Lösemi Riski Altındaki Murat Çalık, Sağlık Raporuna Rağmen Cezaevine Gönderildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, ciddi sağlık sorunlarına ve hastane raporlarına rağmen 4 Haziran’da Silivri Marmara Cezaevi’nden İzmir Buca Kırıklar Cezaevi’ne sevk edildi. Çalık’ın sağlık durumuna ilişkin ortaya çıkan detaylar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Sağlık Raporu: Lösemi Nüksü ve Hayati Enfeksiyon Riski

23 Mart 2025 tarihinde tutuklanan ve yaklaşık dört aydır cezaevinde bulunan Murat Çalık, geçmişte iki kez kanser tedavisi görmüş bir hasta. 23 Haziran’da artan ağrılar nedeniyle yeniden hastaneye kaldırılan Çalık, kemik iliği biyopsisi sonucunda lenfoma şüphesi taşıyan bulgular nedeniyle ameliyata alındı. Bu sürecin ardından hazırlanan ve İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından imzalanan resmi raporda, Çalık’ın “Akut Myeloid Lösemi (AML M4)” ve “mukoepidermoid karsinom” tanıları bulunduğu belirtildi.

Raporda; lösemi nüksü açısından blast hücre oranının %4-5 ile sınırda olduğu ve bu durumun cezaevi şartlarında sepsis gibi hayati enfeksiyon riskini artırabileceği açıkça ifade edildi. Ayrıca rapor, ceza infaz kurumunda kalmasının uygun olmadığını vurgularken, infaz şekliyle ilgili son kararın Adli Tıp Kurumu tarafından verilmesi gerektiğini kaydetti.

Sağlık Kurulu Raporunda Dikkat Çeken Bulgular

  • Çalık’ın lökopeni (beyaz kan hücrelerinde düşüklük), nötropeni, ciddi kilo kaybı ve malnütrisyon (yetersiz beslenme) yaşadığı, bu durumların enfeksiyonlara açık hale getirdiği belirtildi.

  • Biyopside blast oranı %4-5 olup, bu değer lösemi relapsı açısından sınırda kabul ediliyor.

  • Hastada aktif ağır bir hastalık olmamakla birlikte, lösemi için artmış risk taşıdığı tıbben teyit edildi.

  • Cezaevi koşullarının hastalıkların seyrini olumsuz etkileyebileceği vurgulanarak, Çalık’ın infazının cezaevinde devamının uygun olmadığına işaret edildi.

Görüntüler Ortaya Çıktı

Çalık’ın cezaevi sonrası hastane koridorlarında çekilen görüntüleri de basına yansıdı. Gazeteci Muratcan Altuntoprak tarafından paylaşılan fotoğrafta, Çalık’ın oldukça zayıf düştüğü ve halsiz olduğu gözlemlendi.

Avukatlardan Acil Tahliye Çağrısı

Çalık’ın avukatları Prof. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu, Cihan Ünal ve Melih Koçhan, 8 Temmuz 2025 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikleri dilekçeyle, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 103. maddeleri uyarınca acil tahliye talebinde bulundular. Avukatlar tarafından yapılan ortak açıklamada şu hususlar vurgulandı:

“Mevcut sağlık durumu, tam teşekküllü bir devlet hastanesi tarafından raporlanmış; kemik iliğindeki hücrelerde kan kanserine dair sınır değerde bulgular tespit edilmiştir. Bağışıklık sistemi zayıflamış, vücudu enfeksiyonlara karşı savunmasız hale gelmiştir. Tıbbi olarak ağır hastalık sınıfında değerlendirilen lösemiye yeniden yakalanma riski çok yüksektir.”

Açıklamada ayrıca, insan hakları, yaşam hakkı ve tıbbi etik vurgusu yapılarak, “Bu rapor yalnızca savunmanın değil, Adli Tıp Kurumu’nun da dikkate almak zorunda olduğu bilimsel bir belgedir” ifadeleri kullanıldı.

Cezaevine Uygun Değil

Sağlık Kurulu’nun 07 Temmuz 2025 tarihli raporuna göre, Murat Çalık’ın:

  • R tipi kapalı veya açık ceza infaz kurumlarında kalmasına gerek bulunmamaktadır.

  • Konutta infazının uygun olup olmadığının Adli Tıp Kurumu tarafından değerlendirilmesi istenmiştir.

  • Genel cerrahi, nöroloji, göz ve ortopedi alanlarında hayati bir sorun saptanmamış, ancak hematolojik açıdan yakın takip gerektiği vurgulanmıştır.

Hukukçular: Telafisi Mümkün Olmayan Bir Hak İhlali Yaşanabilir

Avukatlar, açıklamalarını şu cümleyle tamamladı:

“Unutulmamalıdır ki yaşam hakkı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Bu hakkın ihlal edilmesi, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Yetkili tüm makamları, gecikmeksizin sorumluluk almaya çağırıyoruz.”

Murat Çalık’ın durumu, yalnızca bir sağlık meselesi değil, aynı zamanda hukuki ve vicdani bir sorumluluk alanı olarak önümüzde duruyor. Gerek tıbbi raporlar, gerekse Anayasa’nın tanıdığı haklar uyarınca, karar makamlarının bir an önce harekete geçip yaşam hakkının güvence altına alınması yönünde adım atması bekleniyor.