Genel-İş: Kadın istihdamı azalıyor, ücret eşitsizliği artıyor

Türkiye’deki kadınların çalışma yaşamında karşılaştığı eşitsizliği gözler önüne seren Kadın Emeği Raporu’na göre, kadınlar kayıt dışı çalıştırıyor, erkeklere göre daha az ücret alıyor.

Genel-İş Sendikası Emek Araştırma Merkezi, “Kadın Emeği Raporu”nu açıkladı. Kadınların çalışma yaşamında karşılaştığı eşitsiz koşullara dikkat çekilen raporda, Türkiye’de kadınların istihdama katılma oranının Avrupa Birliği ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerine göre daha düşük olduğu kaydedildi. Rapora göre, OECD ülkeleri ortalamasında kadınların istihdama katılım oranı ile erkeklerin istihdama katılım oranı arasında sadece yüzde 14,5’lik ve AB ülkeleri ortalamasında yüzde 10’luk bir istihdam açığı varken, Türkiye’de bu fark yüzde 39,1 olarak kaydedildi.

Rapora göre, Türkiye istihdamda cinsiyet açığının en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor. Güney Afrika’da istihdamda cinsiyet açığı oranı 10,7; Meksika’da yüzde 31,2; Yunanistan’da yüzde 17,8 ve İtalya’da yüzde 8,9 olarak belirtildi.

Kadınlar daha az kazanıyor

Raporda, kadın ve erkeklerin aynı işten farklı ücretler kazandığı belirtilirken, en fazla ücret eşitsizliğinin yevmiyeli çalışan erkek ve kadınlar arasında olduğuna dikkat çekildi. Raporda, erkeklerin, kadınlara göre yüzde 27 daha fazla kazandığı ve ücret eşitsizliğinin işteki duruma göre de değiştiği ifade edildi. Ücretli ve maaşlı çalışan kadın ve erkekler arasında yüzde 17,6’lık bir ücret eşitsizliği bulunurken, yevmiyeli çalışan erkekler, yevmiyeli çalışan kadınlara göre yüzde 83,8 daha fazla kazanıyor. Rapora göre, 2020 yılında yevmiyeli çalışan erkeklerin 19 bin 434 TL, yevmiyeli çalışan kadınların 10 bin 572 TL kazandığı açıklandı. Bununla birlikte ücret farkı sırasıyla; kendi hesabına çalışanlar, işverenler ve ücretli, maaşlılar çalışanlar olarak değişiyor, 2020 yılında kendi hesabına çalışan kadınlar 21 bin 516 TL kazanırken kendi hesabına çalışan erkekler 35 bin 255 TL kazandı. Rapora göre, kadın işverenler 105 bin 767 TL kazanırken, erkek işverenler 127 bin 908 TL kazandı.

Kadın işsizliği artıyor

Cinsiyete göre ülkelerin işsizlik oranına bakıldığında Türkiye’nin kadın işsizlik oranının, birçok ülkeye göre yüksek olduğunun belirtildiği raporda, yıllar içerisinde dar tanımlı kadın işsizlik oranına bakıldığında kadınların işsizlik oranlarının daha da yükseldiği ve kadın erkek işsizlik farkının kadınlar aleyhine daha da açıldığına yer verildi.

TÜİK Verileri

Raporda, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine de yer verildi. TÜİK’in verilerine ilişkin raporda şu bilgiler yer aldı: “TÜİK 2021 Aralık ayı verilerine göre Türkiye’de toplam istihdam edilenlerin sayısı 29 milyon 550 bin kişidir. İstihdamdaki kadın sayısı 9 milyon 401 bin (yüzde 29) iken, istihdamdaki erkek sayısı 20 milyon 148 bin (yüzde 63,5) dir. 2015-2020 yılları arasında kadın ve erkek istihdamı arasındaki farka baktığımızda benzer bir tablonun olduğunu görmekteyiz. 2015 yılında kadınların istihdam oranı yüzde 27,1 iken, erkeklerin istihdam oranı yüzde 63,5’dir. Son 5 yıllık süreçte kadın istihdamının en düşük olduğu yıl 2020’dir. TÜİK 2021 yılı 4. çeyrek verilerine göre, 15-24 yaş arası genç kadın işsizliği 493 bin kişi ile yüzde 27,2’dir. Oysaki geniş tanımlı genç kadın işsizliği 943 bin kişi ile yüzde 42,7’dir ve dar tanımlı işsizliğin iki katıdır.”

Çalışma hayatına katılma

Raporda, kadınların çalışma hayatına katılımı önündeki engeller “hem toplumsal cinsiyet eşitsizliği hem de kamusal bakım hizmetlerinin yetersizliği nedeni ile engelli, yaşlı ve hasta bakımı ile ev işleri” olarak sıralanırken, 13,3 milyon kadın ev işleri ve bakım sorumlulukları nedeniyle çalışma hayatına katılamadığı ifade edildi. Türkiye’de her 10 kadından 3’ü kayıt dışı çalıştığı belirtilen raporda, 1 milyon 533 bin kadının yarı zamanlı çalıştığı, yarı zamanlı çalışanların yüzde 73’ününde kayıt dışı olduğu kaydedildi.

10 Kadından biri sendikalı 

Kadının işgücüne ve istihdama katılımı ile sendikalaşma arasında doğrusal bir ilişki olduğu belirten raporda, kadın işçilerin sendikalaşma oranının yüzde 10, erkek işçilerde yüzde 15,7 olduğu belirtildi. Raporda kadınların sendikaya üyeliği önündeki engeller şöyle sıralandı: “Sendikaların da daha çok erkek egemen bir yapıya sahip olması, kadın işçilerin sendikal faaliyetlere katılımı ve örgütlenmelerini sağlayacak politikaların yetersizliği, kadınların sendikalara katılımını zayıflatmaktadır.”

Eşitlik politikaları sağlanmalı 

Raporda, kadınların çalışma eğitim hayatına katılabilmesi için cinsiyet eşitliği temelli politikalar uygulanması çağrısı yapılırken, kadınların istihdama katılması için atılması gereken adımlar ise şöyle sıralandı:

“* Kadınların toplumsal hayata ve dolayısıyla istihdama katılımını engelleyen başta toplumsal önyargılar ve muhafazakâr politikalara karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan politikalar savunulmalı ve hayata geçirilmelidir.

  • Hükümet politikalarında ve yerel yönetimlerde kadın haklarının geliştirilmesi için bütçe ayrılmalıdır.

  • Kadınlara yönelik her türlü şiddet ve taciz engellenmeli, özellikle işyerlerinde karşılaşılan şiddete karşı disiplin mekanizmaları işletilerek cezai yaptırımlar hayata geçirilmelidir.

  • ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi bir an önce Türkiye tarafından imzalanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi’nden fiilen çekilme kararından vazgeçilmelidir.

  • Kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimlerine karşı tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır.

  • Kadınların işe alım ve yükselmelerinde cinsiyetçi politikalardan vazgeçilmelidir.

  • Kadın ve erkek arasında yaşanan ücret eşitsizliği giderilmelidir.

  • Ebeveyn izni ücretli bir hak olarak hem kadın hem erkeklere devredilemez bir hak olarak tanınmalıdır.

  • Tüm yasal düzenlemeler toplumsal rollere göre değil, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde yeniden düzenlenmelidir. Örneğin; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30. maddesine dayanılarak çıkarılan, ‘Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmeliğin 13. Maddesi’ ile işverenlere 100-150 kadın işçinin olması halinde emzirme odası kurma, 150 den çok kadın işçinin olması halinde ise kreş açma zorunluluğu getirilmiştir. Bu düzenleme sadece ‘kadın işçi sayısı’ üzerinden değil, ‘kadın ve erkek işçi sayısına’ göre belirlenmelidir.

  • Sendikaların olduğu işyerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı toplu sözleşmeler yapılmalıdır.

  • Kadınlara özgü görülen ev içi sorumlulukların çözümü için kamu politikaları hayata geçirilmelidir. Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak tüm kadın ve erkeklerin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalıdır.

  • Kayıt dışı işlerde çalışan kadınların kayıt altına alınması yönünde hükümet politikaları hayata geçirilmelidir. Başta ev işçisi kadınlar olmak üzere güvencesiz çalışan kadın ve erkeklerin sosyal güvence ve iş güvencesine sahip olması için gerçekçi ve uygulanabilir politikalar hayata geçirilmelidir.

  • Eğitim politikaları toplumsal yapının dayattığı ataerkilliğin ötesine geçerek eşitlik temelinde yeniden düzenlenmeli ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır.”