Kanıksadık mı yenildik demektir

Sokaktaki herhangi bir yurttaşa değil, sokaktaki herhangi bir Kürt yurttaşa da değil, seçimlerde HDP’ye oy vermiş bir seçmene de değil, bizim meslekte adı ünü duyulmuş, “iyi habercidir” diye namı yürümüş bir gazeteciye “59 HDP milletvekilinden şu anda kaçı hapiste” diye bir sorun bakalım. Adlarını değil sadece toplam sayılarını… 
Bakın bakalım, hazreti Google’a danışmadan bilen çıkacak mı?

***

1 Kasım 2015 genel seçiminde HDP 59 milletvekili çıkardı. Bunu ben bile biliyorum. 
7 Haziran seçimlerinde aldığı 6 milyonu aşkın oyun bir bölümünü 1 Kasım seçiminde kaybetti. Yine de 5 milyonu aşkın bir seçmen kitlesi HDP’ye oy verdi. Ben bunu da biliyorum. 
Ama şu anda “HDP’nin kaç milletvekili hapiste” sorusunun cevabını ben bilmiyorum.
Meslektaşlar, hem de siyaset dışında sudan çıkmış balığa dönen Ankaralı meslektaşlar arasında küçük bir telefon testi yaptım. 
Bilen çıkmadı. 
Cevaplayanlar Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ayhan Bilgen, İdrisBaluken’i bir çırpıda saydı. Ondan sonrasında cümleler “Eeeee… Iıııı… Yani şey…” gibi dolgu sesleri ile kesildi. Kimileri iki-üç kişi daha saydı. Kimileri dört- beş saydı ama çoğu yanlıştı. 
Ondan sonra iş matrağa döküldü: 
– Abi sen de ahret soruları soruyorsun. Biri çıkıyor, üçü giriyor… İkisi çıkıyor, birkaç gün sonra yine giriyor. Kim sayabilir, kim bilebilir ki? 
– Aydıncığım bana değil AKP’ye sor. Onlar anlaşılan bir liste yapmış, içeri girecek HDP milletvekillerini sıraya dizmiş. Çıkan olursa, yedek listeden eksiği tamamlıyorlar. Kih kih kih… 
-Yav hocam dalga mı geçiyorsun. Dışarıdaki HDP milletvekilleri bile bilmiyorartık. Sen tutmuş beni sınava çekiyorsun. 
İstanbul gazetecisi olmasına rağmen siyasette iddialı bir meslektaşla telefon sohbetini aynen aktarıyorum. 
– HDP’nin kaç milletvekili hapiste? 
– Bilirsem yarım maaş ikramiye yazar mısın bana abi? 
– Yazarım lan. 
– Gitti benim yarım maaş ikramiye… Keh keh keh…

***

Çoğunluğu Kürt, ama tümü Kürt olmayan seçmenlerden 7 Haziran’da 6 milyonu aşkın, 1 Kasım’da AKP Reis’inin “Bu sayılmaz. Al baştan bir daha” seçiminde 5 milyondan fazla oy alan bir siyasi partiden söz ediyoruz. 
Milletvekili gibi temsili demokraside seçmen iradesinin somutlaştığı kişilerden söz ediyoruz. 
Bu milletvekillerinden artık kaçının “dışarda”, kaçının “içerde” olduğunu bilemez hale geldiğimiz bir ülkeden söz ediyoruz… 
“Tutuklu milletvekili”gibi asgari demokrasi standartlarına sahip ülkelerde kimselere anlatamayacağınız, anlatsanız da anlamayacakları bir hukuk devleti cinayetini kanıksamış gibiyiz. 
Üstüne espriler üretecek, sonra da “Kih kih… Keh keh” diye kıkırdanacak kadar kanıksanmış bir siyasal atmosferdeyiz…

***

Böyle bir konuyu Tırmık’a taşımak nereden çıktı? 
Hiiiç, Avrupalı bir meslektaşım üç-dört gün önce telefonda bu soruyu bana sordu. 
Dilim kopsun, cevabı bilmediğim için yukarıdaki paragraflarda birkaçını aktardığım “demokrasi ayıplı” cevaplardan birini verdim ve ardından aynı arsızlıkla “Keh keh, kih kih” diye kıkırdadım. 
Kaç yıllık arkadaşım, Kosova’da, Bağdat’ta birlikte çalıştığım, mesleğini ciddiye aldığına yakından tanık olduğum bir meslektaşımdır. 
Sözünü esirgemedi. 
– Bu kadar kanıksadıysanız siz yenilmişsiniz demektir… 
Çok utandım. Utancımı hâlâ üstümden atabilmiş değilim…