Boğaziçi Üniversitesi’ne destek olmak isterken polis saldırısı ile gözaltına alınan hak savunucularına 2 ayrı suçlamadan hapis cezası verildi.
İzmir Alsancak’ta 3 Şubat 2021 günü Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin direnişine destek olmak amacıyla yapılmak istenen basın açıklamasında gözaltına alınan ve hakkında dava açılan 6 kişinin yargılandığı davanın karar duruşması İzmir 49’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. “Görevi yaptırmamak için direnme”, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” ve “kamu görevlisine yönelik olarak hakaret” suçlamalarıyla yargılanan sanıklar ve avukatları duruşma salonunda hazır bulundu. İnsan hakları savunucuları ile çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de duruşmayı izledi.
Savcı bir önceki duruşmada Mehmet Kasar, Emine Akbaba, İrem Çelikbaş, İsmail Temel için ceza verilmesini, avukat Erdoğan Akdoğdu ve TİHV çalışanı Aytül Uçar hakkında için ise beraat talep ettiği mütaalasını tekrarladı.
Sanık avukatlarının esas hakkında yaptığı savunmalarda, yapılan eylemin Anayasal bir hak olduğu ve suç olmadığını söyleyerek müvekkillerinin beraatini talep etti.
Ardından kararını açıklayan mahkeme, Avukat Erdoğan Akdoğdu ve TİHV çalışanı Aytül Uçar’ın tüm suçlamalardan beraatine karar verirken, Mehmet Kasar, Emine Akbaba, İrem Çelikbaş ve İsmail Temel için ise “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet” suçlamasından 5’er ay, “Görevi Yaptırmamak için Direnme” suçlamasıyla 8 ay 10’ar gün, rından çeşitli oranlarda hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca İsmali Temel hakkında aldığı iki ceza içinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
“İnsan Hakları aykırıdır”
Davanın ardından insan hakları savunucuları adliye binası önünde açıklama yaptı. Burada konuşan Avukat Nehir Bilece, olay günü yaşananları hatırlatarak, “Hak savunucuları hakkında açılan bu davayı da benzer bir şekilde ihlalleri görünmez kılmak ve cezasızlığı kalıcılaştırmak amacıyla yapılan bir karşı hamle girişimi olarak gördüğümüzü daha önce de belirtmiştik. Aynı zamanda ifade, toplanma, gösteri yapma ve örgütlenme özgürlüklerini hedef alan bu baskı ve sindirme politikasıdır. Anayasa’ya ve Türkiye’nin ilk imzacılardan biri olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AIHS) de aykırıdır” dedi.
Hak savunucularının işkenceyi belgelemek ve raporlamakla yükümlü olduğunu anımsatan Bilece, “Bundan dolayı da hak savunuculuğu yargısal tacize maruz bırakılamayacağını bir kez daha yineliyoruz. Bu vesileyle Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler (BM) insan Hakları Savunucuları Bildirgesi’nin tüm hükümlerine ve taraf olduğu uluslararası belgelere uygun bir şekilde insan hakları savunucularını korumakla yükümlü olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Oysa bugün yapılan yargılamanın sonucunda bir kısım savunucu hakkında beraat kararı verilirken bir kısmı için ise ceza kararı verildi. Bizler duruşmada ısrarla vurguladığımız bu kararların hukuka aykırı olduğu hakikatini buradan bir kez daha dile getirmek istiyoruz” diye konuştu.