Büro Emekçileri Sendikası Araştırma Merkezi (BES-AR), 2025 yılı Ocak ayı için dört kişilik bir memur ailesinin sağlıklı beslenmesi ve temel ihtiyaçlarını karşılaması için gereken asgari harcama tutarını açıkladı. Veriler, Türkiye’deki ekonomik kriz ve yaşam maliyetindeki artışın kamu emekçileri üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Çarpıcı Veriler
BES-AR’ın araştırmasına göre:
- Açlık sınırı: Dört kişilik bir memur ailesinin sağlıklı beslenmesi için gereken asgari tutar aylık 30.617 TL olarak belirlendi.
- Yaşam maliyeti: Bekâr bir çalışanın temel ihtiyaçlarını karşılamak için yapması gereken aylık harcama tutarı 41.476 TL.
- Yoksulluk sınırı: Gıda, giyim, konut, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi tüm zorunlu giderleri kapsayan yoksulluk sınırı ise 80.940 TL oldu.
Büyükşehirlerde Durum Daha Vahim
Araştırma, özellikle büyükşehirlerde kamu emekçilerinin yaşam koşullarını daha da zorlaştıran bir tabloyu ortaya koyuyor:
- Kamu emekçileri maaşlarının %75-80’ini kira harcamalarına ayırmak zorunda kalıyor.
- Barınma maliyetini karşılamak için, birçok kamu emekçisi öğrenci evleri gibi toplu yaşam alanlarına yönelmek zorunda kalıyor.
2025 yılına girerken, asgari ücretin hala açlık sınırının altında kalması, çalışan kesimlerin geçim sıkıntısını derinleştiriyor. Sağlıklı beslenme maliyetinin günlük 1.020 TL’yi geçtiği vurgulanırken, bu durum özellikle düşük gelirli kesimleri daha fazla etkiliyor.
BES-AR’dan Birleşik Mücadele Çağrısı
BES-AR, açıklamasında kamu emekçilerinin insanca bir yaşam sürebilmeleri için şu taleplerin yerine getirilmesi gerektiğini vurguladı:
- 3600 ek gösterge talebinin hayata geçirilmesi.
- Kamu çalışanları için adil bir ek gösterge düzenlemesinin yapılması.
- Mülakat uygulamasının kaldırılması ve işe alım süreçlerinde hakkaniyetin sağlanması.
- Grev hakkını içeren bir toplu sözleşme yasası çıkarılması.
BES-AR, tüm sendikaları ortak bir mücadeleye davet ederek dayanışma çağrısı yaptı.
Bu veriler, Türkiye’deki ekonomik eşitsizliklerin ve yaşam maliyetlerindeki artışın kamu emekçileri üzerindeki ağır etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor. Özellikle barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sıkıntılar, insanca yaşam koşullarının sağlanması için daha güçlü bir sosyal politika gerekliliğini ortaya koyuyor.