Basın-İş’ten Adalet Bakanı’na Açık Mektup: “Karabay Hakkında Hâlâ İddianame Hazırlanmadı”

Gazetecilik değil, susturma hedefleniyor

Tutuklu gazeteci Furkan Karabay’ın durumu, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik sistematik baskının bir başka örneği olarak kamuoyunun gündeminde yerini koruyor. DİSK Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a hitaben kaleme aldığı açık mektupta, Karabay’ın yaklaşık 70 gündür iddianamesiz biçimde Silivri’de tutulduğuna dikkat çekerek “hukuksuzluğun kurumsallaşmış hali”ne işaret etti.

Karabay’ın Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla yargılanabilmesi için Adalet Bakanlığı’nın izni gerektiğine vurgu yapan Dedeoğlu, bu iznin 29 Mayıs’ta çıkmasına rağmen, hâlâ bir iddianame hazırlanmadığını belirtti. Sendikanın mektubunda bu durum “keyfi adalet”in ve yargının siyasallaşmasının açık göstergesi olarak tanımlandı.

Gazetecilik Faaliyeti Suç Sayıldı

15 Mayıs sabahı evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan Karabay, aynı gün tutuklandı. Kendisine yöneltilen suçlamalar arasında “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” iddiaları yer aldı.

Söz konusu suçlamaların temelini, Karabay’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturmalara dair haberleri, Ekrem İmamoğlu, Ahmet Özer ve Resul Emrah Şahan’a ilişkin yayınları ve Alan adlı YouTube kanalında gerçekleştirdiği açıklamalar oluşturuyor. Gazetecinin Mahir Polat’ın sağlık durumuna ilişkin yaptığı haberlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişteki ifadelerini hatırlatması “hakaret” sayılırken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve Başsavcı Vekili Can Tuncay’ın ad ve fotoğraflarına yer vermesi “hedef gösterme” olarak yorumlandı.

Anayasal Güvence Askıya Alındı

Dedeoğlu, açık mektubunda Anayasa’nın 26. maddesine açıkça atıf yaparak düşünce ve ifade özgürlüğünün anayasal bir hak olduğunun altını çizdi. “Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” şeklindeki anayasal hükmü hatırlatan Dedeoğlu, Karabay hakkında yürütülen sürecin bu maddeyi fiilen askıya aldığını ifade etti.

Dedeoğlu’nun mektubunda şu ifadeler yer aldı: “Doğrudan gazetecilik faaliyetleriyle ilgili suçlamalar yöneltilen Gazeteci Furkan Karabay hakkında adaletin bir an önce tecelli etmesini dilemekteyim.”

Susturma Mekanizması mı, Hukuk Devleti mi?

Karabay’a yöneltilen suçlamalar, basit bir yargılama süreci olmaktan ziyade, doğrudan gazetecilik mesleğini ve kamu yararına yapılan haber faaliyetlerini cezalandırma niyeti taşıyor. Süreçteki belirsizlik, yargının bağımsızlığının sorgulanmasına neden olurken, kamuoyunun bilgi alma hakkı da açıkça hedef alınıyor.

Basın-İş’in Adalet Bakanlığı’na yönelik çağrısı, sadece bir gazeteci için değil, basının tamamı için bir uyarı niteliği taşıyor. Soru basit: Hukukun üstünlüğü mü işleyecek, yoksa siyasal müdahalelerin gölgesindeki cezasızlık rejimi mi derinleşecek?

Furkan Karabay dosyası bu soruya verilecek yanıtla tarihsel anlamını bulacak.