Beyt’ül Hikmet: Modern matematiÄŸi ortaya çıkaran keÅŸiflerin yapıldığı Ä°slam Kütüphanesi

Beyt’ül Hikmet (Bilgelik Evi) kulaÄŸa bir hayalmiÅŸ gibi geliyor. 13. yüzyılda yıkılan bu antik kütüphaneden herhangi bir iz kalmadı. Yani nerede olduÄŸundan ve neye benzediÄŸinden tam anlamıyla emin olamıyoruz.

Ama bu saygın akademi, Ä°slami AltınçaÄŸ’da büyük bir entelektüel güçtü. Sıfır ve çaÄŸdaÅŸ Hint/Arap rakamları gibi dönüştürücü kavramların da doÄŸum yeriydi.

  1. yüzyılın sonunda Halife Harun El ReÅŸid için özel koleksiyon olarak kurulan Bilgelik Evi, 30 yıl sonra halka açık bir akademiye dönüştü ve dünyanın dört bir yanından alimleri BaÄŸdat’a çekmeye baÅŸladı.

Onları çeken şey kentin canlı bilimsel merakı ve ifade özgürlüğüydü. Müslüman, Yahudi ve Hristiyan alimlerin burada çalışmasına izin veriliyordu.

Günümüzün en büyük kütüphaneleriyle kıyaslanacak düzeyde bir arşive sahip olan Bilgelik Evi en nihayetinde matematik, astronomi, tıp, kimya, coğrafya, felsefe, edebiyat ve sanat ile simya ve astroloji gibi biraz daha tartışmalı alanlarda rakipsiz bir araştırma merkezine dönüştü.

Geleceğe dönüş

Surrey Ãœniversitesi’nden fizik profesörü Jim El Halili, “Bizim için Bilgelik Evi’nin nerede, ne zaman kurulduÄŸu önemli olmamalı. Çok daha ilginci bilimsel fikirlerin tarihi ve Bilgelik Evi sayesinde nasıl geliÅŸtikleri” diyor.

Bilgelik Evi’nin matematik mirasının izini sürmek için, zamanda yolculuk yapıp bir nevi geleceÄŸe dönmek gerekiyor.

Ä°talyan Rönesansı’na kadar yüzlerce yıl boyunca, Avrupa’da bir isim matematikle eÅŸ anlamlıydı: Ölümünden sonra Fibonacci diye anılan Leonardo da Pisa. 1170’te Pisa’da doÄŸan Ä°talyan matematikçi, ilk öğrenimini Kuzey Afrika kıyısındaki Ä°talyan ticaret kolonisi Bugia’da almıştı.

Fibonacci 20’li yaÅŸlarının baÅŸlarında OrtadoÄŸu’ya seyahat etmiÅŸ ve Ä°ran üzerinden Batı’ya ulaÅŸan fikirlerin etkisi altına girmiÅŸti. Fibonacci Ä°talya’ya döndüğünde Liber Abbaci’yi yayımladı. Bu Hint-Arap sayı sistemini tanımlayan ilk Batılı eserlerden biriydi.

Liber Abacci, 1202’de ilk ortaya çıktığında, Hint-Arap rakamlarını sadece birkaç entelektüel biliyordu. Avrupalı tacirler ve bilim insanları, hala çarpma ve bölmeyi çok külfetli bir hale getiren Roma rakamlarını kullanıyordu. (MXCI’yi LVII ile çarpmayı bir deneyin).

Fibonacci’nin kitabında aritmetik iÅŸlemlerde rakamların kullanımı gösteriliyordu. Bu teknikler kar marjı, para bozdurulması, ağırlık ölçüsünün çevrilmesi, takas ve faiz gibi pratik sorunlara da uygulanabiliyordu.

Fibonacci ansiklopedik eserinin ilk bölümünde “Hesaplamayı, inceliklerini ve becerilerini bilmek isteyenler el rakamlarıyla hesap yapmayı bilmeli” diyordu. Burada kast ettiÄŸi çocukların ÅŸu anda okullarda öğrendikleri rakamlardı.

“Bu dokuz rakam ve sıfır denilen 0 iÅŸaretiyle, her sayı yazılabilir” diyordu. Matematik birden, herkese açık bir hale gelmiÅŸti.

Fibonacci’nin büyük dehası bir matematikçi olarak yaratıcılığı deÄŸil, Müslüman bilim insanlarının yüzyıllardır kullandığı avantajları çok iyi anlamasıydı: Hesaplama formülleri, ondalık sistemleri ve cebirleri.

Aslında Liber Abbaci çok büyük ölçüde 9. yüzyıl matematikçisi Harizmi’nin algoritmalarına dayanıyordu. Devrim niteliÄŸindeki eseri, ilk kez iki bilinmeyenli denklemleri çözümü için bir sistem öneriyordu.

Harizmi alanındaki keÅŸifleriyle “Cebir’in babası” diye anılır. Cebir Arapça “bozuk parçaları tamir etmek” demek olan Arapça “el-cebr” kökünden geliyor. Harizmi 821’de Bilgelik Evi’nde astronom ve baÅŸ kütüphaneci olarak atanmıştı.

El Halili, “Harizmi’nin tezleri Müslüman dünyasında ondalık sayı sistemini baÅŸlattı. Leonardo da Pisa gibi diÄŸerleriyse bunun Avrupa’ya iletilmesini saÄŸladı” diyor.

Yani aslında Fibonacci’nin modern matematikteki dönüştürücü etkisini büyük ölçüde Harizmi’ye borçluyuz. Aralarında yaklaşık 400 yıl bulunan iki adam, antik bir kütüphaneyle birbirlerine baÄŸlanıyor. OrtaçaÄŸ’ın en tanınmış matematikçisi, Ä°slami Altın ÇaÄŸ’ın baÅŸlıca kurumlarından birinde buluÅŸlarını yapan bir diÄŸer öncü düşünürün omuzlarında yükseliyor.

Belki de Bilgelik Evi hakkında çok az şey bilindiğinden, tarihçiler sıklıkla büyüklüğünü ve amacını abartıyor ve elimizde çok az bulunan tarihi kayıtlarla çelişen bir önem atfediyor.

El Halili, “Bazıları Bilgelik Evi’nin birçoÄŸunun gözünde bu kadar büyüyen bir ÅŸey olmadığını söylüyor. Ama Harizmi gibi biliminsanlarıyla iliÅŸkisi ve matematik, astronomi ve coÄŸrafyadaki çalışmaları, benim için Bilgelik Evi’nin sadece çeviri kitapların toplandığı bir yer deÄŸil, gerçek bir akademi olduÄŸuna dair yeterince güçlü kanıtlar” diyor.

Kütüphanedeki alimler ve çevirmenler, çalışmaların halkın erişimine açık olması için de büyük bir çaba harcadı.

Matematik tarihi Profesörü June Barrow-Green, “Bilgelik Evi burada yapılan çevirilerle de önemli bir yer. Yunan fikirlerini kendi ana dillerine tercüme eden Arap alimler sayesinde matematik anlayışımızın temellerini oluÅŸturduk” diyor.

Saray kütüphanesi, bilimsel buluşların yapıldığı bir yer olduğu kadar, geçmişteki sayısal fikirlere pencere atan bir mekandı da aynı zamanda.

Şu anki ondalık sistemimizden çok önce, bilgisayarlarımızı programlayan ikili sayı sisteminden, Roma rakamlarından, antik Mezopotamyalıların kullandıkları sistemlerden önce, insanlar hesaplarını kaydetmek için ilk çetele sistemlerini kullanıyordu.

Şimdi bunların her birini belirsiz, modası geçmiş bulsak da, farklı sayı sistemleri aslında bize geldikleri kültürlerin yapısı, ilişkileri, tarihi ve kültürel bağlamları hakkında çok değerli şeyler öğretebilir.

Basamak değeri ve soyutlama fikrini güçlendiriyor ve sayıların nasıl çalıştığını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyorlar.

Barrow-Green, “Batı yönteminin tek yöntem olmadığını gösteriyorlar. Farklı sayı sistemlerini anlamak gerçekten çok yararlı” diyor.

Antik bir tüccar örneÄŸin “iki koyun” yazmak istediÄŸinde, bir kilin üzerine iki koyun resmi çizebilirdi. Ama “20 koyun” yazmak istediÄŸinde hiç de pratik olmazdı.

Bu yıl Fibonacci’nin doÄŸumunun 850. yıldönümü. Bu aynı zamanda Roma rakamlarının tamamen geçmiÅŸte bırakıldığı an da olabilir.

Ä°ngiltere’de geleneksel saatlerdeki Roma rakamları, çocukların artık analog saatleri düzgün anlayamadığı korkusuyla, anlaşılması daha kolay dijital saatlerle deÄŸiÅŸtirildi. Dünyanın bazı bölgelerinde yol iÅŸaretlerinden ve resmi belgelerden çıkartılırken, Holywood devam filmlerinin baÅŸlıklarında Roma rakamlarını kullanmayı bıraktı.

Ancak küresel düzeyde Roma rakamlarından uzaklaşılması hayatın diğer alanlarına nüfuz eden bir hesap bilmezliğin de atını çiziyor. Belki de daha da önemlisi, Roma rakamlarının kaybolması matematik hakkındaki daha genel bir tartışmayı yöneten siyaseti de gözler önüne seriyor.

Cambridge Mathematics Editörü Lucy Rycroft-Smith, “Kimin hikayelerinin anlatılacağı, formel öğrenimin bir parçası olarak hangi bilgi türlerinin ölümsüzleÅŸtirileceÄŸi, kimin kültürünün ayrıcalıklı olacağı kaçınılmaz olarak Batılı sömürge mirasımızdan etkileniyor” diyor.

Eski matematik öğretmeni Rycroft-Smith, ÅŸu anda matematik eÄŸitiminde önde gelen bir isim ve küresel düzeyde farklı müfredatları inceliyor. Galler, Ä°skoçya ve Ä°rlanda’da Roma rakamları öğretilmiyor. ABD’de de bu konuda standart bir tavır yok. Ä°ngiltere’de ise çocukların 100’e kadar Roma rakamlarını okuyabiliyor olması gerektiÄŸi belirtiliyor.

ÇoÄŸumuz MMXX rakamında özel bir ÅŸey görmüyoruz (Bilmiyorsanız, bu rakam 2020). Fibonacci’nin adını alan Fibonacci dizisini pek tanımıyor olabiliriz. Fibonacci dizisi, 1 ile baÅŸlayan ve her sayının kendinden önceki ile toplanması sonucu oluÅŸan bir sayı dizisi.

Fibonacci dizisi, deniz kabuklarında, ayçiçeklerinde, çam kozalaklarında, hayvanların boynuzlarında ve dijital dünyada görülüyor.

Dizileri, popüler kültürde de, edebiyatta, filmlerde ve görsel sanatlarda da yer alıyor.

Ancak Leonardo da Pisa’nın matematiÄŸe en kalıcı katkısı, okullarda nadiren öğretilen bir ÅŸey. Bu hikaye yaklaşık 1.000 yıl önce Batı Hristiyanlığı entelektüel karanlıktayken, bir saray kütüphanesinde baÅŸladı.

MatematiÄŸe yönelik Avrupa odaklı görüşlerimizi yıkıp geçmesi gereken ve Ä°slam Dünyası’nın bilimsel baÅŸarılarına ışık tutup, çok eskiden kalma sayısal hazinelerin devam eden önemini vurgulayan bir hikaye.