Sudan halkının ülke tarihi boyunca “yeter artık” diyerek başlattığı halk ayaklanması ya da devrim girişimleri her zaman ordunun kanlı darbeleriyle karşılaştı.
Sudan’da 18 Aralık 2018’de başlayan eylemler, 2008’de ülkenin güney batısındaki Darfur’da başlayan ayaklanmayı andırıyordu. Darfur ekonomik olarak geri kalmış ülkenin en ihmal edilmiş bölgelerinden biriydi.
El Beşir 2008’de Darfur’a askerlerini gönderdiğinde katliam yaşandı; ordu bu kez “başkan”dan yana tavır almadı. El beşir tutuklandı, iktidar dönemi sona ermiş görünüyor.
Son aylarda yaşananlar Sudan’ın bağımsızlığını kazandığı 1956’dan beri yaşadıklarının sıkıştırılmış hali gibi.
Önce Osmanlı, sonra Kavalalı
Sudan 1517’de Mısır’ı alan Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına katıldı. 1805’te Osmanlı’ya karşı ayaklanıp Mısır’ı alan Kavalalı Mehmet Ali Paşa Sudan’ı da topraklarına kattı. Bu topraklar daha sonrasında Mısır’ı yöneten İngiltere’nin yönetimi sürdü. 1881 – 1899 yılları arasında Muhammed Ahmed el-Mehdi liderliğinde başlayan ve Sudan tarihinde ‘Mehdi İsyanı’ olarak bilinen halk hareketi İngiltere tarafından bastırıldı. Sudan 1956’da bağımsızlığına kavuştu.
Seçimle göreve gelen ilk hükümet 1958’de General Abbud liderliğinde askeri darbe ile devrildi. İngiltere yönetimi döneminde başlayan kuzey güney gerilimi bağımsızlık sonrası daha da arttı. 1962’de iç savaş başladı.
Sudan’ın Ekim Devrim’i
1964’te Genelar Abdud yönetimine karşı ayaklanan halk yönetimi devirdi. Ulusal hükümet kuruldu. Bu halk ayaklanması ise Sudan’da “Ekim Devrimi” olarak adlandırılıyor. Ancak devrim heyecanı kısa sünrü 1969’da General Cafer Numayri askeri darbe yaptı. Ekim Devrimi’ni yapan güçlerden komünistlerin1971’deki devrim yapma teşebbüsü General Cafer Numayri tarafından kanlı biçimde engellendi. Komünist liderler katledildi.
Şeriat ilan ediliyor
Kuzey güney savaşı 1972’de barış anlaşmasıyla sona erdi. Güney Sudan özerk yönetim hakkı elde etti. Ancak 1978’de Güney Sudan’da petrol bulundu ve 1983’te Kuzey Sudan güçleri Güney’deki özerk bölgeye saldırdı. Aynı yıl General Numayri ülkede şeriat ilan etti.
Numayri şeriati iki yıl sürebildi; Sudan halkı ayaklandı. Numayri görevden azledildi; ancak yönetimi demokratik seçimlerin yapılacağı garantisiyle geçici askeri konsey devraldı.
Güneyle barış istenmiyor
Seçimler bir yıl sonra yapıldı. Koalisyon hükümeti kuruldu. Güney Sudan ile süren sorunu çözmek isteyen koalisyonun sol eğilimli partisi Demokratik Birlik, Güney Sudan özerk yönetimiyle barış anlaşması imzalamak istedi; ancak yine askeri darbe oldu.
El beşir dönemi
1989’daki darbeyi yapan komutanlar kendilerine “Devrimci Komutanlar konseyi” adını verdi. Konsey başkanlığa Ömer El Beşiri seçti. Böylece 30 yılık El Beşir dönemi başladı.
Sudan görünürde Cumhuriyet’ti artık. Ancak 1999’da El Beşir, kendisine muhalefet eden Hasan El Turabi ile çatışması nedeniyle meclisi feshetti.
Sudan yeni seçime gitti. 2000 yılında yapılan seçimlerde muhalefet boykot kararı aldı. El Beşir kazandı.
Darfur katliamı
2003’de ekonomik olarak ülkenin en çok sorun yaşayan bölgelerinden olan güney batıdaki Darfur’da El Beşir yönetimine karşı ayaklanma başladı.
El Beşir ayaklanmayı bastırmak için orduyu kullandı. Yüzbinler Darfurlu ordunun saldırısı nedeniyle Çad’a sığındı, bölgede katliam yaşandı.
Sudan’da yan dönemde kuzey ile güney arasında barış görümeleri yapılıyordu. 2005 yılı Ocak ayında imzalanan anlaşmaya göre altı yıl içinde Güney Sudan’a yeniden özerklik verilecekti.
Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) tarafından 2 Şubat 2008’de yayınlanan “Sudan: Darfur’da yerinden edilenler, bir öfke nesli” isimli rapora göre 2003’ten itibaren Sudan’da yaşanan çatışmaların sonucunda 90 bin kişinin öldürüldüğü, 200 bin kişinin çatışma kaynaklı bir sebepten öldüğü ve iki, üç milyondan fazla insanın da yerinden edildiği tahmin ediliyor.
Rapora göre, evlerinden ve topluluklarından ayrılmak zorunda bırakılan bu insanların çoğu, zorunlu iç göç mağdurları için Darfur çevresinde açılan 65 civarındaki kampta yaşıyor. Ayrıca Darfur’dan kaçan 240 bin kişinin Doğu Çad’da 12 mülteci kampında yaşadığı biliniyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de Darfur’da hükümete bağlı silahlı güçler ve Cancavit milislerin bir etnik temizlik operasyonu yürüttüğünü açıklamıştı.
2011’de Güney Sudan özerk bölgesinde referandum yapıldı. Güney Sudan halkı bağımsızlıktan yana oy kullandı. böylece Sudan ikiye bölündü.
UCM tutuklansın dedi, El Beşir Türkiye’ye geldi
Temmuz 2008’de Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Ömer El Beşir’in Darfur’da soykırım, insanlığa karşı suç ve savaş suçu işlediği gerekçeleri ile tutuklanmasını istedi.
UCM’nin soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekle suçladığı El Beşir, 2008 yılında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün davetlisi olarak Türkiye’ye de geldi.
AKP iktidarı El Beşir hakkında verilen uluslararası kararları dinlemedi; El Beşir iktidarıyla ticari ve siyasi ilişkilerini sürdürdü.
UCM aynı kararı 2009’da da yineledi. El Beşir 9 Kasım 2009’da İstanbul’da yapılacak olan İslam Konferansı Örgütü zirvesine katılmak üzere Türkiye’nin davetlisiydi. İmzaladığı uluslararası anlaşmalar nedeniyle Türkiye’nin El Beşir’i tutuklayarak UCM’ye teslim etmesi gerekiyordu. 8 Kasım 2008 akşamı El-Beşir’in ziyareti “Sudan’da beklenmeyen bir sorun nedeniyle” ertelendiği açıklandı.
Ancak Türkiye Sudan ile ilişkilerini sürdürdü. El Beşir Erdoğan yönetimini; Erdoğan da El Beşir yönetimini desktekledi. Aralık 2017’de AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak Sudan’a gitti. Erdoğan kendisini karşılayan Ömer el-Beşir’e “Kardeşim El-Beşir” diye hitap etmişti.
Kaynak: BiaNet
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024