Bir Siyasi Savaşın Gölgesinde: Özgür Özel’den Erdoğan’a “Ahtapot” Cevabı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayla hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ahtapot” benzetmesine cevap verdi hem de AKP’li belediyelerdeki yolsuzluk iddialarını gündeme taşıyarak siyasi iktidarın yönünü doğrudan hedef aldı. Bu çıkış, hem içerdiği sembolik dil hem de Sayıştay raporlarına dayanan somut iddialar açısından kayda değerdi.

“Ahtapotun Kolları” ve Sayıştay Raporları

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’daki muhalif yapılanmaları “ahtapota” benzetmesi üzerine Özgür Özel, bu metaforu tersine çevirdi ve AKP’nin yönetimindeki belediyeleri işaret ederek şu sözlerle yanıt verdi:

“Ahtapotun kollarını arıyorsan, işte Fatih Belediyesi, işte Bayrampaşa Belediyesi, Bahçelievler Belediyesi, pek yakında Esenler Belediyesi…”

Bu açıklama, sadece sembolik değil, aynı zamanda idari denetim raporlarıyla desteklenen ciddi bir yolsuzluk ithamı niteliğindeydi. Özel’in Sayıştay raporlarını referans alarak AKP’li belediyelerdeki usulsüzlükleri kamuoyuna açıklaması, CHP’nin son dönem stratejisinin temel taşlarından biri olan “temiz siyaset” vurgusunun bir örneği olarak öne çıktı.

“Beşli Çete” ve “Kırk Haramiler” Retoriği

Özgür Özel, konuşmasında Erdoğan’a hitaben kullandığı “asıl ahtapot sensin” ifadesini genişleterek, Türkiye’deki büyük kamu ihalelerini alan şirketler grubunu hedef aldı ve bunları “beşli çete” ya da “kırk haramiler” olarak tanımladı:

“Bu Tayyip Bey’in ahtapotunda, beşli çete dediğin kırk haramiler. Yaklaşık 43 şirket bunlar.”

Bu ifadeler, CHP’nin uzun süredir sürdürdüğü “kayırmacı kamu ihale düzeni” eleştirisinin devamı niteliğinde. Bu söylem, seçmene yönelik “halktan yana ekonomik düzen” çağrısıyla da birleşiyor.

Ekrem İmamoğlu ve 19 Mart Süreci

Konuşmanın en çarpıcı anlarından biri, 19 Mart sabahı evi polis tarafından basılarak gözaltına alınan Ekrem İmamoğlu’nun durumu üzerinden yapıldı. Özgür Özel, İmamoğlu’na sahip çıkan uluslararası sosyalist dayanışmayı hatırlattı ve Saraçhane eylemlerini “milletin iradesine sahip çıkma” örneği olarak tanımladı.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez başkanlığındaki Sosyalist Enternasyonal toplantısı da bu bağlamda uluslararası meşruiyet arayışının bir sahnesi haline getirildi.

Darbe Tartışmaları ve İsmet İnönü Vurgusu

Özgür Özel, Erdoğan’ın CHP’yi 27 Mayıs Darbesi ile özdeşleştirme çabasına karşılık, Demokrat Parti’nin bugünkü temsilcileriyle yürütülen ortak demokrasi mücadelesini hatırlattı. Özellikle İsmet İnönü’nün ismini anarak:

“O İsmet Paşa’ya uzanan dili… kınıyorum.”

“İsmet Paşa cumhurbaşkanı olarak geldi… Sen başbakan olarak geldin, cumhurbaşkanı oldun ama cunta başkanı olarak siyaseti noktalıyorsun.”

Bu ifadeler, Erdoğan’ın tarihsel meşruiyetini sarsmaya dönük bir hamleydi. Özel, 15 Temmuz gecesi CHP’nin Meclis’e giderek darbeye karşı nasıl tavır aldığını da hatırlattı ve böylece AKP’nin “milli irade savunucusu” söylemine karşı kendi demokrasi anlatısını güçlendirmeye çalıştı.

Uluslararası Siyaset, Gazze ve Trump Eleştirisi

Konuşma, sadece iç politika değil, dış politika göndermeleriyle de dikkat çekti. Özel, Trump’ın Gazze’ye dair “turistik kent” söylemine ve doğal gaz rezervlerine el koyma planlarına gönderme yaparak, AKP’nin çifte standardını eleştirdi. Aynı şekilde, Kıbrıs politikasında da etkisiz kaldığını ileri sürdü.

Değerlendirme: Yeni Muhalefet Dili mi, Savaş Çağrısı mı?

Özgür Özel’in bu konuşması, CHP’nin klasik “devlet adamı muhalefetinden” çok daha agresif bir çizgide yürüdüğünün göstergesi. Erdoğan’ın sembolik diliyle aynı düzlemde cevap vermesi, siyasi rekabetin giderek daha sertleştiğini gösteriyor.

Bu konuşma, aynı zamanda yeni bir dönemin işaretini de taşıyor:

  • Yolsuzluk ifşaları teknik değil, artık politik bir silah olarak kullanılıyor.
  • CHP uluslararası sosyalist çevrelerden aldığı destekle, Erdoğan’a karşı yalnız olmadığını göstermek istiyor.
  • “Cunta” yaftası Erdoğan’a iade edilerek tarihsel anlatı yeniden kuruluyor.

Özgür Özel’in çıkışı bir “savunma” değil, doğrudan bir “saldırı” niteliğindeydi. Erdoğan’ın “ahtapot” suçlamasıyla kurmaya çalıştığı kriminalize edici dilin karşısına, AKP’yi sistemli yolsuzlukların merkezi gibi göstermek isteyen, alternatif bir suçlama dili yerleştirilmeye çalışılıyor.