Ekrem İmamoğlu: “Televizyonlara Çıkarıp Bize İftira Atanların Bir Avuç Rantçı Olduğunu da Kendiniz Tescil Etmiş Oldunuz

Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’ndan, geçtiğimiz günlerde hükümete yakın televizyon kanallarında dile getirilen ağır itham ve iftiralara yönelik çok sert bir açıklama geldi. İmamoğlu’nun açıklaması, sadece bir savunma değil, aynı zamanda geçmişte İstanbul’un nasıl yağmalandığını ve bu yağmanın medya aracılığıyla nasıl aklanmaya çalışıldığını gözler önüne seren çarpıcı bir siyasal teşhir niteliği taşıyor.

“Rüşvet” Deyip Geçmişin Ceza Kayıtlarını Öne Sürdüler, Ama Para Belediye Kasasına Girmiş

İddialar, geçmişte İstanbul’da usulsüz yapılaşmaya imza atmış bazı kişi ve şirketlerin, kendi dönemlerinde aldıkları idari cezaları rüşvet gibi sunarak bugün İBB yönetimini karalamaya çalışmasıyla gündeme geldi. Yandaş kanallar, bu ceza ödemelerini “rüşvet verildi” diyerek çarpıtırken, kamuoyunun gözünden kaçmayan önemli bir detayı ise sessizce geçti: Bu paraların tamamı, belediyenin resmi hesaplarına girmiş, yani hukuk çerçevesinde tahsil edilmişti.

Oysa bugün aynı çevreler, hukuki ceza süreçlerini “rüşvetmiş gibi” göstererek, hem İmamoğlu’nu hem de ekibini organize suç örgütü gibi göstermeye çalışıyor. Oysa ortada, geçmiş dönemlerin sistematik olarak görmezden geldiği imar suçlarına karşı, İBB tarafından uygulanan idari yaptırımlar var.

İmamoğlu: “Televizyonlara çıkarıp iftira atanların bir avuç rantçı olduğunu kendiniz tescillediniz”

İmamoğlu’nun açıklaması tam da bu çarpıtma kampanyasına bir yanıt olarak geldi:

“Yeşil alanları, deprem toplanma alanlarını, askeri alanları imara açtınız, birilerine özel imar verdiniz, şehri katlettiniz. Trafiği mahvettiniz. Sadece 15 yılda 130 projede kamu alanlarından ve imar hareketliliğinden birilerine sağladığınız rant tam 85 milyar dolar.”

Bu cümlelerle İmamoğlu, 2004 sonrası İstanbul’un nasıl bir “imar rantı cumhuriyeti”ne dönüştüğünü özetlerken, özellikle medyada dolaşıma sokulan iftiralara karşı da bir hatırlatma yaptı: Bu projelerde kimlerin kazandığını, hangi bürokratların ve siyasilerin kimlere alan açtığını toplum biliyor.

Açıklamanın devamı ise hem kendi ekibini savunuyor, hem de bu kirli medya kampanyasının ardındaki niyeti ortaya koyuyor:

“Şehri birlikte mahvettiğiniz kişiler şimdi de utanmadan televizyonlara çıkıp, çalışma arkadaşlarıma iftira atıyor. Neymiş, benim yol arkadaşlarım rant projelerine karşı çıkmışlar. İyi ki karşı çıkmışlar, bu tutumlarından dolayı hepsiyle gurur duyuyorum. Bütün çalışma arkadaşlarım İstanbul’un muhafızıdır, bu şehre ihanet eden her işe karşı çıkarlar ve çıkacaklar.”

“Bu şehir yağmalanırken susanlar, bugün televizyonlarda ahlak dersi vermeye kalkıyor”

İmamoğlu’nun açıklaması yalnızca bir savunma metni değil, aynı zamanda bir hafıza uyarısı. 2000’li yıllardan itibaren İstanbul’da giderek azalan yeşil alanlar, askeri arazilerin lüks konutlara çevrilmesi, deprem toplanma alanlarının AVM’lere dönüştürülmesi gibi onlarca örnek, bu 85 milyar dolarlık rant sisteminin dayanaklarını oluşturuyor.

Bugün bu düzenin eski ortaklarının, televizyonlara çıkarak İBB yönetimini çete ilan etme çabası ise tam da bu yağma düzeninin yeniden hortlatılmak istendiğini gösteriyor. Ancak İmamoğlu, buna izin vermeyeceklerini net bir biçimde ifade etti:

“Bir avuç insana sağladığınız rant dönemi çoktan bitti. Televizyonlara çıkarıp bize iftira atanların bir avuç rantçı olduğunu da kendiniz tescil etmiş oldunuz.”