Bakışları keskin, mavi gözlü ve iri yarı biriydi. Galaxy Düğün salonuna girdiğinde onun Irak’ın Musul kentinde köle pazarına dönüştürülen bu mekanın sorumlusu olduğu hemen anlaşılıyordu.
Yere IŞİD militanlarınca kaçırılan onlarca Ezidi kadın ve kız yatırılmıştı.
Bir araya toplanmış kadınların arasında yürüdü, en ufak hareket edeni sert şekilde dövdü.
Bir noktada durdu, 14 yaşındaki bir kızı saçlarından tutup sürükledi. Daha sonra dışarı çıkardı.
Belli ki onu kendisine ayırmıştı. Bu olay meydana geldiğinde 2014 yılıydı.
Adı Hacı Abdullah olan şeriat hakimi bu şahıs aynı zamanda IŞİD’in köle sisteminin de mimarlarından biriydi.
Daha sonra IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin yardımcısı oldu.
Örgüt içerisinde Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi takma adı ile biliniyor. ABD başına 5 milyon dolar ödül koydu.
Uluslararası Adalet ve Hesap Verebilirlik Komisyonu (CIJA) araştırmacıları, şimdilerde aralarında Hacı Abdullah’ın bulunduğu IŞİD militanlarının “insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve soykırım” suçlarından yargılanmaları için deliller topluyor.
CIJA’nın kurucusu ve yöneticisi Bill Wiley, “Ezidi kadınları köleleştirmeye ve tecavüz etmeye örgütün militanları kendi başlarına karar vermedi. Bu, grubun tepe yönetimi tarafından özenle yürütülen bir plandı.” diyor.
“Pratikte uygulamanın ötesinde, sözde devletlerinin (Irak Şam İslam Devleti) tüm gereksinimlerini yerine getirdiler.” diyen Wiley, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Böyle yaparak artık Ezidi çocuk doğmadığından emin olmak istiyorlardı, Ezidileri yok edeceklerdi.”
Bulgularının bir kısmını AP ile paylaşan araştırmacılar, IŞİD belgeleri, hayatta kalmayı başaranlar ve örgütün içini bilenlerle yapılan görüşmeler yoluyla, “köle ticaretini kuran ve yöneten 49 IŞİD mensubu ile aralarında Batılı, Asyalı, Afrikalı ve Arap savaşçıların da bulunduğu yaklaşık 170 köle sahibi olduğunu belirlediklerini” dile getirdi.
Ayrıca bunlar arasında, çoğu Ezidi toplumun köylerine komşu olan bölgelerden finansörler, askeri komutanlar, yerel valiler ve kadın tacirleri de bulunuyor.
IŞİD’in kölelik sistemi
Eski ‘köleler’, onları kurtaranlar ve tutuklu militanlarla görüşen AP ajansı, köleliğin ilk dönemlerinde IŞİD’in nasıl merkezi uygulamalarından biri haline geldiğini ve militanların kendi aralarında Ezidi kadınları alıp satması ile nasıl zengin olduklarını gösteren bir tablo oluşturdu.
En çok da kadınları tekrar ailelerine satmaktan para kazandılar…
Buna göre, örgütün kendi literatüründe grubun “yönetim kurulu” köle sistemini inşa etti, güvenlik birimleri uyguladı ve sözde İslami mahkemeler de bu süreci denetledi.
Sadece terör örgütü üyesi değiller
CIJA, IŞİD militanlarının sadece terör örgütü üyeliği ve maddi destek suçlamaları değil, aynı zamanda insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçlarından da yargılanabilmeleri için davalara zemin oluşturmayı amaçlıyor.
Geçen ay Ezidilere karşı soykırım suçlamasıyla ilgili ilk davada Alman mahkemesinde Iraklı bir kişinin, bir Ezidi kadını ve 5 yaşındaki küçük kızını zincirleyerek susuzluktan ölüme terk ettiği için yargılamasına başlanmıştı.
Öte yandan BM soruşturmacıları ellerinde Irak’ta Ezidilere yönelik işlenen suçların faillerine karşı açılan davaları güçlendirebilecek 2 milyon ses kaydı kanıt bulunduğunu belirtiyor.
Kaçırılan kadın ve kızlar, savaşçılara hediye olarak dağıtıldı
IŞİD, 2014’te Ezidi toplumun yaşadığı Irak’ın Musul kentinin Şengal (Sincar) ilçesindeki bölgelere saldırı başlattı. Bir hafta süren saldırıda yüzlerce kişi öldürüldü.
Yarısı kadın ve kız çocuklarından oluşan 6 bin 417 kişi de kaçırıldı. Bu arada gözaltına alınan yetişkin erkeklerin çoğu daha sonra IŞİD militanlarca öldürüldü.
İlk etapta kaçırılan kadın ve kız çocukları, Şengal (Sincar) saldırısına katılan militanlara hediye olarak dağıtıldı.
Birçok savaşçı kendi ‘kölesini’ almak için Hacı Abdullah’tan saldırıya katıldıklarını teyit eden bir belge aldı. Bu ifadeler eski tutuklular ve CIJA tarafından kayda alındı.
IŞİD Musul, Rakka ve diğer şehirlerde köle pazarı işletiyordu
Kadınların geri kalanı IŞİD’in kontrol ettiği diğer bölgelere taksim edildi.
Örgüt Musul, Rakka ve diğer şehirlerde merkezi köle pazarları işletiyordu.
Suriye’nin Palmira kentindeki köle pazarında, kadınlar IŞİD üyelerinin teklif vermesi için bir pistte yürütülürken kimileri de kadınları piyango ile dağıtıyordu.
Köle sahibi olan militanların kaydını ise örgütün Divanül Cünd olarak da isimlendirdiği Asker Dairesi tutuyordu.
Savaşçılara ellerindeki köle başı aylık 50 dolar, çocuk başı da 35 dolar ödeme yapılıyordu.
IŞİD savaşçıları on binlerce dolar para kazandı
‘Köleler’, kişisel kazanç için yeniden satıldı. Bazı IŞİD üyeleri, kadınları fidye karşılığında ailelerine teslim ettikleri için on binlerce dolar para kazandı.
Daha sonra örgüt yetkilileri kadınları çocuklarından ayırmayı ve kadınların resimlerini sosyal medyada yayınlamayı yasakladı.
Ayrıca köle satışlarının ‘İslami bir mahkeme’ tarafından kaydedilmesi gerektiğini bildirdi.
Yönetimden gelen bir talimatla Ezidi kadınların savaşçı, komutan ya da örgüt yetkilileri dışındaki kişilere satılması ya da fidye karşılığında ailelerine teslim edilmesi yasaklandı.
Uymayanlara cezalar verileceği bildirildi.
Hatta şubat 2016 tarihli bir bildiride üst düzey herhangi bir örgüt yöneticisinin köle sahibi olması bile ‘yönetim kurulu’nun onayına tabi tutuldu. Bildiri, örgütün üst düzey yöneticilerinin de bu durumu suistimal ettiğini ortaya koyuyor.
Leyla’nın hikayesi
Leyla Taloo’nun iki buçuk yıllık esaret hayatı, IŞİD üyelerinin örgütün koyduğu kuralları başta kendilerinin sürekli olarak nasıl ihlal ettiğini gösteriyor.
Leyla, “Her şeyi izin verilebilir olarak açıkladılar. İslam hukuku dediler. Kadınlara, hatta gencecik kızlara tecavüz ettiler.” diyor. Kendisinin de 8 kişi tarafından alınıp satıldığını belirtiyor.
Leyla, 2014 yılında IŞİD militanlarınca kaçırılmış. Ardından eşi, oğlu ve yeni doğan kızı da kaçırılmış. Kocasıyla birlikte köleleştirilmekten veya öldürülmekten kaçınması için Müslüman olmaya zorlanmış.
Onlar da köleleştirilmekten ya da öldürülmekten kaçınmak için Müslüman olmuş.
Ancak bu seçim hiçbir anlam ifade etmemiş. Zira Müslüman olan erkekler katledilirken Taloo ve diğer kadınlar da köleleştirilmiş.
Ona göre eşleri, erkek kardeşleri ya da babaları kıyımdan geçirilen veya kaybolan kadınlar ve kız çocukları, tecavüz ve kölelik için meta olarak kabul edildikleri bir dünyanın sapkın kurallarında yaşamayı öğrenmek zorunda kaldılar.
“Defile gibiydi, bizi izleyen erkeklerin arasında yürüyorduk”
Leyla, “Tüm bunlar neden?” diye soruyor ve ekliyor, “Öldürmek, kesmek ya da kadınları almak için ikinci kez asla düşünmezlerdi.”
Örgüt her ne kadar satışları mahkeme iznine tabi kılsa da Taloo evsiz kalan köle pazarına atılmış ve el altından alınıp satılmaya başlamış.
Kendi deyimiyle ‘seks kölesi’ne dönüştürülüp defalarca satılmış.
Sahiplerinden biri, Iraklı bir cerrah, dört Suudi erkeğinin görüp ‘inceleyebilmesi’ için kıyafetler giydirip makyaj yaptırmış.
Daha sonra IŞİD’in din polisinin bir üyesi kendisini yaklaşık 6 bin dolara satın almış.
O sahibi de sahibi olduğu kölelerin fotoğraflarını internette yayınlayıp potansiyel alıcılar için adeta bir geçit töreni düzenlemiş.
Taloo, “Defile gibiydi, “Bizi kontrol eden erkeklerle dolu bir odada yürüyorduk.” diyor.
“Hamile bırakıp zorla kendi kendime kürtaj yaptırdı”
Kendisini satın alanlardan birisi, 2 yaşındaki kızını Iraklı bir kadına satmakla tehdit etmiş. Taloo’yu hamile kalmaya ardından fikrini değiştirip kürtaj yapmaya zorlamış.
Satın alan bir başka kişi ise önce hamile bırakıp ardından kendi kendine kürtaj yapmaya mecbur bırakmış.
“Adımı gizlemeyin, Ezidiler için adalet mücadelesi veriyorum”
Leyla Taloo, diğer IŞİD kurbanı kadınların aksine adının gizlenmesini istemiyor.
Kendisinin Ezidiler için adalet mücadelesi verdiğini dolayısıyla adının her yerde kullanılmasını istiyor.
Leyla Taloo, çocukları ve görümcesiyle birlikte kaçakçılara para ödeyerek kaçmayı başardı.
Bu arada Irak’ın Kürt bölgesinde, kaçırılan Ezidilerle ilgili faaliyet yürüyen ofisin verilerine göre çoğu aileleri tarafından fidye ödenen yaklaşık 3 bin 500 ‘köle’ son yıllarda IŞİD’den kurtarıldı.
Ancak bin 300’ü kadın ve çocuk olmak üzere 2 bin 900 Ezidi’den hala haber alınamıyor.
Bazılarının kendilerinin kaçıranlarla birlikte hala Suriye’de olduğu ya da farklı ülkelere kaçırılmış olabilecekleri sanılıyor.
Bazı kadınların, kendilerini kaçıranlarla birlikte çölde ve mağaralarda olduğunu öngörülüyor.
IŞİD militanlarından çocukları olan bazı Ezidi kadınların ise toplum baskısı nedeniyle kendi köylerine dönemediği ve bazılarının ise intihar ettiği biliniyor.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024