AKP döneminde vakıf ve dernek sayısı katlanarak arttı. Bazı AKP’lilerin de en az 3-5 vakıf veya dernek yönetiminde olduğu görülüyor. Peki bu vakıf ve dernekler ne iş yapıyor? Nasıl denetleniyor? Uzmanlar, bu kuruluşların kara para aklama, vergi kaçırma ve siyasi rant sağlama aracı olarak kullanıldığını iddia ediyor.
AKP iktidarı döneminde Türkiye’de vakıf ve dernek sayısı hızla arttı. 2002 yılında 60 bin civarında olan dernek sayısı, 2020 yılında 141 bine yükseldi. Vakıf sayısı ise 2002 yılında 2 bin 800 iken, 2020 yılında 6 bin 500’e çıktı. Bu verilere göre, AKP döneminde her yıl ortalama bin 500 dernek ve 200 vakıf kuruldu.
BirGün’den İsmail Arı‘nın haberine göre, bu kuruluşların bir kısmının AKP’ye yakın isimler tarafından yönetildiği veya desteklendiği biliniyor. Örneğin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV), Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı (TYB), eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nun kurucu üyesi olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) bunlardan sadece birkaçı.
AKP’li siyasetçilerin de en az 3-5 vakıf veya dernek yönetiminde yer aldığı görülüyor. Örneğin, AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV), İlim Yayma Vakfı, İnsani Yardım Vakfı (İHH), Ensar Vakfı gibi çok sayıda vakfın yönetiminde bulunuyor. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan ise Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Danışma Kurulu Üyesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi, Çanakkale Kent Konseyi Üyesi, Çanakkale Gençlik Merkezi Derneği Kurucu Üyesi gibi görevler üstleniyor.
Bu vakıf ve derneklerin faaliyetleri, gelirleri ve giderleri ise kamuoyundan gizli tutuluyor. Bu kuruluşların nasıl denetlendiği, hangi kaynaklardan beslendiği, hangi amaçlarla harcama yaptığı bilinmiyor. Uzmanlar, bu durumun kara para aklama, vergi kaçırma ve siyasi rant sağlama gibi suçlara zemin hazırladığını belirtiyor.
Kara para aklama uzmanı Avukat Halil İbrahim Koca, Artı Gerçek’e yaptığı açıklamada, vakıf ve derneklerin kara para aklamanın en kolay yollarından biri olduğunu söyledi. Koca, “Vakıf ve derneklerin gelirleri vergiden muaf tutuluyor. Bu da vergi kaçırma imkanı sağlıyor. Ayrıca bu kuruluşlar bağış toplayabiliyor. Bu bağışların kaynağı belli değil. Bu da kara para aklama için uygun bir ortam yaratıyor” dedi.
Koca, vakıf ve derneklerin denetiminin de yetersiz olduğunu ifade etti. “Vakıf ve derneklerin denetimi, Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılıyor. Ancak bu kurumlar yeterli denetim yapmıyor. Özellikle AKP’ye yakın vakıf ve dernekler göz ardı ediliyor. Bu da bu kuruluşların şeffaf olmadığı anlamına geliyor” diye konuştu.
Koca, vakıf ve derneklerin siyasi rant sağlama aracı olarak da kullanıldığını belirtti. “Vakıf ve dernekler, AKP’ye yakın isimlere ihale, kredi, burs gibi imkanlar sağlıyor. Bu da siyasi ayrımcılık ve yolsuzluk demek. Bu kuruluşlar, AKP’nin gücünü arttırmak için kullanılıyor” dedi.
Koca, vakıf ve derneklerin denetiminin sıkılaştırılması gerektiğini vurguladı. “Vakıf ve derneklerin gelirleri, giderleri, faaliyetleri, bağışları, yöneticileri gibi bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması lazım. Bu kuruluşların vergiden muafiyeti kaldırılmalı veya sınırlandırılmalı. Bağışların kaynağı ve miktarı belirlenmeli. İhale, kredi, burs gibi imkanlardan faydalanma kriterleri şeffaf olmalı. Ayrıca bu kuruluşlar bağımsız denetçiler tarafından denetlenmeli” dedi.
NHY/ Artı Gerçek, BirGün
- Derin Uzayda Dev Okyanus: Kara Deliğin Etrafındaki Su Rezervi - 26 Aralık 2024
- Asgari Ücrette Tepkiler: Sol Parti ve İşçi Emekçi Birliği Eylemleri - 26 Aralık 2024
- Suriye’de Gerilim Tırmanıyor: Türbe Saldırısı ve Mezhepsel Çatışmalar - 26 Aralık 2024