Türkiye’nin toplumsal hafızasında derin bir yara bırakan Çorlu Tren faciasında 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, yine yargı kıskacında. Daha önce yaptığı açıklamalar nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçundan para cezasına çarptırılan Öz, bu kez başka açıklamaları gerekçe gösterilerek aynı suçtan yeniden cezalandırılmak isteniyor. Ancak bu olay, sadece bir annenin acısına değil, aynı zamanda adalete olan inançsızlığa da işaret ediyor.
Savcılık ve Mahkeme Heyetinin Tutumu
ANKA Haber Ajansı’nın haberine göre, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Öz’ün 2020’deki duruşmalar sırasında sarf ettiği sözlerin “mahkeme heyetine alenen hakaret” oluşturduğu iddia ediliyor. Savcılık mütalaasında, Öz’ün, oğlunun ölümünden sorumlu olanların yargılanmamasına duyduğu öfkeyle söylediği sözlere dikkat çekilerek, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edildi.
Oysa dosyada müşteki konumunda olan Adalet Bakanlığı Tetkik Hakimi R.M, sanıktan şikayetçi olmadığını ve davaya katılma talebinin bulunmadığını belirtti. Buna rağmen, Öz’ün ifadelerinin zincirleme şekilde hakaret sayılarak dava sürecinin devam ettirilmesi, kamuoyu vicdanında yeni bir yara açtı.
“Tavuk Hakimleri” Sözlerine Ceza Talebi
Mısra Öz’ün duruşma sırasında ve sonrasında mahkeme heyetine yönelik sarf ettiği öfkeli ifadeler, dosyada suç unsuru olarak gösteriliyor. Öz, tanıklara “Çok yağmur yağdı mı, tavuklar telef oldu mu?” gibi sorular yönelten mahkeme heyetine tepki göstermişti. Bu soruların, tren faciasında yaşamını yitiren insanlara değil, yalnızca çevresel detaylara odaklanması, Öz’ün acısını daha da derinleştirmiş ve söz konusu ifadeleri kullanmasına neden olmuştu.
Savcılık, Öz’ün öfkesini ve hayal kırıklığını dile getiren sözlerini “alenen hakaret” olarak değerlendirirken, kamuoyu, adalet arayışı içindeki bir annenin sözlerinin yargılanmasını “vicdanları yaralayan bir karar” olarak yorumluyor.
Mısra Öz: “Acılı Annelere Tahammül Edemiyorlar”
Mısra Öz, yaşananlara dair yaptığı açıklamada, oğlunun ölümüyle sonuçlanan ihmaller zincirinde sorumluların hesap vermediğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Evladımın acısıyla söylediğim sözlere ceza vererek mi adaleti sağladıklarını zannediyorlar? Adalet herkese gerekli olacak, bunu unutmasınlar. TCDD’nin üst düzey yöneticileri bile yargılanmadı. Bu ülkede suçlular değil, mağdurlar yargılanıyor. Çocuğumun ölümüne neden olan ihmallerin üstü örtüldü. Çoluk çocuk ölüyoruz, ama karşımızda bağımsız bir yargı göremiyoruz. Acısı olan anneleri artık rahat bıraksınlar!”
Mısra Öz’ün bu sözleri, yalnızca bir annenin çığlığı değil, aynı zamanda Türkiye’de adalet sistemine yöneltilen güçlü bir eleştiri olarak yankılanıyor.
Adaletin Yerine Getirilmediği Bir Davanın Anatomisi
Çorlu Tren faciasında, 7’si çocuk 25 kişinin ölümüne neden olan ihmaller zinciri, başından beri tartışmalı bir yargı sürecine sahne oldu. TCDD’nin o dönemdeki Genel Müdürü İsa Apaydın ve diğer üst düzey yöneticiler, ne tanık ne de sanık sıfatıyla mahkeme önüne çıkarıldı. Davada yargılanan alt düzey çalışanların birçoğu, kamuoyunda “göstermelik yargılama” eleştirilerine yol açtı.
Öte yandan, 300’den fazla kişinin yaralandığı bu faciada esas sorumluların yargı önüne çıkarılmaması, adalet sistemine duyulan güveni sarsan bir unsur olarak öne çıkıyor. İnsanlar, adaleti sağlamakla yükümlü yargı mekanizmasının, suçluları değil, mağdurları hedef almasını sorguluyor.
