üretken kesimlerini hedef aldığını şu sözlerle ifade ediyor:
“Tefecileri ihya ederken, ülkenin üreticisini %70 faizli kredi borcuna mahkûm ettiniz. Türkiye’nin gece gündüz alın teriyle üreten, istihdam yaratan KOBİ’lerini, sanayicisini, esnafını, emekçisini bozuk para gibi harcadınız.”
Burada İmamoğlu, hükümetin neoliberal politikalarıyla KOBİ’leri, küçük işletmeleri ve ücretli çalışanları büyük bir borç tuzağına sürüklediğini öne sürerken, ülkenin kalkınmasının temel dinamiklerinin sistematik biçimde çökertildiğini savunuyor.
“Bu Leke Sizinle Kalacak”
Açıklamanın son bölümünde ise İmamoğlu, hem demokrasiye hem de kamu kaynaklarına dönük bu saldırının tarihe nasıl geçeceğine dair net bir mesaj veriyor:
“Tarih sizi ‘16 milyon seçmenin iradesine uyduruk suçlamalarla yapılan 19 Mart darbesinin finans ayağı’ diye hatırlayacak. Bu lekeden asla kurtulamayacaksınız. Bu da size dert olsun.”
Bu ifade, yalnızca bir siyasi eleştiri değil, aynı zamanda bir tarihsel hesaplaşma çağrısı olarak okunabilir. İmamoğlu, İstanbul halkının iradesine yapılan müdahalenin ekonomik yönünü de görünür kılarak, iktidarın hem demokratik hem de ahlaki meşruiyetini sorguluyor.
Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nden yapılan bu açıklama, sadece muhalif bir duruş değil, aynı zamanda bir ekonomik vizyon eleştirisi olarak okunmalı. Türkiye’deki faiz politikalarının sınıfsal sonuçlarını görünür kılan açıklama, bir yandan emekçi sınıfların taleplerini sahiplenirken, diğer yandan da 19 Mart sürecinin ekonomik kodlarını ifşa ediyor. Bu yönüyle İmamoğlu’nun çıkışı, muhalefet siyasetinin gündemini yalnızca hak, hukuk ve adalet değil; ekonomi-politik zemin üzerinden de şekillendirmeye aday görünüyor.
- SETA Raporunun Uluslararası Medya Üzerindeki Etkileri: Fişleme, Baskı ve Diplomatik Krizler - 15 Haziran 2025
- İran-İsrail Savaşı Derinleşiyor: Hayfa’ya Füze Yağdı, Tahran’da Patlamalar, Dünya Endişeli - 15 Haziran 2025
- Mahfi Eğilmez’den Eğitim Sistemine Eleştiri: “Çocuklar Öğreniyor Ama Yaratamıyor” - 14 Haziran 2025