Karanlığın Gölgesinde Kadınlar

Zamanın döngüsü yeni bir yıla evrilirken, yeni yılın takvimine kutlamalarla girildi. Kutlamalar, gerçeğin gölgesinde hüzünlü bir tebessüm gibiydi. Eski yılın takvimi yeni yılın takvimine kucağında yangınla girdi adeta. Yeni olan bağrındaki çağ yangını ile baş başaydı.

2024 yılının 7 Aralık gününde, döngüler, dengeler, denklemler yeniden şekilleniyordu dünyamızda. Hem de inanılmaz bir hızla… Ve o gün Paris göğünün altında, dünya siyasetinin liderleri Notre-Dame Katedrali’nin küllerinden yeniden doğuşuna tanıklık etmek için açılış töreninde buluşmuşlardı. Ortaçağ’da inşa edilen Notre-Dame Katedrali, zamana meydan okurcasına, yirmibirinci yüzyılda yangınlardan sağ çıkarak, küllerinden doğuyordu. Aynı gece Suriye’de değişen dengeler, Ortadoğu’yu yeni bir denklemin içine sürükleyecekti. Belirsizliklerle dolu, tekinsiz bir denklem…

Suriye’de ordu ile Heyeti Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçı grupların çatışmaları 27 Kasım 2024’de başladı. HTŞ ve diğer cihatçı örgütler, Halep ve İdlib şehirlerinin ardından Hama’ya vardı ve sonrasında başkent Şam silahlı gruplar tarafından ele geçirildi. 7 Aralık akşamı Beşar Esad, Şam’ı terk etti. Elli yıldan fazladır devam Esad ailesinin hanedanlığının yıkım sürecinde, hanedanlık çoktan tasını tarağını toplayarak kaçarken, Suriye halkları zifiri karanlığın ortasında, enkazın içinde kaldı.

Şam’da Emevi Camii’nde zafer konuşmasını yapan Colani, artık gerçek adı Ahmet El-Şara ile yeni imajı ile dünya siyaset sahnesinin ortasında yerini aldı. Yakalanması için başına ödül konulan Colani, artık bir devlet yetkilisi, Suriye’nin yeni lideriydi. Amerika tarafından 2013 yılında “özel olarak belirlenmiş küresel terörist” olarak ilan edilen, uluslar arası terör listesinin en çok aranan ismi olan Colani, artık bir ”devletlü olarak”, siyasetçi olarak uluslar arası diplomasi yürütüyordu. Küresel terörist şimdi küresel güçlerin en önemli aktörlerinden biriydi.

Suudi Arabistan’da doğan Ahmed El-Şara, Amerikan işgalinin ardından Irak’ taki El-Kaide ye katılmış, 2006’da Zerkavi’nin öldürülmesi üzerine Lübnan’a giderek El-Kaide bağlantılı Cundu’ş Şam ile birlikte çalışmıştı. Tekrar Irak’a dönmek isterken Amerikalıların eline düşer ve 2008’e kadar Bucca Kamp’ında esir tutulur. Bu esir kampından çıkar çıkmaz IİD (Irak İslam Devleti)’nin Musul’daki operasyonlarından sorumlu komutan olur. Colani, Nusra’nın amacını “yeryüzünde Allah’ın hakimiyetini tesis etmek” olarak ilan eder.* 

2024 yılının Aralık ayında Suriye ve Ortadoğu’da dengeler yeniden şekillenirken, Colani, sakal tıraşı olmuş, takım elbise giymişti. Ve yeni imajıyla, hatta bu yeni imajında boyu posu ve endamı ile de pek karizmatik bulunuyordu. Hey gidi dünya heyy! Küresel güçler, dünya siyaseti bu yeni imajı ile Ahmed El-Şara ile yol alabilirlerdi. Bu demek oluyor ki; dünya siyaseti, sadece ılımlı islamcılarla değil radikal cihatçı islam ile de birlikte çalışabilirdi. 

Yeni dengeler ve denklemler içindeki Suriye’ nin ilk ziyaretçileri Türkiye’deki AKP hükümetinin yetkilileriydi. Siyasal islamcılar bu işe pek sevindi, bir yanda “yeni osmanlıcılık” hayalleri, fetih ruhu… Diğer yanda ise, siyasal islamcıların, Ayasofya yollarında” şeriat isterüüük”  haykırışları, Türkiye’de anayasal güvencede olan laiklik ilkesine çarptığından, Şam yollarına düşmek… Tevekkeli değil, Kasyun Dağı’nda Ahmed El-Şara ile kahve içerek, Şam-ı Şerif’i seyretmek… Maşallah, siyasal islamcılar pek romantik! 

Şam’ın zirvesinde kahveler, çaylar içerek Şam-ı Şerif’i seyrederken hayaller Kudüs’e kadar uzanırken, keyifler bu kadar gıcır iken, peki ya kadınlar?  Şeriatın gölgesinde, üzerlerine adım adım zifiri karanlığın çöktüğü kadınlar ne olacak? 

Geçtiğimiz günlerde, Almanya ve Fransa heyeti, Ahmed El-Şara ile görüşmeye gitti. Bu görüşmede Ahmed El-Şara ile onlar da kahve içtiler mi bilinmez ama Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un bu tarihi görüşme sırasında eli havada kaldı. Avrupa’da evrensel insan hakları ve kadın hakları, en önemli değerler olarak görülürken; Avrupa devletleri, inançlarından ötürü uluslar arası bir diplomatik görüşmede dahi kadın eli sıkmayan Ahmed El-Şara ile hangi denklemin içinde nasıl yer alacak? Yeni dengelerde kadın hakları siyasetin karanlık kuyusuna mı terk ediliyor?

Geçen hafta, Suriye’nin yeni Adalet Bakanı Şadi el-Veysi’nin, iki kadının kamuya açık alanda infaz edilmesinden önce hükmü okuduğu videolar, sosyal medyada yayımlandı ve Verify-Sy tarafından yapılan doğrulama ile gerçek olduğu ortaya çıktı. Bu video, Suriye’nin kuzeyinde yer alan İdlib’de çekilmiş olup, “yolsuzluk ve fuhuş” suçlamasıyla iki kadın infaz edilmişti. HTŞ yönetimi, bu videoların gerçek olduğunu kabul etti.

Tüm bunlar yaşanırken, herkes Suriye’deki yeni denklemde yer almaya çalışırken, kadınlar yine siyasetin dalgalı denizlerinde yalnız bırakılıyor. Ortalık bu kadar karışık iken ve belirsizliklerle ilerleyen bir süreç varken, şimdi kadın haklarını tartışmanın sırası mı diye bakılıyor olsa gerek. Evet, tam da şimdi daha yüksek sesle dile getirmenin zamanı! Karanlığın gölgesinde kadınlar ne yapacak, gelecekleri nasıl şekillenecek? Dünya siyaseti, Ahmed el-Şara’ya takım elbise biçerken, kadınların en temel insani haklarına ne biçiyor? 

Bu karanlığın ve belirsizliklerin ortasında kadınlar var olma mücadelesi veriyor. Birimiz özgür değilsek, hiçbirimiz özgür değiliz. Birimizin tutsaklığı, hepimizi o tutsaklığın gölgesine sürükler. Afganistan’da yok sayılan kadın hakları, artık kadınları hiçleştirmeye doğru iterken, Suriye’de gerileyen kadın hakları, dünyadaki tüm kadınları etkileyecektir ve etkiliyor. 

Zifiri karanlık kadınların üzerine çökmeden söyleyecek sözümüz olmalı… Bu dünya bizim ve biz varız!


*Karanlık Çöktüğünde – İŞİD : Din adına şiddetin dünü ve bugünü / Fehim Taştekin

Arzu TORUN
Latest posts by Arzu TORUN (see all)