Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından iktidarı ele geçiren ABD destekli cihatçı Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) örgütü, ülkenin kuzeybatısındaki sahil şeridinde Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelerde yerel silahlı gruplarla çatışmalara devam ediyor. Son günlerde Alevilere yönelik saldırıların artmasıyla birlikte Lazkiye, Dera, Humus ve Tartus’ta şiddetli çatışmalar yaşanıyor. HTŞ güçleri, sivilleri de hedef alan saldırılar gerçekleştirirken, çatışmalarda şimdiye kadar en az 229 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Ancak bu çatışmalar, özellikle Alevi nüfusa yönelik sistematik bir şiddet ve katliam politikasının parçası olarak değerlendiriliyor.
Çatışmalar, HTŞ güçlerinin Lazkiye ve Dera ilinde silahlarını teslim etmeyi reddettiği ileri sürülen gruplara yönelik operasyonlarıyla başladı. HTŞ, ağırlıklı olarak Alevilerin yaşadığı Lazkiye kentinde, silah kaçakçılığıyla suçladığı bir genci zorla gözaltına aldı. Bunun üzerine silahlı bir grup, gencin alıkonulduğu HTŞ konvoyuna saldırdı. Saldırıda en az 11 HTŞ askeri öldürüldü. Ardından başlayan çatışmalarda ise en az 229 kişi hayatını kaybetti. Lazkiye Deniz Kuvvetleri Komutanlığı dahil çok sayıda askeri tesisin silahlı grupların eline geçtiği belirtiliyor.
Sivillere Yönelik Katliamlar: En Az 162 Sivil Öldürüldü
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), HTŞ’ye bağlı güçlerin gerçekleştirdiği beş ayrı katliamda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 162 sivilin katledildiğini aktardı. SOHR’a göre, Tartus kırsalındaki Baniyas şehrinde aralarında 10 kadın ve 5 çocuğun da bulunduğu 60 sivil, büyük bir saldırıda kurşuna dizilerek infaz edildi. Latakia kırsalındaki Beyt Ana’da 7 sivil doğrudan ateş açılarak öldürüldü. Lazkiye kırsalındaki Al-Shir köyünde 24 sivil toplu şekilde infaz edildi.
Yine Lazkiye’ye bağlı Al Mukhtariya köyünde 38 sivil yakın mesafeden vuruldu. Al Haffa kasabasında 7 sivil ağır kafa ve göğüs yaralanmaları nedeniyle hayatını kaybetti. Tartus kırsalındaki Yahmur’da iki genç bölgeden kaçmaya çalışırken öldürüldü. Hama kırsalındaki Salhab’da Şeyh Şaban Mansur ve oğlu evlerinde tutuklandıktan sonra idam edildi. Lazkiye’nin Qarfis köyündeki evleri hedef alan bir saldırıda ise 22 sivil öldürüldü.
HTŞ, Humus ve Tartus’ta “güvenlik” gerekçesiyle sokağa çıkma yasağı ilan etti. Çatışmaların ardından camilerden “cihat” çağrıları yapıldığı bildirildi. HTŞ, çatışmaların yaşandığı bölgelere ağır silahlı takviye birlikler gönderiyor. HTŞ’nin kontrolündeki SANA Haber Ajansı, HTŞ güçlerinin Tartus’a da girdiğini duyurdu. Kardaha kenti civarındaki kuşatmanın da kırıldığı bildirildi. Bazı kentlerde ise dün akşam HTŞ’ye destek gösterileri düzenlendi.
HTŞ’ye İlk Destek Suudi Arabistan ve Türkiye’den
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Lazkiye vilayetinde HTŞ’ye yönelik saldırıya tepki gösterdi. AA’nın haberine göre yapılan açıklamada, “Suudi Arabistan, Suriye Arap Cumhuriyeti’nde kanun dışına çıkan grupların işlediği suçları ve güvenlik güçlerinin hedef alınmasını kınıyor” ifadeleri kullanıldı. Suudi Arabistan’ın “Suriye hükümetinin güven ve istikrarın yanı sıra iç barışı korumak için atacağı adımları desteklediği” kaydedildi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli de “Lazkiye ve Çevresinde Yaşanmakta Olan Gelişmeler Hakkında” başlıklı bir açıklama yaptı. Keçeli, “Türkiye, Suriye yönetiminin yanında olmaya devam edecektir” dedi. Açıklamada, “Suriye’de güvenlik ve istikrarın tesisi amacıyla yoğun bir gayret ortaya konulmaktadır. Böylesi kritik bir dönemde, Lazkiye ve çevresinde yaşanan gerilim ve güvenlik güçlerinin hedef alınmış olması, Suriye’yi geleceğe birlik ve beraberlik içinde taşıma yolundaki çabalara zarar verebilecek niteliktedir. Bu tür kışkırtmaların, Suriye’nin ve bölgemizin huzuruna karşı bir tehdit haline gelmesine izin verilmemelidir. Suriyelilerin barış ve refah içinde yaşama hakkını hedef alan her türlü eylemin karşısındayız. Türkiye, Suriye halkının ve yönetiminin yanında olmaya devam edecektir” ifadeleri yer aldı.
Alevilere Yönelik Sistematik Şiddet ve Katliamlar
Suriye’deki çatışmalar, özellikle Alevi nüfusa yönelik sistematik bir şiddet ve katliam politikasının parçası olarak değerlendiriliyor. HTŞ’nin Alevi köylerine yönelik saldırıları, sivillerin hedef alınması ve toplu infazlar, bu politikayı açıkça ortaya koyuyor. Aleviler, hem HTŞ güçlerinin hem de yerel cihatçı grupların hedefi haline gelmiş durumda. Bu durum, Suriye’deki Alevi nüfusun güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor.
Suriye’deki çatışmalar, özellikle Alevi nüfusa yönelik şiddet ve katliamlar, ülkenin geleceği açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. HTŞ’nin Alevi köylerine yönelik saldırıları ve sivillerin hedef alınması, bölgedeki istikrarı daha da zora sokuyor. Uluslararası toplumun bu katliamlara sessiz kalması, Suriye’deki insani krizin derinleşmesine neden oluyor. Alevilerin güvenliğinin sağlanması ve Suriye’de kalıcı bir barışın tesis edilmesi için acil adımlar atılması gerekiyor.