Depremde Ölüm Değil, İhmal Öldürdü: Sevda Karaca’dan Bakan Tunç’a 6 Şubat Soruları

6 Şubat 2023 depremlerinde resmi kayıtlara göre on binlerce kişi yaşamını yitirdi. Ancak bir kısmının ölümü, yalnızca yer kabuğunun kırılmasına değil, devletin ve özel sektörün kırılan vicdanına da bağlanıyor. Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, bu ihmaller zincirinin en sembolik örneklerinden biri olan Havva Özyurt’un ölümünü ve benzer yüzlerce vakayı Meclis gündemine taşıyarak, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a sordu: Bu ölümlerin sorumluları neden hâlâ yargılanmadı?

“Annemizi deprem değil, ihmaller öldürdü”

Karaca’nın yazılı soru önergesine taşıdığı Havva Özyurt vakası, 6 Şubat sabahı 04:17’de Antakya’daki evinde enkaz altında kalan bir annenin, saatler süren yardım bekleyişinin, kamu kurumlarının gecikmesinin ve siyasi aymazlıkların ölümle sonuçlandığı acı bir örnek. Özyurt’un çocuklarının ifadelerine göre, annelerini öldüren şey, deprem değil; AFAD’ın 72 saat gecikmesi, iş makinelerinin şehre sokulmaması, karayollarının çökmüş olması ve yerel yönetimlerin siyasi hesaplaşmalarıydı.

Enkazdan gönüllülerin yardımıyla kurtarılan iki kardeşin çabaları, anneleri Havva Özyurt için yeterli olmadı. AFAD, “6 saatlik iş” dediği kurtarma operasyonunu üstlenmedi. Aile, şehir dışından kendi çabalarıyla bulduğu iş makinesini bölgeye sokmak istese de kamu görevlileri buna izin vermedi. Sonuç: Havva Özyurt beşinci gün enkazdan cansız çıkarıldı. Devletin, cenazenin taşınmasına bile yardımcı olmadığını belirten Karaca, “Askerler kendi araçlarıyla cenazeyi götürmeyi reddetti,” dedi.

Sağlıkta da çifte standart

Depremin ardından kurtarılan iki kardeşin tedavisi için başvurdukları özel hastaneler, “depremzede olduklarına dair belge” ibraz edilmediği gerekçesiyle ücretsiz tedaviyi reddetti. Karaca, Adalet Bakanı’na şu soruyu yöneltti: “Depremzede olduklarına dair belgeyi görmeden hastaları tedavi etmeyen özel hastaneler hakkında bir yargı işlemi yapılmış mıdır? Buna rağmen bu hastanelere hazineden ne kadar ödeme yapılmıştır?”

Özyurt ailesinin geç ulaşmasının nedenlerinden biri de karayollarının ağır hasar görmesi. Karaca, bu yolların yapım ve bakımını üstlenen firmalara ne kadar kamu kaynağı aktarıldığını ve bu firmaların sorumluluğu hakkında herhangi bir tazminat ya da cezai işlem yapılıp yapılmadığını da sordu. Kamu kaynaklarının şeffaf kullanımını sorgulayan bu sorular, iktidarın “altyapı yatırımlarıyla övünen” yüzünü adalet terazisine çağırıyor.

Siyaset kentsel dönüşümün önünü kesti

Karaca’nın önergesinde vurguladığı bir başka önemli nokta da Antakya Belediyesi ile Hatay Büyükşehir Belediyesi arasında yaşanan siyasi çekişmelerin, kentsel dönüşüm başvurularını yıllarca sonuçsuz bırakmasıydı. AKP’nin yönettiği Antakya ile CHP’nin yönettiği Hatay Büyükşehir Belediyesi arasındaki siyasi gerilim, halkın can güvenliğini bile gölgeledi. Karaca, Özyurt ailesi gibi başvurularına rağmen dönüşüm bekleyen yurttaşların taleplerinin neden karşılıksız kaldığını ve sorumlu belediye görevlileri hakkında neden hâlâ işlem yapılmadığını da Bakan Tunç’a yöneltti.

Bakan Tunç’a Yöneltilen Sorular

EMEP Milletvekili Karaca’nın Adalet Bakanı’na yönelttiği sorular şöyle:

  1. Antakya’da yıkılan binaların müteahhitleri ve meslek elemanları dışında herhangi bir kamu görevlisi hakkında dava açılmış mıdır?

  2. Kentsel dönüşüm talepleri reddedilen yurttaşların yaptığı resmi şikâyetler neden iki yıldır sonuçsuzdur?

  3. AFAD yetkilileri hakkında, deprem bölgesine geç ulaşmaları ve kurtarma çalışmalarından imtina etmeleri nedeniyle başlatılmış bir soruşturma veya dava var mıdır?

  4. Özel hastaneler tarafından, depremzede belgesi olmaksızın tedavi reddi sonrası yargı süreci başlatılmış mıdır? Bu hastanelere hazineden ne kadar ödeme yapılmıştır?

  5. Karayollarını yapan şirketlere ödenen ücretler, bu yolların ulaşıma engel olacak şekilde çökmesi sonrası gözden geçirilmiş midir? Bu şirketler hakkında tazminat süreci başlatılmış mıdır?

“Kaza değil, kader değil, cinayet”

Sevda Karaca’nın önergesi, yıllardır toplumun dilinde olan bir hakikati Meclis kürsüsüne taşıyor: Bu ölümler doğal değil, siyasi; bu felaket kader değil, ihmaller zincirinin sonucu. Kamu kurumları, belediyeler, özel şirketler ve siyasi karar vericiler arasında örülen bu ölüm ağı; sadece bir annenin değil, on binlerce insanın hayatına mal oldu. Karaca’nın sorduğu sorular, bu ölümlerin “faili meçhul” kalmasına izin verilmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Adaletin yerini bulması için, önce bu sorulara cevap verilmeli.


  • NHY / Evrensel Gazetesi