İklim değişikliğinin etkileri, Türkiye’nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden biri olan Mersin’de giderek daha belirgin hale geliyor. Son yıllarda yaşanan sıcaklık artışları, yağış rejimindeki dengesizlikler ve aşırı hava olayları, bölgedeki tarımsal üretimi tehdit eden en büyük unsurlar arasında yer alıyor. Uzun vadeli projeksiyonlar, bu etkilerin önümüzdeki yıllarda daha da şiddetleneceğini gösteriyor.
Sıcaklık ve Kuraklık Endişesi
Son yapılan iklim analizlerine göre, Mersin’de ortalama sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerine çıkmaya devam ediyor. Uzun yıllar boyunca stabil seyreden sıcaklıklar, artık her yıl artan bir eğilim gösteriyor. Ocak ve şubat aylarında kaydedilen sıcaklıklar, bölgedeki geleneksel üretim desenini zorlayan seviyelere ulaşırken, aynı dönemde yağış miktarında ciddi düşüşler yaşandı.
Şubat ayında bölge, ‘şiddetli kuraklık’ kategorisine girerek kritik bir eşikten geçti. Yağış miktarındaki yüzde 68’lik azalma, özellikle sulama ihtiyacı yüksek olan ürünleri olumsuz etkiledi. Kuraklık nedeniyle yeraltı su seviyelerinde düşüş gözlenirken, sulama sistemlerinin verimsizliği de su kaynaklarının sürdürülebilirliği konusunda önemli bir sorun teşkil ediyor.
Aşırı Hava Olayları Tarımsal Üretimi Zorluyor
Kuraklık tehdidinin yanı sıra, son yıllarda artan aşırı hava olayları da tarım sektörü için ciddi bir risk oluşturuyor. Şubat ayının son haftasında meydana gelen ani don olayları, bölgedeki seralarda ve açık tarlalarda yetiştirilen kışlık sebzelerde büyük kayıplara yol açtı. Meyve bahçeleri de bu durumdan olumsuz etkilenirken, bazı üreticiler ciddi zararlarla karşı karşıya kaldı.
Bu tür ani iklim olayları, özellikle ihracata yönelik üretim yapan çiftçiler için büyük belirsizlikler yaratıyor. Tarımsal üretimin öngörülebilir olması, sektördeki yatırımların sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahipken, değişen iklim koşulları bu istikrarı tehdit ediyor.
Geleceğe Uyum Sağlamak İçin Atılması Gereken Adımlar
İklim değişikliğinin Mersin tarımı üzerindeki etkilerini en aza indirmek için hem kısa hem de uzun vadeli stratejilerin geliştirilmesi gerekiyor. Öncelikli olarak, mevcut tarımsal üretim deseninin iklim değişikliğine daha dayanıklı hale getirilmesi için yeni politikalar oluşturulmalı. Daha az su tüketen ve aşırı sıcaklıklara daha dirençli ürün türlerine yönelim teşvik edilmeli.
Sulama sistemlerinin modernizasyonu, su kaynaklarının verimli kullanımını sağlayacak en önemli adımlardan biri olarak öne çıkıyor. Açık kanal sistemlerinden kapalı basınçlı sulama sistemlerine geçişin hızlandırılması, tarımda kullanılan suyun büyük bir kısmının buharlaşma ve sızıntılar nedeniyle kaybolmasını önleyebilir. Damlama ve yağmurlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, suyun daha etkin kullanılmasını sağlayarak kurak dönemlerde üretimi koruyabilir.
Ayrıca, tarım sigortaları konusunda çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve mevcut sigorta sistemlerinin daha erişilebilir hale getirilmesi, aşırı hava olaylarından kaynaklanan zararları minimize etmek açısından önem taşıyor. İklim değişikliği risklerini göz önünde bulunduran yeni sigorta politikalarının hayata geçirilmesi, üreticilerin bu tür olaylara karşı daha hazırlıklı olmasını sağlayabilir.
Teknolojinin tarımsal üretime entegrasyonu da Mersin’in gelecekteki tarımsal kapasitesini koruması için kritik bir faktör olacak. İklim kontrollü seraların yaygınlaştırılması, hassas tarım uygulamalarının teşvik edilmesi ve dijital tarım çözümlerinin kullanımının artırılması, bölgenin üretim yapısını daha dayanıklı hale getirebilir.
Tarımın Geleceği ve Gıda Güvencesi
Mersin, Türkiye’nin meyve ve sebze üretiminde kritik bir rol oynayan illerden biri olarak, ülkenin gıda güvenliği açısından stratejik bir öneme sahip. Ancak iklim değişikliği, hem yerel üreticileri hem de ulusal gıda tedarik zincirini tehdit ediyor. Uzmanlar, önümüzdeki yıllarda tarımsal üretimde yaşanabilecek olası düşüşlerin gıda fiyatlarında artışa, ihracatta kayıplara ve ekonomik dalgalanmalara neden olabileceğini öngörüyor.
İklim değişikliğinin getirdiği bu zorluklarla başa çıkabilmek için bütüncül ve uzun vadeli tarım politikalarının hayata geçirilmesi gerekiyor. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde, Mersin gibi tarımsal üretimde güçlü olan bölgelerin, iklim krizinin en büyük kaybedenleri arasında yer alması kaçınılmaz görünüyor.