Açlık grevinde 100’üncü gün: Kalp yetmezliÄŸi baÅŸladı

Açlık grevinin 61’inci günüydü. Akademisyen Nuriye Gülmen ve ilkokul öğretmeni Semih Özakça 181 gündür olduÄŸu gibi o gün de iÅŸlerine iadeleri talebiyle Ankara Yüksel Caddesi’ndeki insan hakları anıtının önüne gitmiÅŸlerdi.

Ama Nuriye Gülmen o gün fenalaÅŸmıştı. Bir elin kireç gibi olmuÅŸ yüzünü, alnını, bir baÅŸka elin avcunu ovduÄŸu, yüzündeki maskeden zorla nefes alıp verdiÄŸinin seçildiÄŸi, yanındaki Semih Özakça’nın ona bakakaldığı görüntüler hala birçok kiÅŸinin aklı

Bugün ise Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevlerinin 100’üncü günü.

O görüntülerden farklı olarak, bugün insan hakları anıtı önünde deÄŸiller. Sincan Cezaevi’nde tutuklular.

Yine o görüntülerden farklı olarak bugün sağlık durumları çok daha kötüye gitmiş halde.

‘Her gün ömürlerinden yiyorlar’

Avukatları Engin GökoÄŸlu, “Her geçen gün ömürlerinden yiyorlar diyebiliriz,” sözleriyle baÅŸlayarak saÄŸlıkları hakkındaki son durumu aktarıyor:

“Nuriye artık bizim görüşlerimize tekerlekli sandalyeyle geliyor. Normalde avukat görüşleri hücrelerinden çıkıp yürüyerek geldikleri bir yer. Ama artık bir destek olmaksızın, bir gardiyan refakati olmaksızın, tekerlekli sandalyeye binmeksizin asla yürüyüp gelemiyor.

“Çok aÄŸrı çektiÄŸini, kaslarında aÄŸrı olduÄŸunu söylüyor. Önceleri savunmasına yönelik notlar alıyordu. Ä°ki gün önce gördüğümüzde kalem bile tutamaz haldeydi.

“Semih Hoca, Nuriye’ye göre biraz daha iyi. Görüş alanına yürüyerek gidip gelebiliyor ama onun da ağız içinde yaralar var. Onlar iyileÅŸmedi hala.

“Nuriye gün boyu yatakta. Tuvalete çıkamıyor artık. 46 kiloya düştü. SaÄŸlık durumu gittikçe kötüleÅŸiyor. Zihni açık, morali yerinde ama acılar çekiyor.

“Nuriye Hoca yataÄŸa bağımlı. Semih açısından da bu süreç çok yakın. Bu durum ilerlerse daha baÅŸka yıkımlar olacaktır.”

Açlık grevinde kritik evreye aslında 45’inci gün itibarıyla giriliyor, 60’ıncı günden sonra ise ölümler görülebiliyor.

Ankara Tabip Odası (ATO) geçtiÄŸimiz günlerde yaptıkları açıklamada, açlık grevinin 90’ıncı gününde ortaya çıkabilecek durumları şöyle özetlemiÅŸti:

  • Åžiddetli karın aÄŸrısı,
  • Yüksek riskli ve ilerleyici kilo kaybı,
  • Kas doku yıkımı,
  • Böbrek fonksiyonlarında belirgin bozulma ve buna baÄŸlı kan elektrolit deÄŸerlerinde dengesizlik,
  • Kan elektrolit deÄŸerlerindeki bozulmaya baÄŸlı kas kontrolünün ortadan kalkması,
  • Kalp ritminde düzensizlik, kalp kası yıkımı,
  • Kas ve kemik aÄŸrıları,
  • Vücut ısı kontrolünün bozulmasına baÄŸlı hipotermi,
  • Kan hücre sayısında belirgin düşme,
  • Bağışıklık sisteminde ciddi zayıflama,
  • Ölümcül enfeksiyonlara karşı düşkün hale gelme,
  • Çoklu organ yetmezliÄŸi ve geri dönüşümü mümkün olmayan sekeller.

ATO’nun halen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı bizzat muayene etmelerine Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmiyor.

Ancak ATO BaÅŸkanı Dr. Vedat Bulut, edindikleri bilgiler ışığında, açlık grevinde 100’üncü gün itibarıyla durumun hayli kritik olduÄŸunu söylüyor:

“Özellikle Nuriye’nin durumu daha ağır. Åžu anda kalp yetmezlik bulguları var, yataktan kalkamıyor. Semih’in solunum yolu enfeksiyonu vardı, antibiyotik kullanmıyor. Bunların hepsi yaÅŸam süresini kısaltıcı faktörlerdir.

“Åžu anda nörolojik bulgular baÅŸlamış durumda. Kalp yetmezliÄŸi baÅŸlamış durumda. Çünkü protein harcandığı ve elektrolit dengesi bozulduÄŸu zaman, sodyum-potasyum dengeleri bozulduÄŸu zaman kalp kasları yeterince fonksiyon görmüyor. Onlar bozulmuÅŸ durumda.

“Bir de enfeksiyona, bulaşıcı hastalıklara yatkınlık var. DiÄŸer büyük tehlike de o. Bir hastane enfeksiyonu ne kadar tehlikeliyse bir hapishane enfeksiyonu da o kadar tehlikelidir. Hapishanede bulunmaları, tutuklu olmaları yaÅŸam süresini kısaltıcı bir etki yapıyor.”

Dr. Bulut, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın Wernicke-Korsakoff sendromuna girmelerinin de an meselesi olduÄŸunu söylüyor.

Bu duruma sürüklenen vakaların ise yüzde 17’sinin hayatlarını kaybettiÄŸini, yüzde 75’inin de ya enfeksiyonlarla yaÅŸamlarını yitirdiklerini ya da kalıcı hasarla yaÅŸamak zorunda kaldıklarını belirtiyor.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, 675 ve 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile iÅŸlerinden ihraç edilmiÅŸ ve iÅŸlerine iade talebiyle önce 120 gün boyunca Yüksel Caddesi’nde protesto yapmış, ardından da açlık grevine baÅŸlamışlardı.

Ä°ki eÄŸitimci 23 Mayıs 2017’de ise gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.

Semih Özakça’nın eÅŸi de açlık grevine girdi

Semih Özakça’nın eÅŸi Esra, taleplerinin halen geçerliliÄŸini koruduÄŸunu, açlık grevlerinin ancak iÅŸlerine iadeleri ya da bu yönde somut bir adım atılması halinde son bulacağını söylüyor.

Esra Özakça, “Ä°ki eÄŸitimcinin hayatları söz konusu. Ä°kisi için de çok endiÅŸeliyiz. Bir an önce bir adım atılmasını istiyoruz. Bu bir hukuk skandalı. Ä°ÅŸlerine döndükleri an bitirecekler açlık grevini. Bu iÅŸ o kadar basit ki. 400-500 insan zaten dönüş KHK’larıyla iÅŸlerine iade edildi,” diye konuÅŸuyor.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmalarının ardından kendisi de açlık grevine baÅŸlayan Esra Özakça sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Açlık grevi tabii ki hoÅŸ bir eylem deÄŸil. Biz de istemezdik bunu yapmak. Ama birçok mücadele yöntemi denedik, olmadı.

“75’inci günde Nuriye ve Semih’in tutuklanması üzerine, bunu kabul edemediÄŸimiz için biz de açlık grevine baÅŸladık. Zaten bu noktada yemek yemek de mümkün deÄŸil açıkçası.”

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın aileleri, 15 Mayıs 2017’de, açlık grevinin 69’uncu gününde BaÅŸbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve AKP milletvekili Yasin Aktay’la görüşmelerde bulunmuÅŸlardı.

Ancak bu görüşme neticesinde açlık grevinin sonlandırılması yönünde bir mutabakata varılamamıştı. Aileler, bunun akabinde hükümetle herhangi bir başka temas olmadığını söylüyor.

Davanın ilk duruÅŸması 14 Eylül’de

Gülmen ve Özakça için hazırlanan iddianamede, haklarında “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası talebinde bulunulmuÅŸtu.

Ä°ddianamede ‘eylemleri masum bir hak arama talebinden çıktı’ gibi ifadeler de yer almıştı.

Davanın ilk duruÅŸması için 14 Eylül 2017 tarihine gün verildi. Ancak Avukat Engin GökoÄŸlu bu tarihi öne çekmeye çalıştıklarını, “müvekkillerinin o tarihte hakim önüne çıkıp çıkamayacaklarının belli olmadığını” söylüyor.

GökoÄŸlu, davanın reddi için Anayasa Mahkemesi’ne baÅŸvuru hazırlığı içinde olduklarını, AYM baÅŸvurularının ardından 24 saat içinde tedbir talebi gelmemesi durumunda da konuyu Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyacaklarını belirtiyor.

Bugün açlık grevinin 100’üncü günü nedeniyle Nuriye Gülmen ve Semih Özakça adına bir iftar sofrası kurulması, insan hakları anıtına 100 adet çiçek bırakılması, 100 avukatın Sakarya Meydanı’nda bir gösteri düzenlemesi gibi etkinlikler planlanıyor.

ATO Başkanı Vedat Bulut, sağlık emekçileri olarak kendilerinin de insan hakları anıtına çiçek bırakacaklarını belirttikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Ä°nsanlar yaÅŸasın, daha rahat koÅŸullarda iÅŸlerine, aÅŸlarına sahip olsunlar, açlık grevlerinde ölmesinler diyerek talebimizi yineleyeceÄŸiz. Ancak hükümetin geri adım atacağı konusunda pek iyimser deÄŸilim. Önümüzdeki 1-2 hafta içinde bir ÅŸey olmazsa Nuriye ve Semih kaybedilebilir. Åžu an her gün tehlike var.”