Zorla kaybedilmeyi sadece askeri diktatörlerin uygulamadığını hatırlatan Birleşmiş Milletler (BM), dünyanın dört bir yanında, muhalifleri bastırma aracı olarak bu ihlalin yaygın bir şekilde yaşandığı uyarısında bulunuyor.
BM’nin, internet sitesinde bugüne ilişkin yer alan açıklamasında, zorla kaybetmenin, toplumda terörü yaymak için bir strateji olarak sıklıkla kullanıldığı belirtiliyor ve bu uygulamanın yarattığı güvensizlik duygusunun, kaybedilenlerin yakın akrabalarıyla sınırlı kalmayıp, onların birlikte yaşadığı toplulukları ve toplumu da bir bütün olarak etkilediğine dikkat çekiyor.
Zorla kaybetmenin küresel bir sorun haline geldiği ve artık dünyanın belirli bir bölgesiyle sınırlı olmadığına dikkati çekilen metinde, “Bir zamanlar büyük ölçüde askeri diktatörlüklerin ürünü olan zorla kaybetmeler, günümüzde, özellikle muhalifleri siyasi olarak bastırmanın bir aracı olarak, karmaşık iç çatışma durumlarında gerçekleştirilmesi özellikle endişe verici” deniliyor.
Ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla bağlantılı
BM’nin Zorla Kaybedilme Komitesi ve Çalışma Grubu tarafından ortak yapılan açıklamada, dünya genelinde zorla kaybetmeleri bütüncül bir şekilde daha iyi önlemek için devletlerin zorla kaybetme ile ekonomik, sosyal ve kültürel haklar arasındaki bağlantıyı daha fazla tanıması gerektiği uyarısında bulunuldu.
Açıklamada, zorla kaybetmenin, doğası gereği, kaybedilenlerin, akrabalarının ve diğerlerinin ekonomik, sosyal ve kültürel hakları da dahil olmak üzere her türlü hakkını ihlal eden karmaşık bir suç olduğu vurgulandı.
Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların etkin bir şekilde korunmamasının da zorla kaybetmelere katkıda bulunan bir faktör olduğu vurgulanan açıklamada, yoksulluk içinde yaşayan insanların daha fazla savunmasız ve daha yüksek zorla kaybetme riskine maruz kaldıkları ifade edildi.
Bazı durumlarda, ceza adaleti sistemiyle karşılaştıklarında, tutuklanma, yargılanma, mahkumiyet ve tutukluluk koşullarını sorgulamak için hukuki tavsiye ve yardımdan mahrum kalanların sistem içinde kaybolduğu” kaydedilen açıklamada, “zorla kaybetme mağdurlarının da çoğunlukla marjinalleştiği, devlet kurumlarının çok az olduğu veya hiç bulunmadığı bölgelerde yaşadıkları, ailelerinin ve akrabalarının adalete erişimlerinin de yeterli olmadığı vurgulandı.
BM’nin konu ile ilgili sözleşmesi neyi içeriyor?
Birleşmiş Milletler, 21 Aralık 2010 günü 65/209 sayılı kararıyla 2011 yılından itibaren başlamak üzere 30 Ağustos’u resmi olarak Uluslararası Zorla Kaybedilenler Günü olarak anmaya başladı.
Birleşmiş Milletler “Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşmesi”nin 1. maddesinde “Fiili savaş durumu, savaş tehdidi, ülke içinde siyasal istikrarsızlık veya başka herhangi bir kamusal acil durum dahil olmak üzere, hangi istisnai koşullar söz konusu olursa olsun, bunlar zorla kaybedilme olayları için gerekçe olarak ileri sürülemez.” ifadesi yer alıyor.
Birleşmiş Milletlere göre zorla kaybedilme kişilerin, devlete çalışan veya devletin yetkilendirmesi, desteği ve bilgisiyle hareket eden kişi veya gruplar tarafından tutuklanması, gözaltına alınması, kaçırılması veya herhangi bir biçimde özgürlüklerinden yoksun bırakılması; sonrasında özgürlükten yoksun bırakmayı inkar etme veya kaybolan kişinin nerede ve ne durumda olduğunu gizleme ve sonuçta kayıp kişinin hukukun koruması dışında kalması olarak tanımlanıyor.
Dünya genelinde zorla kaybetme vakaları özellikle de etnik ve dini çatışmaların ya da iç savaşların yaşandığı ülkelerde meydana geliyor. Brezilya, Uruguay, Şili, Peru, Guatemala, Arjantin, Filipinler, El Salvador, Sri Lanka, Suriye, Nepal, Irak, İran ve Cezayir gibi ülkelerde çok sayıda örneği bulunuyor.
Af Örgütü’nden Türkiye’ye çağrı
Uluslararası Af Örgütü, şubat ayında Türkiye’deki kaçırılma ya da zorla kaybedilmeyle anılan kayıp vakalarına ilişkin Türk makamlarından açıklama talebinde bulundu. Alman Haber Ajansı DPA’ya konuşan Örgüt yetkilisi Milena Büyüm, ‘zorla kaybedilme’ iddialarının soruşturulmasının devletin bir yükümlülüğü olduğunu hatırlattı.
Uluslararası Af Örgütü daha önce 29 Aralık 2020’den beri kayıp olan eski başbakanlık hukuk müşaviri Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in bulunması için Ankara Başsavcılığı’na ‘Acil Eylem Çağrısı’nda bulunmuştu.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024