ABD ve İngiltere’nin belli ülke ve havayolları şirketleriyle yapılan seyahatlerde uygulamaya başladığı elektronik cihaz kısıtlaması ve bu listeye Türkiye’nin de dahil edilmesi, tartışmaları ve soruları beraberinde getiriyor.
Türkiye’den gelen uçuşlar neden tehlikeli görülüyor? Türk Hava Yolları neden bu yasaklı listeye dahil edildi? Bu kısıtlama hangi istihbarı bilgilere dayanarak alındı?
Bu sorulara uzmanlık alanları farklı olan analistler farklı açılardan bakarak yanıtlar veriyor. Kimi Türkiye’nin bu adımla Avrupa tarafından bir kere daha ötekileştirildiğini söylerken, kimi Türkiye’nin bir geçiş güzergahı olduğuna dikkat çekiyor, kimisi ise ABD’li havayolu şirketlerinin rekabet kapasitesinin düştüğü ülkelere yönelik yapılan bu sınırlamanın arkasında şirketlerin lobi faaliyetleri olduğunu düşünüyor.
‘Türkiye, radikal grupların geçiş güzergâhı‘
Ahi Evran Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünden Doç. Dr. Serhat Erkmen, yasağın nedeni olarak açıklanan istihbarat bilgilerine dikkat çekiyor ve Türkiye’nin Suriye ve Irak’tan İngiltere veya ABD’ye gidecek militanların geçişi için bir güzergâh olduğunu vurguluyor.
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Erkmen, ABD’nin El Kaide ve diğer radikal grupların “tespit edilmesi zor ve bu elektronik cihazlarda kullanılan pil şeklinde patlayıcılar geliştirdiklerine dair istihbarat aldıklarını” söyleyerek, bu militanlar için geçiş güzergahı olabilecek rotaların listeye dahil edildiğini belirtiyor.
Erkmen, “Bu anlamda bakıldığında Türkiye’yi muhtemelen potansiyel geçiş noktalarından birisi olarak gördüklerinden Türkiye’yi bu listeye dahil etmiş olabileceklerini düşünüyorum “diyor.
Dizüstü bilgisayarla uçaktailk saldırı Somali‘deydi
Dizüstü bilgisayarların içine yerleştirilen bir patlayıcı ile gerçekleştirilen ilk saldırı, Somali’nin başkenti Mogadişu’dan Cibuti’ye giden bir uçakta yapılmıştı.
Sonradan El-Şabab örgütünün üstlendiği saldırı, uçağın havalanmasından beş dakika sonra gerçekleştirilmiş, patlatıcıyı taşıyan saldırgan uçakta açılan delikten çıkarak hayatını kaybederken, pilot uçağı henüz havalandığı havalimanına indirmeyi başarmış ve saldırıda başka ölen olmamıştı.
Erkmen aynı zamanda, Avrupa’da son iki yılda düzenlenen saldırılarda Türkiye’den geçmiş veya burayla bağlantılı hücrelerle ilişkisi olan kişilerin şüpheli olduğunu hatırlatarak, “Türkiye’nin kendisinden kaynaklanan bir şey nedeniyle değil de, cihatçıların Türkiye’yi de diğer ülkeler gibi yoğun geçiş güzergâhı olarak kullanması nedeniyle bu listeye dahil edilmiş olacağını düşünüyorum açıkçası” diyor.
‘Bu kararın Türkiye’ye karşı siyasi yönü ağır basıyor‘
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’ndan (SETA) Prof. Dr. Muhittin Ataman ise elektronik cihaz yasağına Türkiye’nin de dahil edilmesinin, siyasi yönü ağır basan bir karar olduğu görüşünde.
Ataman bir yandan da Türkiye’nin geçiş güzergâhı olmasının bu noktada etkili olabileceğini söyleyerek, özellikle Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Asya’dan gelenler tarafından kullanıldığına dikkat çekiyor.
Ancak Ataman kararın siyasi yönünün Türkiye’yi ötekileştirmek ile ilgisi olduğu kanaatinde:
“5-6 yıldır Batı dünyası tarafından ısrarla ötekileştirilen bir Türkiye var. Bu son tedbirler bağlamında Türkiye’nin de buna dahil edilmesi bu ötekileştirmenin bir uzantısı olarak okunabilir.”
Kararın arkasında ABD şirketleri mi var?
Havacılık sektöründe önde gelen televizyon programlarının editörlüğünün yanı sıra www.kokpit.aero sitesinin de yazarlarından olan Tolga Özbek, diz üstü bilgisayarlarla ilgili kaygıların havayolu taşımacılığında gittikçe daha da öne çıktığını söylüyor.
Özbey, daha önce diz üstü bilgisayarların X-Ray cihazlarından çantadan çıkarılarak geçirilmesinin yeterli görüldüğünü, ancak şu anki uygulamada, görevlilerin aynı zamanda diz üstü bilgisayarın çalıştırılmasını da istediğini hatırlatıyor.
Ancak Özbek, ABD’de bazı basın kuruluşlarının da dile getirdiği iddiaları tekrarlıyor. Özbek, özellikle Donald Trump’ın başkan olmasının ardından ABD’li havayolu şirketlerinin ciddi bir lobi yaptıklarını ve Trump’a özellikle Körfez bölgesinden gelen havayolları şirketleri ile rekabet edemediklerini aktardıklarını söylüyor.
ABD’nin aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülke ile “Open Skies – Açık Semalar” anlaşması yaptığını ve Türk Hava Yolları’nın bunu çok iyi kullandığını; ABD’de geçmişte sadece iki noktaya uçuş yaparken, bu anlaşmanın ardından dokuz noktaya uçtuğunu belirtiyor.
Özbek’in verdiği rakamlara göre geçen yıl THY, ABD’ye 690 bin yolcu taşıdı ve bunun yarısını transit yolcular oluşturuyor. Bu yolcuların ana varış noktaları İstanbul değil. Bulundukları kentlerden, örneğin Tel Aviv veya Tahran’dan önce İstanbul’a uçuyor ve buradan aktarmayla ABD’de ulaşacakları şehre devam ediyorlar.
Transit uçuş pazarının hayli kârlı olduğuna dikkat çeken Özbek, bunun yasaklı listesinde yer alan Körfez ülkelerinin havayolları için de geçerli olduğunu belirtiyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Şubat ayında ABD’li havayolu şirketleriyle yaptığı toplantıda, özellikle hükümetleri tarafından desteklenen havayolu şirketlerine karşı ABD’li şirketlerinin rekabet etmesine yardım edecekleri sözünü vermişti.
İngiltere’nin elektronik cihazların kabinde taşınmasını engelleyen kararında ise British Airways ve Thomas Cook gibi İngiliz şirketleri de yer alıyor.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024