Adana’da 48 yaşındaki Esengül Kaya, boşandığı emekli polis memuru Recep Ç. tarafından çalıştığı büfede başından vurularak öldürüldü. Fail, yakalanacağını anlayınca aynı silahla kendini de vurdu. Bu olay, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin dur durak bilmeyen kanlı tablosuna bir yenisini daha ekledi. Ne Esengül Kaya ilk, ne de ne yazık ki son olacak.
Kadınlar öldürülüyor, sistem izliyor
Saat 23.00 sularında Adana’nın Çukurova ilçesi Turgut Özal Bulvarı’ndaki bir büfede yaşanan olay, sadece bir cinayet değil; kadınların sistematik biçimde korunmamasının, faillere dokunmayan cezasızlık politikalarının sonucudur. Recep Ç., emekli bir polis memuruydu. Yani sadece silahı olan değil, yıllarca silahla devlet adına görev yapmış bir erkekti. O silahı şimdi kendi öfkesine doğrulttu, ama önce bir kadını hayattan kopardı.
Esengül Kaya’nın nasıl bir hayat sürdüğü, nasıl bir şiddetin gölgesinde yaşadığı kamuoyunca bilinmiyor. Ama bir kadın, boşandığı erkek tarafından gece saatlerinde çalıştığı iş yerinde vuruluyorsa, burada yalnızca bireysel bir öfke değil, yapısal bir şiddetle karşı karşıyayız. Devletin “kadınları koruyoruz” diyen kurumları, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen siyasi irade, bu cinayetlerin dolaylı ortaklarıdır.
Türkiye’de kadın cinayetlerinin failleri arasında polisler, askerler, bekçiler ve kamu görevlileri dikkat çekici bir oranı oluşturuyor. Recep Ç. gibi emekli bir polis, bu yapının içinden geliyor. Devlet, kendi içindeki erkek şiddetine karşı ne önlem alıyor? Silah taşıma izni, takip sistemleri, psikolojik denetim, koruma kararları… Hepsi ya yetersiz, ya da kâğıt üzerinde kalıyor.
Kendini vurdu ama sistem ayakta
Fail, Sarıçam ilçesinde jandarma tarafından durdurulmak istendiğinde suç aletiyle kendini vurdu. Bu, sorumluluktan kaçış değil; adaletten muaf olma umuduyla yapılan bir “yargısız infaz” denemesidir. Ama asıl soru şudur: Neden bir kadın, her gün sokakta, iş yerinde ya da evinde bir erkek tarafından öldürülüyor? Neden bu ülkede bir kadın boşanmayı, ayrılığı ya da sadece var olmayı hayatını riske atarak yaşıyor?
Esengül Kaya’nın öldürülmesi sıradan bir haber başlığına dönüşüyor. Tıpkı önceki kadın cinayetleri gibi… Oysa her biri bir yaşam, bir hikâye, bir mücadele. Bu haberlerin “olağan şiddet” gibi sunulması bile başlı başına bir medya etiği sorunuyken, politik sorumluluktan kaçınan yöneticilerin sessizliği artık bir tür rıza üretimine dönüşmüş durumda.
Kadınlar her gün öldürülüyor. Her gün “bir erkek” bir kadını katlediyor. Ve her gün biz bu haberleri yazıyoruz. Ama sistem değişmedikçe, yasalar etkin uygulanmadıkça, İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmedikçe, erkek egemenliğini sorgulayan bir kamu politikası üretilmedikçe bu cinayetler durmayacak.
Ve biz bir sonraki haberin başlığını şimdiden biliyoruz:
Bir kadın daha öldürüldü. Yine aynı senaryo. Yine cezasızlık. Yine devlet sessiz.
- Bir Kadın Daha: Boşandığı Emekli Polis Tarafından Katledildi, Devletin Sessizliği Sürüyor - 25 Mayıs 2025
- Yine Koruyamadınız: Devletin Koruma Kararı Saatler Sonra Katilin Elinden Alınan Bir Canı Kurtaramadı - 21 Mayıs 2025
- Yargı Vicdanla Yüzleşecek mi? Pınar Gültekin Davasında Savcılıktan “Canavarca His” İtirazı - 16 Mayıs 2025