Son dakika haberine göre, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer bu sabah “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gözaltına alındı. PKK/KCK terör örgütü ile bağlantılı olmakla suçlanan Özer’in, Öcalan tarafından “demokratik özerklik” projesinde görevlendirildiği iddiaları öne sürülüyor. Ancak bu operasyonun hükümetin gündemi değiştirmek amacıyla yapılmış olabileceği de kamuoyunda tartışılmakta.
Özer’in gözaltına alınmasına yönelik bu adımın zamanlaması, bazı kesimlerde sorgulanıyor. Özellikle yerel seçimlerin yaklaştığı bu dönemde ana muhalefet partisi CHP’ye yönelik baskıların artmış olması, bu hamlenin siyasi bir gündem oluşturma ve kamuoyunun dikkatini başka yöne çekme amacıyla yapıldığı düşüncesini doğuruyor. Son yıllarda benzer iddialarla gündeme gelen çeşitli operasyonlar, toplumsal muhalefeti zayıflatmak veya dikkatleri başka yöne çekmek için araç olarak kullanıldığı eleştirileriyle karşılaştı.
Savcılığın iddialarında, Özer’in terör örgütü ile irtibatının “yoğunluk ve süreklilik arz ettiği” ileri sürülürken, iddiaların temeline dair henüz ayrıntılı bir delil sunulmuş değil. Özellikle, iddiaların ağırlıklı olarak iletişim irtibatları ve görüşmelere dayanması, sürecin objektif bir yargılama süreciyle mi yoksa siyasi baskılarla mı şekillendiği sorularını gündeme getiriyor.
Bu duruma yönelik Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, “Yargıya güvenelim,” ifadesiyle sakin bir tavır sergilemesine karşın, kamuoyunda “yargının bağımsızlığı” tartışmalarının daha da alevlendiği gözleniyor. Gözaltı süreci devam ederken, bu hamlenin Türkiye’nin mevcut ekonomik sıkıntıları, artan işsizlik oranları ve yaşam koşullarındaki zorluklara dair tartışmaların önüne geçmek amacıyla atılmış bir adım olabileceği yorumları da medyada dikkat çekiyor.
Bu gelişme, Türkiye’deki siyasi atmosferin giderek daha fazla kutuplaşması ve yargının bağımsızlığı ile ilgili tartışmaların yeniden su yüzüne çıkması açısından kritik bir nitelik taşıyor.