DİSK-AR Araştırması, “Enflasyon gelir grupları arasındaki uçurum büyüyor”

Türkiye’de enflasyonun yüksek seyrettiği ve farklı gelir grupları arasında büyük farklar olduğu son verilere göre açıkça görülüyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından yayınlanan enflasyon araştırması, resmi verilerin gerçek durumu yansıtmadığını gösteriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verilerine göre, Ekim 2023’te TÜFE’de yaşanan değişim yüzde 4,75 oldu. Ancak bu rakam, gıda enflasyonu gibi temel harcamalara yönelik fiyat artışlarını yansıtmıyor. Özellikle emekliler ve düşük gelirli bireyler için gıda enflasyonu yüzde 92-118 arasında değişiyor. Bu, düşük gelirli kesimin enflasyon yükünün diğer kesimlere göre çok daha fazla olduğunu gösteriyor.

Yüksek gelir Grupları daha az etkileniyor

Araştırma, yüksek gelir gruplarının enflasyonun etkilerini daha az hissettiğini ortaya koyuyor. En yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 118 iken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 55 olarak kaydediliyor. Bu, enflasyonun gelir gruplarına göre farklı hissedildiğini gösteren çarpıcı bir gerçek.

TÜFE ve gıda fiyatları endeksi sürekli yükseliyor. 2005 yılında 118 olan TÜFE endeksi, Eylül 2023’te 1.691’e yükselirken, aynı dönemde gıda fiyatları endeksi 2.406’ya çıktı. Bu, 2005’ten bu yana TÜFE’nin 1.573 puan, gıda fiyatlarının ise 2.296 puan arttığını gösteriyor.

Gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılıyor

Son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılmaya başladı. Eylül 2023’te TÜFE endeksi 1.691 olurken, gıda enflasyonu endeksi 2.406 olarak kaydedildi. Bu durum, temel gıda ürünlerinin fiyatlarının genel enflasyonun üzerinde arttığını gösteriyor.

Türkiye’de enflasyon hala önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor ve özellikle düşük gelirli kesimler bu durumdan olumsuz etkileniyor. Resmi enflasyon oranları, gerçek yaşam maliyetlerini yansıtmıyor gibi görünüyor ve gelir grupları arasında büyük farklar var. Bu, ekonomik eşitsizliğin artmasına ve ekonomik güçsüzlüğün yaygınlaşmasına yol açabilir.