Ücretli Öğretmenlerin Geciken Maaşları ve Eğitim Sisteminde Yaşanan Kriz

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) her yıl eğitime bütçeden “aslan payı” ayırdığını duyurması artık klasikleşmiş bir söylem. Ancak bu yıl da benzer vaatlerle başlayan süreç, ücretli öğretmenlerin maaşlarını alamaması gibi ciddi bir krizle sarsıldı. MEB’in “ödenek yokluğu” gerekçesiyle maaş ödemelerini geciktirmesi, öğretmenlerin zaten zor olan çalışma koşullarını daha da çekilmez hale getirdi.

Modern Kölelik: Ücretli Öğretmenlik

Eğitim-İş Sendikası, gecikmeyi “insan hakları ihlali” olarak nitelendirdi. Örgütün açıklaması, ücretli öğretmenlerin çalışma koşullarına dair vahim tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi:

Asgari ücretin altında maaşlar: Bu öğretmenler, emeklerinin karşılığını almakta bile zorlanıyor.

Güvencesiz istihdam: Kadrolu atamaların yapılmaması, binlerce öğretmeni geçici ve güvencesiz çalışma sistemine itiyor.

İnsan onuruna aykırı bir sistem: Sendika, ücretli öğretmenlik uygulamasını “modern kölelik” olarak nitelendiriyor ve bunun sistematik bir eğitim politikası haline geldiğini vurguluyor.

Eğitim-İş’in açıklamasında şu çarpıcı ifade yer aldı:

“Ücretli öğretmenlere maaş ödememek, yalnızca bir yönetim zafiyeti değil, aynı zamanda insan hakları ihlalidir. Bu uygulama, eğitimin ve öğretmenlik mesleğinin itibarını zedelemektedir.”

Aslan Payı Nerede?

MEB’in her yıl “eğitime rekor bütçe” açıklamaları yapması, bu tür olaylarla sorgulanır hale geliyor. Sendika, bütçenin nasıl harcandığına dair şeffaflık talep ederken, bazı soruları kamuoyunun dikkatine sundu:

1.Bu bütçe nereye harcanıyor?

2.Ödenek yetersizliği yalnızca öğretmenlere mi yansıtılıyor?

3.Eğitimdeki temel sorunlar için bu bütçe neden çözüm üretemiyor?

MEB’in bütçe yönetimine dair bu sorulara yanıt vermemesi, eleştirileri daha da yoğunlaştırıyor.

Geciken Ödemeler, Derinleşen Kriz

Her ayın 1 ila 5’i arasında yapılması gereken maaş ödemelerinin 10 günü aşkın bir süre gecikmesi, öğretmenleri maddi olarak zor durumda bıraktı. Üstelik bu sorun, eğitim sistemindeki diğer yapısal eksiklerle birleşerek daha büyük bir krizi tetikliyor. Eğitim-İş, gecikmeyi yalnızca teknik bir sorun değil, eğitimin genel sağlığını tehdit eden bir mesele olarak değerlendiriyor.

Ücretli Öğretmenlik Sistemi Neden Kaldırılmalı?

Ücretli öğretmenlik sistemi, Türkiye’nin yıllardır çözüm üretemediği bir eğitim politikası sorunu. Kadrolu öğretmen atamalarıyla kapatılması gereken öğretmen açığı, ücretli ve güvencesiz istihdamla doldurulmaya çalışılıyor. Eğitim-İş, bu durumun eğitime yapılmış en büyük ihanetlerden biri olduğunu savunuyor.

“Bu sistem, çocuklarımızın geleceğini inşa edecek öğretmenlerin onurunu zedeliyor. Nitelikli eğitim, güvencesiz çalışan bir eğitim kadrosuyla sağlanamaz.”

Sendika, bu uygulamanın derhal sonlandırılmasını ve öğretmen açığının kadrolu atamalarla kapatılmasını talep ediyor.

Gelecek Eğitimle İnşa Edilir

Yaşanan maaş krizinin yalnızca öğretmenleri değil, eğitim sisteminin tamamını etkilediği aşikâr. MEB’in bu soruna dair henüz somut bir adım atmaması, eğitim emekçileri arasındaki güvensizliği artırıyor. Eğitim, toplumun geleceğini şekillendiren en önemli alanlardan biri. Ancak bu alanda çalışan öğretmenlerin emeği karşılanmaz ve çalışma koşulları iyileştirilmezse, yalnızca öğretmenler değil, tüm toplum bu durumdan zarar görecektir.

MEB’in, geciken maaş ödemeleri ve ücretli öğretmenlik sistemine dair somut bir çözüm geliştirmesi artık kaçınılmaz. Çünkü eğitimde yaşanan her kriz, doğrudan Türkiye’nin geleceğini tehdit etmektedir.