CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü vesilesiyle, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekti. Tanrıkulu, verilerini paylaşarak, 2002’den bu yana 34 bin 908 işçinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Bu korkunç rakam, yalnızca işçilerin çalışma koşullarındaki tehlikelerin boyutunu değil, aynı zamanda hükümetin iş sağlığı ve güvenliği politikalarındaki eksiklikleri de gözler önüne seriyor.
Tanrıkulu’nun raporuna göre, 2025 yılının ilk üç ayında 443 işçi hayatını kaybetti. Bu veriler, işçilerin güvenli çalışma koşullarına sahip olamadığının, hükümetin bu konuda adım atma noktasında isteksiz olduğunun bir göstergesi. Tanrıkulu’nun vurguladığı gibi, “Birilerinin dediği gibi iş cinayetleri kader, fıtrat değil, cinayettir.” Bu açıklama, işçi ölümlerinin önlenebilir olduğunu ve iktidarın iş güvenliği tedbirlerini öncelikli hale getirmediğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Verilerde özellikle dikkat çeken bir diğer önemli nokta, 2013-2024 yılları arasında en az 2 bin 664 genç işçinin ve 742 çocuk işçinin yaşamını yitirmiş olması. Ayrıca, AKP’nin iktidar yıllarında en az 978 çocuk işçinin öldüğü ifade ediliyor. Çocuk işçiliği sorunu, zorunlu eğitim çağındaki 600 bini aşkın çocuğun okul dışı kalması ile birleşerek, ekonomik sebeplerin bu dramatik tabloyu nasıl derinleştirdiğini gösteriyor.
Son dönemde yaşanan bazı trajik iş cinayetleri, Tanrıkulu’nun açıklamalarıyla birlikte daha da dikkat çekici hale geliyor. 16 yaşındaki Halil’in Gaziantep’teki işyerinde elini makineye kaptırması, 17 yaşındaki Necip’in seyyar merdivenden düşerek hayatını kaybetmesi ve 14 yaşındaki Abdurrahman’ın Niğde’de plastik geri dönüşüm tesisinde kaza geçirip kolunu kaybetmesi, bu ölümlerin ne denli önlenebilir olduğunu ve sistemin yetersizliğini gözler önüne seriyor.
Tanrıkulu’nun raporunda, eğitimdeki aksaklıklar da dile getirilmiş. Türkiye’nin 85 milyonluk nüfusunun 21 milyon 817 binini çocuklar oluşturuyor. Zorunlu eğitim çağındaki 612 bin 814 çocuk ise okul dışında kaldı. Yaş arttıkça eğitim dışına çıkan çocuk sayısının arttığına dikkat çeken Tanrıkulu, bu çocukların çoğunun okuldan uzaklaşmasının başlıca sebebinin ekonomik zorluklar olduğunu belirtti. Çocuk işçiliği ve eğitimsizlik, toplumun geleceğini tehdit eden ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Bu verilere bakıldığında, Türkiye’de işçilerin yaşam hakları ve eğitim hakkı arasındaki bağ, daha da önemli bir hal alıyor. İş cinayetlerinin önlenmesi, sadece iş güvenliği önlemleriyle değil, aynı zamanda bu işçilerin ailelerinin geçim sıkıntılarının ortadan kaldırılması, eğitim olanaklarının arttırılması ve devletin bu konuda sorumluluk almasıyla mümkün olacaktır.
Sezgin Tanrıkulu, AKP’nin iş güvenliği ve işçi sağlığı konusundaki tutumunu eleştirerek, bu ölümlerin son bulması için daha etkin bir politika ve yasa reformunun gerekliliğine vurgu yapıyor. Tanrıkulu, “Yaşamını yitiren bütün işçi kardeşlerime rahmet diliyorum ve bu cinayetlerin son bulması için mücadelemizi sürdüreceğiz,” diyerek, bu trajedilere karşı sesini yükseltmeye devam edeceğini belirtti.
AKP iktidarındaki 34 bin 908 işçi ölümü, yalnızca bir rakam değil, aynı zamanda hükümetin işçi sağlığı ve güvenliği alanındaki başarısızlığının somut bir göstergesidir. Tanrıkulu’nun verileri, iş cinayetlerinin sadece istatistiksel bir sorun olmadığını, toplumsal bir felaket olduğunu da ortaya koyuyor. Bu durumu değiştirebilmek, işçi hakları ve güvenliği konusunda güçlü bir toplum hareketi gerektirecektir.
- Kriz, Saldırı ve Tutarlılık: Özgür Özel’in Siyasi Stratejisi - 1 Haziran 2025
- Oğuzhan Müftüoğlu: “Karşıdevrim Süreci Anayasa İle Kalıcı Hale Getirilmek İsteniyor” - 1 Haziran 2025
- İlhan Cinanher: “AKP ile Anayasa Tartışmak Mümkün Değil” - 1 Haziran 2025