Bugün 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nin 53. yıl dönümü. Bu direniş, Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük ve en anlamlı mücadelelerinden biridir. 150 bine yakın işçinin katıldığı bu direniş, işçilerin haklarına, onurlarına ve geleceklerine sahip çıktıklarını göstermiştir.
Bu direnişin nedenleri nelerdi? 1970 yılında Türkiye’de işçilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar nelerdi? Bu direniş nasıl başladı, nasıl yayıldı ve nasıl sonuçlandı? Bu direnişin bugüne ve geleceğe bıraktığı dersler nelerdir? Bu sorulara tarihsel bir bakışla cevap vermeye çalışacağız.
İşçilerin karşılaştığı sorunlar
1970 yılında Türkiye’de işçilerin karşılaştığı sorunlar çok büyüktü. İşçiler düşük ücretlerle, ağır ve güvencesiz çalışma koşullarında, sendikal hakları ellerinden alınmaya çalışılarak sömürülüyorlardı. İşverenler, işçileri sarı sendikalara üye yapmak için baskı yapıyor, DİSK gibi sınıf sendikalarını kapatmak için sahte evraklarla mahkemeye veriyorlardı. Ayrıca işverenler, işçilerin grev hakkını kısıtlamak, toplu sözleşme hakkını ortadan kaldırmak ve sendikal örgütlenmeyi engellemek için yasal düzenlemeler yapılmasını istiyorlardı.
Bu amaçla 1970 yılında Meclis’te iki yasa tasarısı gündeme geldi. Bunlardan biri 274 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası’nda değişiklik yaparak grev hakkını fiilen ortadan kaldıran bir tasarıydı. Diğeri ise 275 sayılı Sendikalar Yasası’nda değişiklik yaparak sendikal örgütlenmeyi zorlaştıran ve sendikaların siyasi faaliyetlerini yasaklayan bir tasarıydı. Bu tasarılar işçilerin haklarını gasp etmek için hazırlanmıştı.
Direniş nasıl başladı?
Bu tasarıların Meclis’te görüşülmesine karşı DİSK, TÜRK-İŞ ve diğer emek örgütleri ortak bir mücadele başlattılar. İlk olarak 13 Haziran 1970’te Ankara’da büyük bir miting düzenlediler. Bu mitinge yaklaşık 100 bin işçi katıldı. Mitingde işçiler “Grev hakkımız engellenemez”, “Sendika hakkımız gasp edilemez”, “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganları attılar.
Mitingden sonra DİSK yönetimi, tasarıların geri çekilmemesi halinde genel grev ilan edeceğini duyurdu. Ancak tasarılar Meclis’te görüşülmeye devam etti. Bunun üzerine DİSK yönetimi 15 Haziran sabahı genel grev kararı aldı ve üyelerine fabrikalardan çıkarak Taksim Meydanı’na gelmelerini çağrısında bulundu.
Bu çağrının ardından Marmara Bölgesi’ndeki fabrikalardan binlerce işçi yollara döküldü. İşçiler otobüslerle, kamyonlarla, yürüyerek Taksim’e doğru ilerlediler. Yolda diğer fabrikalardaki işçileri de yanlarına alarak büyük bir kitle oluşturdular. İşçilerin sloganları “Yaşasın işçi sınıfı”, “Yaşasın DİSK”, “Yaşasın sınıf kardeşliği”, “İşçi-köylü el ele” şeklindeydi.
Direniş nasıl yayıldı?
İşçilerin Taksim’e doğru ilerleyişi sırasında polis ve jandarma işçilere saldırdı. İşçiler ise direniş göstererek saldırıları püskürttüler. Bu arada Taksim Meydanı’nda toplanan işçiler de polisle çatıştılar. Polis, işçilere biber gazı, cop, tazyikli su ve silahla müdahale etti. İşçiler ise taş, sopa, molotof kokteyli ve ateşli silahlarla karşılık verdiler.
Bu çatışmalar sonucunda birçok işçi yaralandı, bazıları da hayatını kaybetti. Ancak işçilerin direnişi kırılamadı. Aksine direniş Türkiye’nin birçok yerine yayıldı. İzmir, Ankara, Adana, Bursa, Eskişehir, Kocaeli gibi illerde de işçiler greve çıkarak sokaklara döküldüler. İşçilerin yanında öğrenciler, aydınlar, sanatçılar ve halk da yer aldı.
Direniş nasıl sonuçlandı?
15-16 Haziran direnişi iki gün boyunca devam etti. Bu süre zarfında yaklaşık 150 bin işçi direnişe katıldı. Direnişte 4 işçi öldü, 1000’den fazla işçi yaralandı, 5000’den fazla işçi gözaltına alındı.
Direnişin sonucunda ise tasarılar geri çekilmedi ancak Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Ayrıca DİSK kapatılma tehlikesinden kurtuldu ve sendikal örgütlenme alanını genişletti. Direniş aynı zamanda 1970’li yıllarda sınıf mücadelesinin yükselişi için bir ivme sağladı.
NHY
- Talihsiz Anjel Hala ve Edirne Kuşatması Günleri - 29 Ocak 2025
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024