İktidar partisi, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecine müdahale etmeye yönelik hamlelerini hızlandırıyor. Gazeteci Nuray Babacan’ın Nefes Gazetesi’ndeki köşe yazısına göre, AKP’nin temel hedefi, adil bir seçim yarışı yerine muhalefet içinde bölünme ve kriz yaratmak. İktidarın planı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu yargı süreçleriyle saf dışı bırakmak, ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı öne sürerek muhalefeti parçalamak üzerine kurulu. Ancak bu strateji, parti içinde de tartışmalara yol açıyor.
AKP’nin Seçim Stratejisi: İmamoğlu’nu Engelle, Yavaş’ı Böl
Babacan’ın yazısına göre AKP’de, seçim sürecini muhalefet açısından sorunlu bir hale getirme planı yürürlükte. “Basitçe; 1- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı, hukuki olmayan müdahaleyle engellenecek. 2- Ondan sonra sıra Mansur Yavaş’a gelecek. 3- Plan bu kadar net sonuçlanmasa bile İmamoğlu ile Yavaş’ın arasının açılması ve bölünme sağlanacak. 4- Genel seçimlerde olduğu gibi muhalefetin parçalı ve sorunlu bir şekilde seçime girmesi sağlanacak” ifadeleriyle planın temel unsurlarını aktarıyor.
Bu stratejiye göre, İmamoğlu’nun hukuki süreçlerle elenmesi sonrasında Mansur Yavaş’ın önünün açılacağı, ancak muhalefet bloğu içinde bir ayrışma yaşanarak CHP içinde gerilim yaratılacağı konuşuluyor.
İktidar Neden Yavaş’ı Tercih Ediyor?
AKP içindeki bazı kesimlerin değerlendirmelerine göre, iktidarın Yavaş’ı öne çıkarmasının arkasında milliyetçi tabanın desteğini almak ve CHP içinde bir ayrışma yaratmak var. Babacan’ın aktardığına göre, “Yavaş’ın adaylığının devletin içindeki milliyetçi kanadın da tercihi olduğu, yapılan operasyonların onun önüne açmak amacı taşıdığı yorumları yapılıyor.”
Ancak Erdoğan’ın Yavaş’ı tercih etmesinin bir diğer nedeni, onun seçimde daha zayıf bir rakip olacağına dair beklenti. Yazıda bu konu şöyle özetleniyor:
•İmamoğlu’nun halkla güçlü ilişkisi Erdoğan için ciddi bir risk oluşturuyor.
•Mansur Yavaş, seçim kampanyasında daha kolay bir rakip olarak görülüyor.
•Yavaş’ın Kürt seçmenle kurduğu mesafeli ilişki, geniş tabanlı bir muhalefet hareketi için dezavantaj yaratıyor.
Hatta bazı AKP’li kaynaklar, Yavaş’ın Erdoğan’a karşı kazansa bile “daha kolay ilişki kurulabilir” bir isim olduğunu, geçmiş dönemin hesaplarını sormayacak biri olarak görüldüğünü iddia ediyor.
AKP İçindeki Farklı Görüşler: ‘Hata Yapıyoruz’ Diyenler Var
Babacan’ın aktardığına göre, AKP içinde bu planın dezavantajlı sonuçlar doğurabileceğini savunanlar da bulunuyor. Parti içinden bir kurmayın şu sözleri dikkat çekiyor:
“Ekrem İmamoğlu ile ilgili atılan her adım içeriğine bakılmaksızın siyasi olarak değerlendiriliyor ve kendisine puan yazıyor. Kamuoyu açısından inandırıcılığı yok. Bizim kitlemiz bile şüpheyle yaklaşıyor. Adamla beş yıldır uğraşıyoruz, ona prim kazandırmaktan başka işe yaramadı.”
AKP içinde, İmamoğlu’na yönelik hukuki müdahalelerin onu daha da güçlendireceğini düşünenler var. Muhalefetin adayına yönelik baskının, toplumda mağduriyet algısını pekiştirerek ters etki yaratabileceği konuşuluyor.
Muhalefeti Bölme Planı: ‘Parçala-Böl-Yönet’
Babacan’a göre, iktidarın nihai amacı, muhalefetin tek aday etrafında birleşmesini önlemek. AKP’nin seçim stratejisi, muhalefetin İmamoğlu ve Yavaş üzerinden bölünmesini sağlamak ve CHP içinde iç gerilimler yaratmak üzerine kurulu. Babacan, bu durumu şöyle özetliyor:
“O yüzden iktidar medyasının da yardımıyla kurgulanan oyun; hukuk, etik, ilke gibi ahlaki kuralların hiçbirini içermeden sahneleniyor. Ülkenin gerçek gündemi, yoksuzluk, yolsuzluk, hayat pahalılığı, ekonomik kriz, adaletsizlik hiç konuşulmadan muhalefet kendisine kurulan tuzaklarla boğuşmak zorunda bırakılıyor…”
Muhalefet Nasıl Hareket Edecek?
AKP’nin bu planı, muhalefetin iç bölünmelere sürüklenmesini ve seçime parçalanmış şekilde girmesini hedefliyor. Ancak partinin içinde de bu planın ters tepebileceği görüşünü savunanlar var. Muhalefetin bu strateji karşısında nasıl bir yol izleyeceği, önümüzdeki süreçte belirleyici olacak.
Babacan’ın değerlendirmelerine göre, AKP’nin İmamoğlu ve Yavaş üzerinden yürüttüğü bu siyasi mühendislik, Erdoğan’ın seçim stratejisinin temel taşlarından biri haline gelmiş durumda. Ancak geçmişte olduğu gibi, baskılar ve müdahaleler, muhalefet içinde bir kenetlenme yaratabilir mi? Bu sorunun cevabı, önümüzdeki süreçte netleşecek.
- Üniversite Öğrencilerine Yürüyüş Engeli: Bakanlık Önünde Gözaltılar - 17 Mart 2025
- AKP’nin Ekrem-Mansur Planı: Muhalefeti Bölme Stratejisi mi? - 17 Mart 2025
- İliç Maden Faciası Davası Başladı: 43 Sanık Yargılanıyor - 17 Mart 2025