Sudan’daki protestolar ve 30 yıllık yönetimin darbeyle devrilmesi, ülkede büyük yatırımları olan Türkiye’de de dikkatle izleniyor. Sevakin Adası’nın Türkiye’ye tahsis edildiği, Türk askerinin görevlendirildiği, en az 600 milyon dolarlık Türk yatırımlarının olduğu Sudan, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) en fazla yardım ettiği 5. az gelişmiş ülke konumunda.
Sudan’da geçen yıl Kasım ayından bu yana devam eden protesto eylemlerinin ardından, 1989’da darbeyle devlet başkanı olan Ömer el Beşir, 30 yılın ardından ordu tarafından görevden alındı.
Yerine gelen Savunma Bakanı Orgeneral Avad Muhammed Ahmed bin Avf, Ankara’nın meşru kabul etmediği Mısır’daki darbeci cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Kahire’deki askeri okuldan sınıf arkadaşı.
Ankara ile yakın ilişkileri olan Ömer el Beşir’in devrilmesinin üzerinden birkaç gün geçmeden, bu kez Avf istifa etti.
Son olaylar ve yönetimde yaşanan bu değişimler, Sudan’daki ticari yatırımları son yıllarda artan ve hatta ülkeye bir askeri yerleşke de inşa eden Türkiye’nin de dikkatlerini ülkeye çevirdi.
İthalatın yüzde 5’i Türkiye’den
2011’de Güney Sudan’ın ayrılmasının ardından Sudan, petrolünün yüzde 75’ini kaybetmiş oldu. Bu sebeple ihracat gelirlerinin de yüzde 90’ını kaybedince, dış ülkelerden yatırımcı arayışına girdi.
Sudan’daki en büyük yatırımcı ülke ve en büyük ticaret ortağı ise Çin.
Türkiye’nin Sudan’a ihracatı
Ülkenin toplam ihracatı 2016’da 3,7 milyar dolardı, ithalatı ise 9,3 milyar dolar. İthalatın yaklaşık yüzde 5’i Türkiye’den yapılıyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı verilerine göre Sudan’da 300 milyonu doğrudan, 300 milyonu da müteahhitlik işleri olmak üzere 600 milyon doların üzerinde Türk yatırımı var. Ülkedeki Türk firmaları demir-çelik, çimento, deri, mermercilik, mobilyacılık, şehirlerarası otobüs taşımacılığı gibi alanlarda çalışıyor.
Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2017 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de 212 Sudan sermayeli şirket faaliyet gösteriyor. Bunların tümü, büyük yatırım kategorisine girmeyen küçük ölçekli girişimler.
Türkiye-Sudan ticaret hacminde hedef 10 milyar dolar
2005’te Türkiye’nin başlattığı Afrika açılımı kapsamında Sudan ile yakın ilişkiler geliştiren Ankara, birçok alanda Hartum’la işbirliği yapıyor.
Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye ile Sudan arasındaki ikili ticaret hacmi 2017’de 481,4 milyon dolardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aralık 2017’de yaptığı Sudan gezisinde, “Türkiye ile Sudan arasında yaklaşık 500 milyon dolar olan ticaret hacmi yetersiz, kısa vadede 1,2 milyar dolarlık hacme ulaşılacak ancak hedef 10 milyar dolardır” demişti.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Sudan İş Konseyi verilerine göre, Sudan’ın Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payı yüzde 0,3. Sudan, en çok ihracat yapılan ülkeler sıralamasında 61. sırada yer alıyor.
İhracat rakamları küçük olmasına rağmen, son dönemde ciddi bir artış görüldü. 2013-2017 yılları arasında Türkiye’nin Sudan’a ihracatı yüzde 12 arttı. İthalat ise yüzde 46 arttı.
Ancak 2017’de, yani Erdoğan’ın ziyareti öncesindeki yıl, ihracatta daralma meydana geldi. 2016’da 460 milyon dolar olan Türkiye’nin Sudan’a ihracatı, 2017’de 395 milyon dolara geriledi.
Türkiye’nin Sudan’a en çok ihraç ettiği ürünlerin başında kazan, makina, mekanik cihaz, nükleer reaktör aksamları, elektrikli cihazlar, ses ve televizyon görüntü cihazları, sebze, diyet gıdalar, demir-çelik ürünleri ve plastik ürünler geliyor.
2018’de Sudan’a en çok ihracat yapan 10 sektör
Türkiye’ye Sudan’dan ithalat ise 2017’de 50 milyon dolardan 86 milyon dolara çıktı. İthalat, en az gelişmiş ülkelere sağlanan gümrük vergisiz ya da indirimli vergilerle yapılıyor.
Sudan’dan yapılan ithalatta en önemli ürünlerin başında tohum, meyve, saman ve kaba yem, pamuk, şeker, deri, altın, inci ve kıymetli metaller geliyor.
Son 5 yılda ithalatta en büyük artış ise, yüzde 279 oranıyla işlenmemiş altında görüldü.
Erdoğan’ın ziyareti sonrası Sudan, Türkiye’nin en fazla proje üstlendiği ülke oldu
24-25 Aralık 2017’de Erdoğan’ın 100’den fazla iş insanlarıyla birlikte Sudan’a yaptığı ziyarette, tarım, turizm, eğitim, maden kaynakları, sanayi ve ticari ortaklık alanında 22 işbirliği anlaşması imzalandı.
Anlaşmaların 13’ü devletler, 9’u ise özel sektör düzeyindeydi.
2018 sonuna kadar Sudan’da toplam 2,24 milyar dolar değerinde projeye imza atıldı. Bu projelerin yarısı, sadece 2018’in ilk çeyreğinde imzalandı.
Hartum’da inşa edilecek olan yeni havalimanı, bu projelerin arasında en büyük paya sahip olanlardan; 1 milyar 100 milyon dolar değerinde.
TİKA yardımlarından en fazla yararlanan 5. ülke
TİKA’nın en az gelişmiş ülkeler kategorisinde en fazla yardım ettiği ülke 60,6 milyon dolarla Somali. Somali’yi 36,5 milyon dolarla Afganistan, 10 milyon dolarla Yemen, 9,6 milyon dolarla da Nijer takip ediyor.
Sudan, 7 milyon dolar değerindeki yardımlarla 5. sırada.
TİKA’nın Sudan’ın farklı bölgelerinde tarım, eğitim, turizm, sağlık, temiz suya ulaşım gibi alanlarda projeleri var.
Örneğin Sudan’dan geçen Nil Nehri’nin suyu, ilk kez TİKA’nın projesiyle 2017’nin eylül ayında, 40 tonluk bir depoda temizlenerek 10 bin kişinin kullanımına sunuldu. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Sudan’da 90 adet yeni su kuyusu da açtı.
Ülkedeki Türk Mesleki Eğitim Merkezleri’nde ebelik, tekstil işçiliği, çiftçilik eğitimleri veriliyor.
2010 yılından bu yana TİKA’nın uyguladığı tohum projesi kapsamında 50 ton sebze tohumuyla 2500 meyve fidanı ülkeye teslim edildi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre 500 binin üzerinde Sudanlı çiftçi bu destekten faydalandı.
39 milyon nüfuslu Sudan’dan 450 öğrenci, Türkiye’ye eğitim için getirildi. Ardından başkent Hartum’da Sudan-Türkiye Üniversitesi kurulması kararı alındı.
Üniversitenin ilk adımı olarak görülen Nyala’daki Sağlık Meslek Yüksekokulu, 2018’de açıldı ve eğitime başladı. Türkçe dersleri de verilen yüksekokulda Türk eğitmenler görev yapıyor, 200’e yakın Sudanlı öğrenci de eğitim alıyor.
TİKA’nın ülkedeki en büyük projelerinden biri de Nyala’daki 150 yatak kapasiteli Sudan-Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi. 3 ameliyathane, 2 de doğumhane bulunan hastanenin inşaatı 2012’de tamamlanmıştı, 2014’ten bu yana da açık.
Bunların tümü, 2000’li yılların başından bu yana gelişen işbirliğinde “soğuk güç” sağlamaya yönelik adımlar.
Ancak komşu ülkelerin ve Körfez’in tepkisini çeken asıl adım, Sevakin Adası’na asker gönderilmesi kararı oldu.
Sevakin Adası’nda Türk askeri üssü
Erdoğan’ın Aralık 2017’deki ziyaretinde gündeme oturan anlaşmalardan biri de, Osmanlı döneminde Afrika’dan Hac için yola çıkan Müslümanların geçiş noktası olan, Sudan Limanı’nın güneyindeki, birçok Osmanlı eserini barından Sevakin Adası’nın Türkiye’ye tahsis edilmesi oldu.
Sudan Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur, bu anlaşmanın askeri işbirliğinin de yolunu açabileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Türkiye’ye belirli bir süre için Sevakin’de turistik bölge ve Kızıldeniz üzerinden Mekke’ye geçen hacılar için konaklama merkezi inşası izni verildiğini, Sevakin ve diğer alanlarda Türkiye’nin yapacağı projelerin toplam tutarının 650 milyon doları bulacağını açıkladı.
2019’a kadar 30 uzman tarafından altyapı çalışmalarının tamamlandığı adada, inşaat çalışmaları yakın zamanda başladı. Gümrük Muhafaza Binası da restore edildi.
Anlaşmanın hemen Mısır medyasında, Sisi hükümetinin bu karardan duyduğu rahatsızlıkla ilgili haberler çıktı. Türkiye’nin bölgede “gizli emelleri olduğu” yazıldı.
Bu arada Suudi Arabistan’ın Hartum Büyükelçisi ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden bazı yetkililer, adada kendi ülkelerinin yatırım planları olduğunu, Sudan kıyısı boyunca yeni limanlar inşa etmeyi hedeflediklerini duyurdu.
Ziyaretten bir ay sonra, Şubat ayı başında Sudan Dışişleri Bakanı Gandur, Mısır’a gitti. Burada Mısırlı mevkidaşı Sami Şükri’yle düzenlediği ortak basın toplantısında “Sudan yönetiminin Sevakin Adası’nda bir Türk askeri üssü inşa edilmesi gibi bir niyeti yoktur. Burası Sudanlılara ait bir Sudan toprağıdır.” dedi.
Ancak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ağustos 2018’de Ankara’da düzenlenen Büyükelçiler Konferansı’ndaki bir kapalı oturumda, Sevakin Adası’nda inşaatlarda çalışan Türkleri korumak amacıyla bölgeye gönderilen Türk askeriyle ilgili konuşurken, “askeri üs” ifadesini kullandı.
Konuyu sorduğumuz, bölgeyi yakından takip eden ve TİKA ile birlikte çalışan bir güvenlik kaynağı, “Türk askerinin bölgeye yerleşmesi için de inşaat çalışması başladı. Çünkü oradaki yatırımlara çok büyük para harcandı. Somali’deki gibi büyük bir askeri üs ve eğitim alanı değil, sadece Sevakin Adası’ndayız. Çünkü Sudan çok karışık, farklı ülkelerin etkisinde olan, silahı da olan farklı aşiretler bölgeye hâkim. Orada görev yapan Türklere saldırma ihtimali olduğu için, onları durdurmamız ve bölgeyi korumamız lazım. Bölgedeki çalışmalar bittikten sonra da, bölgesel stratejik hedefler doğrultusunda Türk askeri orada kalıcı olacak. Strateji bunu gerektiriyor” dedi.
Kasım 2018’de, protestolar henüz başlarken arka arkaya Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sudan’a giderek Ömer el Beşir’le görüşmüştü.
Anadolu Ajansı, Akar’ın ziyareti sonrası güvenlik kaynaklarına dayandırarak geçtiği haberinde, o dönem Savunma Bakanı olan Avf, Genelkurmay Başkanı Kemal Abdül Maruf el Mahi ve Beşir’le görüşmelerde “bölgesel meselelerin, karşılıklı savunma ve askeri işbirliğinin, Sevakin Adası’nda süren çalışmaların ve Türkiye tarafından Sudan’da kurulması planlanan askeri eğitim merkezlerinin” masaya yatırıldığını duyurdu.
Değişim Türkiye’nin yatırımlarını nasıl etkiler?
Türkiye’nin Sudan’la işbirliğinin gelişmesinin en önemli sebeplerinden biri, geçen hafta görevden alınan eski devlet başkanı Ömer el Beşir’in Ankara’daki hükümetle yakınlığıydı.
Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında savaş suçu işlediği gerekçesiyle yakalama kararı olan Beşir, 2009’da Türkiye’ye gelmiş, ziyaret tepki çekmişti.
Erdoğan’ın 2017 sonundaki ziyaretinden 10 gün önce de Ömer el Beşir, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın olağanüstü toplantısı için İstanbul’daydı.
Tüm bu ziyaretler sürerken, Türkiye’nin Sudan’la ticari ilişkileri artmaya devam etti.
DEİK’in Türkiye-Sudan İş Konseyi Başkanımız Yüksel Güler, bu siyasi krizin Sudan’a ‘dost ve düşman birçok ülke tarafından dikkat çektiğini’ söyleyerek, ekonomik bir fırsat da yaratacağını, Türkiye’nin Sudan’la ilişkilerini geliştirip ülkede kalıcı olacak şekilde geliştirilmesi gerektiğini söylüyor:
“Bu tarihsel olayların ışığında oluşan kriz, zaman içerisinde kendi ekonomik ve sosyo-kültürel fırsatlarını yaratacaktır. Bu bağlamda Türkiye geçmişten gelen güçlü tarihsel bağlarını daha da kuvvetlendirmeli, ilişkileri hem ekonomik, hem teknolojik, hem eğitim, hem de kültürel yönleriyle daha da güçlendirmeli ve yerelleştirip kalıcı olacak bir yapısal destek ve işbirliğine dönüştürme yolunu hemen uygulamalıdır.
Sudan dost ve düşman birçok ülke tarafından dikkat çeken bir konuma gelmiştir. Türkiye ekonomik reform ve demokratik birikimiyle Sudan’a destek olabilir.”
Sudan, kuzey komşusu Mısır ve onun Körfez’deki ortakları Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) çok yakın ilişki içinde.
Yemen’de Suudi Arabistan ve BAE öncülüğünde, İran destekli Husilere karşı yürütülen savaşa Sudan da 1000 asker gönderdi. 2016’da bu ülkelerin bölgedeki en büyük rakibi olan İran ile ilişkilerin seviyesini düşürdü.
Ancak Mısır’la zaman zaman su kaynakları ya da sınırdaki ihtilaflı bölgeler üzerinden yaşanan gerilim gibi sebepler, Ömer el Beşir’i ilişkilerde denge gözetmeye itti. Türkiye ile ticari ve askeri işbirliğini de ilerletti.
Haziran 2017’de Suudi Arabistan öncülüğünde birçok ülke Katar’a ambargo uyguladığında da, Sudan onlara katılmadı.
Katar’ın da ülkede 4 milyon dolarlık yatırım sözü var. Erdoğan’ın 2017 sonunda yaptığı ziyaretle aynı sıralarda, Körfez ülkelerinin ve Mısır’ın ambargo uyguladığı Katar’ın Dışişleri Bakanı da Hartum’daydı.
Ancak Ömer el Beşir’in devrilmesinin ardından yerine gelen darbe yönetimi, dış politikada bölge ülkeleriyle kurulan ilişkinin seyrinin değişmesine yol açabilir.
Öyle ki, Ömer el Beşir’den görevi devralan ancak 24 saat geçmeden istifa eden, Sisi’nin askeri okuldan sınıf arkadaşı olan Avf’ın atığı ilk adımlardan biri, Müslüman Kardeşler üyelerini tutuklamak oldu.
Müslüman Kardeşler, Mısır ve Suudi Arabistan’da “terör örgütü” olarak kabul ediliyor. Katar’a uyguladıkları ambargonun sebeplerinden biri de, Doha’nın Müslüman Kardeşler’e verdiği destekti.
Avf göreve geldikten sonra, henüz istifa etmeden, Sudan’da Ömer el Beşir’in darbeyle devrilmesini yorumlayan Erdoğan, “Sudan bizim köklü tarihi ilişkilerimizin olduğu bir ülke ve bu köklü ilişkilerimizin tabii ki devamından yanayız. Bu noktada da yine temennim odur ki suhuletle bir kardeşlik ağı içerisinde Sudan bu işi başarmalı ve normal demokratik süreci çalıştırmaya girmelidir diye inanıyorum” dedi.
Yeni yönetimle ilgili bir yorum yapmaktan kaçınan Erdoğan, “Milli uzlaşı temelinde ve barış içinde Sudan’ın bu süreci atlatması en önemli temennimdir. Çünkü bu ülkeler bu tür darbelerden çok çekti. Her darbe çok ciddi bir kan kaybıdır. Bu kayba dost, kardeş Sudan’ın muhatap olmasını doğrusu istemem” demekle yetindi.
Ancak Ömer el Beşir’in görevden alınmasının ardından “Darbe değil, sivil yönetim istiyoruz” diyen protestocular sokakları terk etmedi. Auf da istifa etti ve yerine Korgeneral Abdul Fattah Abdulrahman Burhan geldi.
Burhan, Askeri Geçiş Konseyi’nin 2 yıl boyunca ülkeyi yönetmesini istiyor ancak protestocular buna karşı çıkıyor.
12 Nisan’da göreve gelen Burhan, gece sokağa çıkma yasaklarının kaldırılacağını, siyasi tutukluların serbest bırakılacağını duyurdu.
Burhan, Sudan’ın Yemen’e gönderdiği askerlerin idaresinden ve denetiminden sorumluydu. Bu sırada BAE’deki askeri yetkililerle yakın çalışmıştı.
Görevi devraldıktan sonra, BAE devlet haber ajansı WAM, BAE’nin Burhan’ın geçici askeri konseyin başına geçirilmesi kararını memnuniyetle karşıladığını duyurdu.BAE lideri Halife bin Zayed El Nahyan’ın, Sudan’daki yeni yönetimle doğrudan iletişime geçerek, ülkeye gönderilecek yardımların hızlandırılması için neler yapılabileceğini konuştuklarını belirtti.
Reuters’a konuşan bir Sudanlı askeri yetkili de, Mısır’da Müslüman Kardeşler üyesi cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin darbeyle devrilmesine destek veren BAE ve Suudi Arabistan’ın, şimdi Sudan’da da aynı hedefi güttüğünü, ekonomik yardımlarla yeni güç merkezini bu doğrultuda destekleyeceklerini söyledi. “Türkiye ve Katar’ın ülkedeki etkisi kısıtlanacaktır” dedi.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024