İstanbul Üniversitesi’nin Yetkisiz Diploma İptali Kararı: Hukuki Skandal mı?

İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun, 1990 yılında usulsüz yatay geçiş yaptığı iddia edilen mezunların diplomalarını iptal etme kararı, hem akademik hem de hukuki açıdan ciddi tartışmaları beraberinde getirdi. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının bu karar kapsamında tartışmaya açılması, sürecin hukuki çerçeveden çıkarak doğrudan siyasi bir operasyona dönüştüğü yorumlarına neden oldu.

Üniversitenin 18 Mart 2025 tarihli toplantısında aldığı bu karar, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) mevzuatına ve üniversitelerin idari işleyişine aykırı bulunuyor. Zira, bir üniversitenin yönetim kurulunun değil, yalnızca ilgili fakültenin yönetim kurulunun mezuniyet ve diploma iptali konusunda yetkisi bulunuyor. Ancak İstanbul Üniversitesi, hukuki yetki sınırlarını aşarak bir karar almış ve bu kararın arkasına siyasi baskılarla dizilmiş bir mekanizmanın gölgesi düşmüştür.

Karar Yetkisiz, Üniversitenin Müdahalesi Hukuksuz

Ekrem İmamoğlu’nun avukatı, üniversitenin yönetim kurulunun böyle bir karar alma yetkisinin bulunmadığını ve kararın yok hükmünde olduğunu açıkladı. Avukata göre, sadece İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu’nun yetkili olduğu bir konuda üniversite yönetiminin devreye girmesi, akademik bağımsızlığa darbe niteliğinde.

Bu hukuksuzluk sadece teknik bir hata değil; aynı zamanda seçimlere aylar kala, iktidarın en büyük rakiplerinden biri olan İmamoğlu’na yönelik bir siyasi hamle olarak yorumlanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kimin rakip olarak çıkacağını belirlemek için hukuku eğip bükme girişiminde bulunduğu iddiaları güçleniyor.

İmamoğlu da konuyla ilgili sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, alınan kararın tamamen hukuksuz olduğunu vurguladı:

“İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun kararı HUKUKSUZDUR. Böyle bir karar alma yetkileri yoktur. Yetki, sadece İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu’ndadır. Bu kararı alanların tarih ve adalet önünde hesap verecekleri günler yakındır. Adalete, hukuka ve demokrasiye susamış milletimizin yürüyüşü durdurulamayacak. Kurtuluş Yok Tek Başına!”

Bu açıklama, mücadele vurgusuyla siyasi bir meydan okuma olarak da okunabilir. İmamoğlu, hukukun hiçe sayıldığı bir ortamda siyasi baskılara karşı duracağını ve halkın bu adaletsizliğe sessiz kalmayacağını dile getiriyor.

Siyasi Baskının Ayak Sesleri

Erdoğan’ın ve AKP iktidarının geçmişte benzer siyasi operasyonlarla muhalefeti etkisizleştirme çabalarına giriştiği biliniyor. Daha önce Ekrem İmamoğlu’na verilen siyasi yasak kararı, İstanbul seçimlerinin tekrarlanması süreci ve muhalif figürlerin çeşitli yargı hamleleriyle zayıflatılmaya çalışılması, iktidarın seçim stratejisinin hukuki ve idari araçlarla şekillendirildiği yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.

Bu kararın alınmasının hemen ardından yapılan açıklamalar ve verilen tepkiler, sürecin tamamen bağımsız bir akademik incelemenin değil, doğrudan siyasi bir operasyonun sonucu olduğunu gözler önüne seriyor.

Gelecek günlerde bu kararın yargıya taşınması ve hukuki süreçlerin nasıl işleyeceği merak konusu. Ancak siyasi bir müdahalenin üniversiteler eliyle yürütülmesi, akademik bağımsızlığın ve hukukun bir kez daha yerle bir edilmesi anlamına geliyor. Seçimler yaklaştıkça iktidarın daha agresif hamlelerde bulunabileceğine dair endişeler artıyor.