Erkan Baş: “İBB’ye Giden Yolun Taşlarını Döşüyorsunuz”

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü casusluk soruşturması kapsamında TELE 1 Televizyonu’na kayyum atanması ve Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınması, basın özgürlüğüne yönelik yeni bir müdahale olarak değerlendirildi. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, “İBB’ye kayyum atanmasının önünü açmak için bu ucuz numaralarınız sonuç vermez” diyerek tepki gösterdi.

Kayyum Kararı: Basına Yönelik Baskı Zincirine Yeni Bir Halkamı?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın sabah saatlerinde “casusluk” soruşturması kapsamında gözaltına alındığını duyurdu. Savcılığın açıklamasına göre Yanardağ’ın “kanalı fiilen kullandığı” ve “resmî kayıtlarda oğlunun şirket sahibi olarak göründüğü” gerekçesiyle, TELE 1’in bağlı olduğu ABC Radyo Televizyon ve Dijital Yayıncılık A.Ş.’ye Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyum olarak atandı.

Bu karar, Türkiye’de muhalif medyaya yönelik sistematik baskının yeni bir aşaması olarak yorumlanıyor. TELE 1, iktidar politikalarını eleştiren yayın çizgisiyle uzun süredir hedefteydi. Gözaltı ve kayyum hamlesi, “yargı yoluyla medya susturma” stratejisinin yeni bir örneği olarak değerlendiriliyor.

Erkan Baş: “Kaybedeceksiniz”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, karara sert tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Baş, süreci bir “hukuk garabeti” olarak nitelendirdi:

“TELE1’e kayyum atanması, Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınması ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte bir ‘casusluk’ soruşturmasına tabi tutulması akılla, mantıkla açıklanamayacak bir hukuk garabetidir. İBB’ye kayyum atanmasının önünü açmak için bu ucuz numaralarınız sonuç vermez. Kaybedeceksiniz.”

Baş’ın sözleri, sadece TELE 1’e değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik olası bir müdahalenin de habercisi olarak okunuyor.

Demokrasi Krizi Derinleşiyor

Son yıllarda muhalif medya kuruluşlarının lisans iptalleri, para cezaları, erişim engelleri ve gözaltılarla karşı karşıya kalması; Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü alanındaki gerilemeyi daha görünür hale getirdi. TELE 1’e yönelik kayyum kararı, bu sürecin yargı eliyle kurumsallaşmakta olduğuna işaret ediyor.

Yargı kararlarının siyasal bir araç hâline gelmesi, demokratik rejimlerde “yargı bağımsızlığı” ve “çoğulcu medya düzeni” ilkelerini zedeleyen temel sorunlardan biri. TELE 1 örneği, sadece bir medya kurumuna değil, aynı zamanda toplumun haber alma hakkına yönelmiş bir müdahale olarak okunuyor.

“Casusluk” Söylemi ve İktidarın Kriz Yönetimi

İktidarın muhalif figürleri hedef almak için “casusluk” suçlamasına sıkça başvurması, siyasal meşruiyet krizinin bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Benzer suçlamalar geçmişte akademisyenlere, gazetecilere, insan hakları savunucularına yöneltilmişti. TELE 1’e dönük operasyonun da bu çerçevede, “muhalefeti sindirme” amacı taşıdığı ileri sürülüyor.

Siyasal analizlere göre, bu tür girişimler yaklaşan seçimler öncesinde “korku iklimi” yaratma çabasının parçası. Ancak toplumun farklı kesimlerinden yükselen tepkiler, bu stratejinin ters tepebileceğine işaret ediyor.


  • NHY / TELE1, Türkiye İşçi Partisi Resmî Sosyal Medya Hesabı (X, 23 Ekim 2025)