NASA’dan bilim adamlarının yapmış olduğu açıklamaya göre, sıcaklıkların ölçüldüğü son 130 yıl içinde en sıcak yılın 2016 olduğu belirlendi. Sıcaklık açısından 2016 yılını sırasıyla 2015 ve 2014 takip ediyor. Tabii ki bu haberlerin detayları geldikçe, resmin pek de heyecan verici olmadığı ortaya çıktı. Örneğin Kuzey Kutbu sanayileşme öncesine göre 4 santigrat derece daha sıcak olduğunu Nasa Godard Uzay Çalışmaları Enstitüsü açıkladı. Ortada küresel ısınma ile birlikte Dünyanın çatısının da yandığı bir resim olduğunu söyleyebiliriz.
Daha da kötü haber Dünya Meteoroloji Örgütü’nden geldi. Örgüt 2016’nın sanayileşme öncesine göre 1,1 santigrat derece daha sıcak olduğunu 18 Ocak’da duyurdu. Yani sıcaklık artışını 1,5°C’de durdurmak için bırakın ayağınızı gazdan kesmeyi, frene bile çok sert basmanız gerektiğini ortaya koyuyor. Bilim zaten bugün gazdan kesilse bile bırakın güvenli 1,5 °C limitini, riskli 2°C limitini de geçeceğimizi çeşitli senaryolar ile ortaya koyuyor.
Bütün bunlar olurken Türkiye dünyanın diğer bölgelerine göre serin, kendine göre belli aylarda sıcak dönemler geçirdi. Yıl genelinde Türkiye ortalamasına göre serin geçti. Ama Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün vermiş olduğu aylık karşılaştırmalar Şubat-Ağustos arasının, Mayıs hariç, 1980-2010 yılı ortalamalarından daha sıcak geçtiğini ortaya koydu. Bu ayların her biri hem genel ortalamadan, hem de 2015 yılından daha sıcak geçti. Özellikle Nisan ayının uzun yıllar ortalamasından neredeyse 3°C daha sıcak geçtiğini söyleyebiliriz.
Yılın kalan aylarında ise uzun yıllar ortalamasından biraz sıcak ama 2015 yılından biraz serin bir dönem geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Sonbahar mevsimi 2015’de 2°C daha sıcak geçerken, 2016’da sadece 0,4°C daha sıcak geçti.
Bütün bunlar, ister küresel, ister bölgesel olsun, isterseniz de 45 hatta 130 yıllık ölçümleri dikkate alın, sıcaklık artışından, iklim değişikliğinin varlığından öte basit bir şey söylüyor; zaman yok.
İSKOÇYA KAPATIYOR, TÜRKİYE?
2016 yılında İskoçya son termik santralini de kapattı. Böylece kömüre olan bağımlılığından kurtulmuş oldu. Türkiye ise 430 MW yeni yerli kömür santrali açarken, yanına 1410 MW ithal kömür ve 1691 MW ithal doğalgaz santrali ekledi. Çünkü, ülke kömüre bağımlı olduğundan dolayı, enerji bakanı yerli kömür dedikçe hem yerli kömür arttı, hem de ithal kömür katlandı.
Sadece kömür ve ithal doğalgaz bağımlılığı artmadı tabi ki. 3. Köprü ve Osmangazi köprüsü, olmayan toplu taşıma ve olmayan kaldırımları hesaba katarsak petrole de bağımlılık gelişti.
KÖMÜR BAĞIMLILIĞI
Bu bağımlılık öyle bir noktaya geldi ki, geçen hafta Elbistan’da santrallerden kül yağarken İl Çevre müdürlüğü santrallerle ilgili hiçbir işlem başlatmadı. Yerel gazeteler çarşaf çarşaf kül kaplı ovanın fotoğraflarını paylaştı. Konuya dair hiçbir işlem yapılmazken, Kahramanmaraş İl Çevre Müdürlüğü neyi denetledi biliyor musunuz? Tabi ki termik santralleri değil, evlerde yakılan kömürü denetledi! Yani kurulduğu günden beri filtresi olmayan ve her yıl milyonlarca ton kömür yakan Afşin-Elbistan A termik santrali yerine apartmanların kalorifer kazanları denetlendi.
2017?
2015 yılı Türkiye’nin aşırı iklim olayları rekorlarını kırdığı yıl oldu. 2016’da ise dünyanın geneli kadar kötü bir sıcaklık ve aşırı iklim olayı yaşamadık. Otobüste iyi bir koltukta olmamız kaza anında zarar görmeyeceğiz anlamına gelmiyor. Özellikle şoföre daha fazla gazla basmasını söyleyen bir ülke olmanız riskinizi daha da arttırıyor.
Bugün yaşadığımız iklim olayları 10-15 yıl önce yakılan kömür, petrol ve doğalgazın sonucu. 2017’de yakılan kömürün, kesilen ağacın, dökülen beton ve asfaltın etkisini tam olarak 10-15 yıl sonra yaşayacağız. 2016 sanayileşme öncesine göre 1,1°C daha sıcak bir yıl oldu, 2017 yılı ise telafisi mümkün olmayan bir yıl olacak.
Önder Algedik
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024