Bir Tokadın Anatomisi: Özgür Özel’e Yapılan Saldırının Şifreleri

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik yapılan saldırı, yalnızca fiziksel bir müdahale değil; bir rejim dilinin, siyasal zihniyetin ve ideolojik sembollerin iç içe geçtiği bilinçli bir eylemdi. Tokat… Evet, bir tokat. Ne bir yumruk, ne bir itme. Bilhassa seçilmiş, tarihsel anlamla yüklenmiş, sembolleştirilmiş bir hareket: Osmanlı tokadı.

Bu bir rastlantı değildi. Her ne kadar saldırganın bireysel bir öfke taşıdığı iddia edilse de ortada bir tesadüf değil, organize bir zihin haritası var. “Osmanlı tokadı”, son on yıl içinde iktidar cephesinin dilinde sıkça karşımıza çıkan bir kavram. İktidarın küçük ortakları, sosyal medya trolleri, propaganda kanalları bu ifadeyi uzun süredir “karşı tarafa haddini bildirme” metaforu olarak kullanıyor. Tam da bu nedenle saldırganın eylemi basit bir fiziksel saldırıdan öte, doğrudan sembolik bir mesaj içeriyor.

Saldırganın Profili: Gerçekten “Yemek Kartı” mı?

Basına yansıyan bilgiler saldırganın ekonomik mağduriyet içinde olduğu yönündeydi. Ancak gerçek tablo çok farklı. Banka hesaplarında 300 bin liranın üzerinde para bulunan, geçmişte kendi çocuklarını dahi katletmiş bir figürün gençleri, yoksulları, ihtiyaç sahiplerini düşündüğü iddiası kamuoyunu ikna edemez. Bu bir “halk adamı” değil; karanlık bir geçmişe ve organize bir niyete sahip bir provokatördür.

Yemek kartı bahanesi, saldırıyı meşrulaştırmak için öne sürülen zayıf bir perde. Bu tür argümanlar, muhalefeti “halktan kopuk” göstermek için kullanılan eski bir siyaset mühendisliğidir. Ancak saldırının gerçekleştiği an, seçilen yöntem, ve saldırganın ifadeleri bunun çok daha derin bir planın parçası olduğunu gözler önüne seriyor.

Tokat: Siyasal İslamcılığın Disiplin Aracı

Osmanlı tokadı, modern Türkiye’de özellikle sağ popülist muhafazakâr ideolojinin militarize olmuş retoriğinde önemli bir yere sahip. Bu retorik yalnızca bir gücün temsili değil; aynı zamanda bir “terbiye” aracı. Karşı tarafı aşağılamak, onun haddini bildirmek, hiyerarşiyi yeniden kurmak.

Saldırganın bir yumruk yerine tokat tercih etmesi; muhalefeti fiziken değil, sembolik olarak aşağılamaya çalıştığını gösteriyor. Bu bir “ben sana ceza kesiyorum” mesajıdır. Osmanlı özlemiyle bezeli, gücü sorgulanmaz hale getirmek isteyen anlayışın dışavurumudur.

Saldırının Politik Arka Planı

Tokatın hedefi sadece Özgür Özel değildi. Bu saldırı, muhalefetin tamamına, sokağa çıkan öğrencilere, grevdeki işçiye, hak arayan kadına, konuşan yurttaşa verilen bir gözdağıdır. Devletin görevi yurttaşı korumak iken, kolluk kuvvetlerinin olay anında olan biteni “izlemesi”, iktidarın bu tür eylemleri önlemek değil, yönlendirmek niyetinde olduğunu ima ediyor.

Saldırı sonrası organize sosyal medya hesaplarından yayılan “hak etti” yorumları da tesadüf değil. Bu saldırının psikolojik hazırlığı, çok daha önceden medya ve siyaset eliyle yapılmıştı. Muhalefeti “vatana ihanet” ile yaftalayan her konuşma, bu tokadın zeminiydi. Hak arayanı “terörist” ilan eden her açıklama, o elin kalkış noktasıydı.

Kimsenin Yalnız Olmadığını Hatırlatmak

Özgür Özel’e yapılan saldırı sadece onun değil, demokrasiye inanan herkesin yüzünde patlamıştır. Tokadı atan el birey olabilir ama elin arkasında yıllardır sistematik olarak büyütülen bir nefret dili, bir cezasızlık kültürü, bir militarist erkeklik vardır.

Bu tokada karşı durmak, yalnızca Özgür Özel’i savunmak değil; aynı zamanda sokakta öğrencileri ezen polisi, grevde işçiyi tehdit eden valiyi, kadın cinayetlerini görmezden gelen sistemi de ifşa etmektir.

Çünkü bu yalnızca bir tokat değil; bir rejimin tokadıdır. Ve bu tokada sessiz kalmak, sıranın kimde olduğunu beklemekten başka bir şey değildir.