TOKİ Trampasında Devasa Vurgun İddiası: “Kamu Zararı En Az 1 Milyar 360 Milyon TL”

Meclis Genel Kurulu’nda yankı uyandıran bir konuşma yapan CHP Manisa Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın gerçekleştirdiği bir trampa (takas) işlemini gündeme taşıyarak kamu kaynaklarının büyük bir zarara uğratıldığını iddia etti. Bakırlıoğlu’nun ifadesine göre, Malatya Yeşilyurt’ta bir firmaya ait 187 dükkân, İzmir Çeşme Alaçatı, Ankara Gölbaşı, Aydın Didim gibi gözde bölgelerdeki kamuya ait 15 kıymetli arsa ile takas edildi. Bu işlem sonucu kamunun uğradığı zarar, en az 1 milyar 360 milyon lira olarak hesaplanıyor.

Bakırlıoğlu’nun iddiasına göre işlem, TOKİ iştiraklerinden GEDAŞ Değerleme Şirketi’nin raporları esas alınarak yapıldı. Ancak bağımsız uzman değerlendirmeleri ve yerel piyasa analizleri, devletin ucuza mal verip pahalıya mal aldığını gösteriyor. Bu da, kamu mülklerinin birikmiş toplumsal emeğin ürünü değil, bir avuç sermaye çevresi için değer üreten meta olarak yeniden tanımlandığını gösteriyor.

Denize Sıfır Araziler Dükkanlarla Takas Edildi

Trampa işlemiyle birlikte, sermaye birikim sürecinin temel aracı haline getirilen kamu arazilerinin nasıl el değiştirdiği gözler önüne serildi. GEDAŞ’ın raporuna göre Malatya’daki 187 dükkânın toplam değeri 1 milyar 990 milyon TL olarak hesaplandı. Karşılığında verilen 15 arsanın ise değerinin 2 milyar 55 milyon TL olduğu öne sürüldü. Ancak Bakırlıoğlu, uzmanların ve yerel emlakçıların yaptığı analizlere göre bu 15 arsanın piyasa değerinin aslında 3 milyar 415 milyon TL olduğunu belirtti.

Özellikle Çeşme Alaçatı’da, otellerle çevrili, denize nazır 13 bin metrekarelik bir arsanın GEDAŞ tarafından 316 milyon TL olarak değerlendirilmesine dikkat çeken Bakırlıoğlu, bu arsanın emlak piyasasında 875 milyon TL, bazı tahminlerde ise 2 milyar TL’ye kadar değer biçildiğini aktardı. Bu durum, kamu arazilerinin gerçek değerinin altında özel şirketlere devredildiği yönündeki kuşkuları güçlendiriyor.

Bir Trampa, Bir Zenginlik: İmza ile Servet Transferi

Çeşme merkezdeki marina bölgesinde yer alan 765 metrekarelik bir arsa, İzmir Doğanlar’daki sanayi alanları ve Aydın Didim’de devlet hastanesinin karşısında bulunan arsalar da aynı trampa sürecine dahil edildi. Bu “kupon” arsalar, Bakırlıoğlu’nun deyimiyle “şeker kaplı vitrinler” gibi sermayeye sunuldu.

Malatya’daki 187 dükkân ise “Buğday Pazarı” ve “Şire Pazarı” olarak bilinen, yerel düzeyde anlam taşıyan ancak taşınmaz olarak sınırlı bir değeri bulunan mekânlar. Piyasa değerleri dükkân başına 7 ila 10 milyon TL arasında değişen bu yerlerin, kıyı şeridinde yer alan değerli arsalarla kıyaslanamayacağı ifade ediliyor. Bu tablo, devletin gayrimenkul politikalarının artık toplumsal ihtiyaçlara değil, sermaye birikim mekanizmalarına göre işlediğinin açık göstergesi.

“Tüyü Bitmemiş Yetimin Hakkı Var”

Bakırlıoğlu, konuşmasının sonunda adeta bir suç duyurusunda bulunarak, trampa işleminin savcılık ve SPK tarafından derhal incelenmesi gerektiğini vurguladı. “Buradan çok kötü kokular geliyor” diyen vekil, “Bir imzayla bir insan bu kadar zenginleşmemeli. Bu trampa işlemi acilen araştırılmalı. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var burada. 1 milyar 360 milyon lira… Bu bizim paramız!” sözleriyle kamu vicdanına seslendi.

Örtük Bir Zenginleştirme Modeli mi?

Bu trampa işlemi, kamu malının sistematik biçimde özel sermayeye devredildiği bir dönüşümün simgesi olarak okunmalı. Burada yalnızca yolsuzluk iddiaları değil, devletin mülkiyet politikaları ve sınıfsal yönelimi de tartışmaya açılmalı. Sermaye lehine işleyen bu tür düzenlemeler, kentlerin toplumsal planlamasını değil, kâra endeksli bir rant rejimini önceleyen bir aklın ürünüdür. Ve bu akıl, toplumsal serveti yeniden ve yeniden dar bir sınıfın elinde yoğunlaştırmaktadır. “Bir imzayla zenginleşme”nin arkasındaki sistem, yalnızca kişilerle değil, bu sistemi olanaklı kılan yapılarla sorgulanmalıdır.