Görür: ‘Marmara’da beklenen büyüklükteki depremin hasarı GüneydoÄŸu’daki 11 ilin toplamından fazla olur’

Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen Çevre Festivali’nde önemli bir söyleÅŸi gerçekleÅŸtirdi. “Afet ve Kentsel Dirençlilik” baÅŸlığıyla yapılan söyleÅŸide, depremlerin aslında bir afet olmadığını ve dünyanın var olma sebebi olduÄŸunu vurgulayan Görür, “EÄŸer dünyada deprem olmuyorsa bilin ki hepimizin sonu gelmiÅŸtir, dünya ölmüştür. Ölü gezegende deprem yoktur” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Görür, depremlerin doÄŸal olaylar olduÄŸunu ve ancak insanların hayatlarını kaybetmesiyle bir afete dönüştüğünü belirtti. Özellikle fay hatları üzerine yapılan abuk sabuk binaların can kayıplarına yol açtığını ifade eden Görür, “Fay zonlarına, abuk sabuk binalar yaparsanız ölürsünüz. Ä°ÅŸte o zaman afet olur. Aynen GüneydoÄŸu’da olduÄŸu gibi, Marmara’da, Ä°stanbul’da beklediÄŸimiz gibi. Parası var, yok, emekli, fakir, fukara bakmadan devlet gücünü ÅŸefkatini göstermeli. Belediye ile kol kola girerek vatandaşımızın güvenliÄŸini saÄŸlamalı. Devlet olmanın gereÄŸi de budur” dedi.

Marmara bölgesinde beklenen deprem hakkında da bilgiler paylaÅŸan Görür, depremin minimum 7,2, maksimum 7,6 büyüklüğünde olacağını belirtti. Bu büyüklükte bir deprem yaÅŸanması durumunda hasarın GüneydoÄŸu’da 11 ilin toplamından daha fazla olacağını ifade etti. Çanakkale, Balıkesir, Bursa, TekirdaÄŸ ve Edirne gibi illerin etkileneceÄŸini söyleyen Görür, depremin etkisi altında bulunan bölgelerin hükümet ve belediyeler tarafından önemsenmesi gerektiÄŸini vurguladı.

Ayrıca, Avrupa yakasındaki zeminin Anadolu yakasına göre daha kötü olduğunu belirten Görür, her iki bölgede de kıyı bölgelerinin risk altında olduğunu ifade etti. Denize yakın bölgelerde yaşayanların özellikle dikkatli olması gerektiğini söyledi. Avrupa yakasında bulunan bölgelerde ise denizden itibaren ilk 10 kilometrenin özellikle tehlikeli olabileceğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Naci Görür’ün bu söyleÅŸiyle, depremlerin doÄŸal bir olgu olduÄŸu ve önemli olanın yapılaÅŸma ve kentsel dirençlilik önlemlerinin alınması olduÄŸu vurgulanmış oldu. Aynı zamanda devletin ve belediyelerin vatandaÅŸların güvenliÄŸi konusunda sorumluluklarının altı çizildi.