Alman verimliliÄŸinin sırı…

Berlin Brandenburg Havaalanı 2011’den biri inÅŸaat halinde. Proje bütçesi milyarlarca dolar aşıldı ama ufukta hala ışık görünmüyor. Ne oldu o ünlü Alman verimliliÄŸine?

Alman verimliliği aslında bir efsaneden ibaret ve kökeni dine, milliyetçiliğe, aydınlanma düşüncesine ve birkaç büyük savaşa dayanıyor.

Bu efsane 20. yüzyılda doruğa ulaştı ve o zamandan beri yararlı bir araç oldu Almanlar için. Büyük yıkım getiren savaşa, ülkeyi ikiye bölen duvara, onları zayıflatan para birimine ve sonlarını getirebilecek mali krize rağmen önde gitmeyi başardılar.
Ama havaalanı konusunda aynı şey söylenemez.

Alman espri anlayışı gibi Alman verimliliği de bu ülkeyi ziyarete gidenlerin en çok konuştuğu konulardan biri. Dakikasını şaşmayan trenler, bakımlı otoyollar, bu yollarda kullanılan Alman yapımı hızlı otomobiller, trafik lambası yeşile dönmeden karşıdan karşıya geçmemek ve geçenleri şiddetle kınamak…

Aslında Alman verimliliği olarak adlandırılan şey Almanların kural düşkünü olması. Bu özellik yabancıları şaşırtıyor.

Alman verimliliÄŸinin kaynağından söz ederken Prusya’nın adı mutlaka geçer. Militarizmi, milliyetçiliÄŸi ve amansız çalışma ahlakı ile Prusya krallığının geçmiÅŸi yüzyıllar öncesine dayanıyor ve 19. Yüzyılda doruÄŸa ulaÅŸtığında kuzey Almanya’nın büyük bir kısmı ile günümüz Polonya topraklarını kapsıyordu.

Hiç espri yapmayan kuzeyli Prusyalılar sağa sola sefer düzenler, verimsiz tarlalarda patates çapalarken Bavyeralılar ılıman iklimde şen bir halde biralarını yudumluyordu.

Prusya’da Luther Protestanlığının benimsenmesiyle iki kesim arasındaki uçurum daha da büyüdü.
Martin Luther, Kutsal Roma Ä°mparatorluÄŸu’nun Katolik kurallarından uzak, yeni bir Alman Hristiyanlığı hayal ediyordu.

İşte onun eserleri çalışkan, kurallara uyan, otoriteyi destekleyen Alman imajını biçimlendirdi.
Prusya bu özelliklere sahip çıkmakla kalmadı, onları ulusal özellikleri haline getirdi. 19. yüzyıla kadar Almanya, Fransa ve Slavlarla olan sınır anlaşmazlıkları dönemlerinde bir araya gelen dağınık krallıklardan oluşuyordu.

1870-71’de Fransa-Prusya savaşında 3 Napolyon’u yenilgiye uÄŸratması ile bu durum deÄŸiÅŸti ve günümüz Almanya’sının temelleri atılmış oldu.

Bu zafer de Alman verimliliÄŸi inancının pekiÅŸmesine neden oldu. Karanlık ormanlar, tepelikler ve seyyahlar ülkesinin içkici romantikleri ve ÅŸarapçı filozofları imajı sona ermiÅŸ, Almanya artık güçlü militarist geleneÄŸi olan Prusya’nın esiri, Avrupa’nın dikkat etmesi gereken bir ülke oluvermiÅŸti.

Birinci Dünya Savaşı’na ait propaganda afiÅŸlerinde Almanlar her ÅŸeyi bilen, her ÅŸeyi gören, her yerde olan insanlar olarak tasvir ediliyordu.

Peki, 1945’te müttefik ülkelerin zaferine raÄŸmen, Alman verimliliÄŸi konusundaki bu inanç neden bugün de devam ediyor?

ABD ve Ä°ngiltere baÅŸta olmak üzere bu ülkelerde, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkmasına raÄŸmen Almanya’nın ikinci bir savaÅŸta savaÅŸacak gücü bulmasına, ki bu savaÅŸta ilk savaÅŸ sonunda uygulanan yaptırımların rolü de olsa, hayranlıkla bakılıyor.

Almanya’nın 1950 ve 60’lardaki ‘ekonomik mucizesi’ verimli çalışma etiÄŸine baÄŸlanıyor, Ruslara karşı Batı Almanya’yı güçlendirmek için ne kadar para pompalandığı görmezden geliniyor.