Ayşe Barım Silivri Cezaevi’nde Fenalaştı: Ağır Hastalığına Rağmen Tahliye Engellendi

Gezi davası kapsamında tutuklanan menajer Ayşe Barım, Silivri Cezaevi’nde fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Gazeteci Nevşin Mengü’nün duyurduğu bilgiye göre Barım, uzun süredir ağır sağlık sorunları yaşamasına rağmen halen tutuklu bulunuyor.

Barım’ın avukatları daha önce mahkemeye sundukları sağlık raporlarında, 56 yaşındaki müvekkillerinin beyin anevrizmaları, ciddi kalp-damar sorunları ve inme riski taşıdığını, cezaevine girmeden önce planlı bir açık kalp ameliyatı olduğunu belirtmişti. Tüm bu hayati risklere rağmen mahkeme, tutukluluğunun devamına karar vermişti.

Tahliye Kararı Verildi, Savcılık Engelledi

Barım hakkında İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı verilmişti. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı karara itiraz etti. İtirazı değerlendiren ağır ceza mahkemesi, Barım hakkında yeniden tutuklama kararı verdi. Böylece tahliye işlemi gerçekleşmeden dosya yeniden “tutuklu yargılama” rejimine döndü.

Söz konusu yargı süreci, yargının bağımsızlığı ve tutuklama tedbirinin orantılı kullanımı açısından ciddi soru işaretleri yaratıyor. Barım hakkında yöneltilen suçlama ise Gezi eylemlerine katıldığı gerekçesiyle “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” gibi en ağır siyasi suçlardan biri. Ancak kamuoyuna yansıyan bilgiler, Barım’ın herhangi bir şiddet çağrısı, eylem planlaması ya da darbe teşebbüsüyle somut bağının kurulamamış olduğuna işaret ediyor.

İnsan Hakları Hukuku Açısından Endişe Verici

Cezaevlerinde tutukluların yaşam hakkı ve sağlık hizmetlerine erişimi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında devletin mutlak yükümlülüğü altında değerlendiriliyor. AİHM’in daha önce verdiği kararlarda, sağlık durumu ciddi risk altında olan tutukluların cezaevinde tutulmasının yaşam hakkı ihlali anlamına geldiği açıkça belirtilmişti.

Ayşe Barım’ın geçirdiği son sağlık krizi, Türkiye’de tutuklu yargılamaya yönelik keyfi uygulamalar ile temel hakların ihlali arasındaki tehlikeli ilişkiyi bir kez daha gözler önüne serdi.

Barım’ın yaşamı, yargının rutin takdir yetkisine teslim edilmiş durumda. Ve bu süreçte sorulması gereken en acil soru şu: Bir insan, ağır sağlık sorunları ve ölüm riskiyle karşı karşıyayken hâlâ neden cezaevinde tutuluyor?